1938 yılında, Auxerre’e 500 km uzaklıkta bulunan Colmar kasabasında dünyaya gelen Guy Roux, 22 yaşına kadar çeşitli amatör takımlarda forma giyer, ama çok da parlak geçmeyen bir kariyer sonrası 1961 senesinde futbolu bırakır.
O yıllarda amatör bir kasaba takımı olan Auxerre’in teknik direktör aradığını duyunca, çocukluktan beri en büyük hayali olan teknik direktörlük için bir başvuru mektubu yollar.
Başvurular arasında en kariyerli, tecrübelisi o değildir ama en az maaşı isteyen ve en genç olarak işi kapar. Ayda sadece 600 Frank kazanacaktır ama onun için para, hayallerinin yanında hiçbir önem arz etmez.
23 yaşında işe başlar başlamaz, takım ile kasaba arasında bir bağ olmadığını fark eder ve bu kopukluğu gidermek için yerel halkı takımla bütünleştirmeye çalışır.
Auxerre, az nüfuslu olmasına karşın o dönemde, ülkenin çiftçilikte önde ve ahşap konusunda da önemli üretim merkezlerinden biridir.
Bıkıp usanmadan; kapı kapı dolaşıp, çiftçileri takıma keçi ve gübre bağışlamaları için ikna eder (hatta Auxerre’in ilk futbol sahası da bu gübrelerle oluşturulur). Kasabanın kadınları ve futbolcu eşlerinden de, takımın antrenmanda giymesi için forma, tişört tarzı kıyafetler dikmelerini ister.
Geçelim saha içine; takıma bir askeri disiplin getirmiş, çalışma saatlerine haftada 15 saat daha eklemiştir. Futbolcuların yatıp kalktığı saatleri bile o belirlerdi.
Önceleri, amatör bir kulüpte, sabah girip akşam çıkabilen futbolcular bunu sorun etse de, çalışmalarının karşılığını 1970 yılında 3.Lig’e yükselerek alırlar ve bölgenin Roux’ya olan inancı ve desteği daha da artar.
Oyuncuları antrenman dışında da “dedektif gibi takip eden” efsane teknik direktörün 2-3 tarihe geçen hikayesini de eklemezsek olmaz;
Onun yarattığı yıldız futbolculardan biri olan geçilmez defans oyuncusu Basile Boli (45 kez de Fransız milli takım forması giyecektir), bir akşam motoruyla dışarı çıkar, bunu öğrenen Roux da, bir sonraki akşam dışarı çıkamasın diye motorunu demirlere zincirler, hatta zincir masraflarını da oyuncuya ödetir.
** Oyuncularının her gün arabalarındaki toplam km’yi not alır ve Paris’e gidip gitmediklerini (fazladan yapılmış 350-400 km Paris’e gidip gelinmiş demektir) her sabah kontrol eder.
** Geceleri haber vermeden oyuncuların evlerini dolaşıp, kaput sıcak mı diye arabaları kontrol eder (araba ile gece saatlerinde gezmişler mi diye).
** Auxerre’de uçan her kuştan haberdar edilir ve geceleri barlardan diskolardan topladığı çok futbolcu olmuştur. Yakalananlar için yedikleri cezalar da extrası!..
Tabi yukarıya çıktıkça daha da sertleşen hava ve zorluk derecesi, Auxerre’i ancak 1979/80 sezonunda Ligue 1’e yükseltir.
Hatta alt ligde olmalarına rağmen, aynı sezon Fransa kupasında finale çıkma başarısı gösterirler fakat Nantes’e penaltılarla elenerek kupayı kazanamazlar.
Ligue 1’de de alışma devresi sonrası, 4 sene sonra 1983/84 yılında ligde ilk kez ilk 3’e girip
Sporting Lisbon’a elenirler ama sezonu 4. tamamlayıp, bir kez daha UEFA kupasına katılma başarısı gösterirler.
Bu kez rakip İtalyan devi Milan’dır. Stade de l’Abbe-Deshamps’da 3-1 kazanarak tüm Avrupa’nın gözünü kendilerine çevirtirler, ama rövanşta, saha seyirci, kalite ve tercübe avantajıyla Milan 3-0 kazanır ve yine elenirler.
Kulüp artık ligin demirbaşlarından biri olmuş ve en iyi başaltı takımlardandır. 1992/93 sezonuna gelindiğinde Guy Roux yönetimindeki Auxerre, sırayla Kopenhag, S. Liege’i ve çeyrek finalde önceki senenin şampiyonu Ajax’i eleyip UEFA kupasında yarı finale kadar gelir.
Bu onların tarihindeki, o güne kadar elde edilmiş açık ara en büyük başarıdır!.. Yarı finalde ise Borussia Dormund’a penaltılarla elenirler.
O dönem, Auxerre Parma ile birlikte, otoritelere göre; Avrupa’nın bilinen tarihi tepe takımları harici en iyi top oynayan 2 takımından biridir.
Ve 1994’de ilk kupa gelir. Finalde Montpellier’i 3-0 yenerek Fransa Kupası’nı müzelerine götürürler.
Artık ekilenlerin hasat zamanı gelmiş, yükselme devri tam gaz başlamıştır ve 1995/96 sezonunda, tarihinin en başarılı sezonunu geçirerek duble yaparlar. Ömrünü adadığı Auxerre lig ve kupayı kazanarak o sene Fransa’nın en büyüğü olmuştur..
Artık ilk kez Şampiyonlar Ligi’ndedirler.
Grubu Ajax,Grasshoppers ve Rangers’ın önünde lider bitirip çeyrek finale yükselirler. Rakip 4 sene önce UEFA kupasında yarı finalde elendikleri Borussia Dortmund’tur. Onlara bir kez daha diş geçiremezler, hatta o Dortmund o sene kupayı müzesine götüren kulüp olur.
Guy Roux, bir kasaba takımı olan AJ Auxerre’i dile kolay tam 44 yıl boyunca çalıştırmış ve amatör ligden aldığı takımı, Fransa lig ve kupa şampiyonu yapıp, Şampiyonlar ligi çeyrek finaline kadar çıkartmıştır!..Bu süreçte 890’ı Ligue 1 maçı olmak üzere yaklaşık 2000 maçta görev yapıp, neredeyse kırılması imkansız bir rekora imza atar.
Bunun yanında da sıfırdan alıp yetiştirdiği efsaneler; mesela mı ? en başta Eric Cantona olmak üzere, Enzo Scifo, Laurent Blanc, Joel Bats, Philippe Mexes, Basile Boli, Djibril Cisse ve diğerleri…
Menajerlik oyunu oynayanlar iyi bilir. Alt liglerden bir takımı alırsın, üst liglere çıkartmaya çalışır, sonra da şampiyon yapabilmek için uğraşırsın oyunda. Bunu oyunda yapmak bile zordur ama birçoklarının oyunda bile başaramadığını gerçek hayatta başarabilmiş nadir kişilerden biridir Guy Roux.
90 yaşına girdi bugün efsane teknik adam. İnşallah daha çok uzun seneler de yaşar.
Bir takıma adanmış ömür dedikleri bu olsa gerek!..
Efsane yaptığı kasaba takımında son günü Fransa Kupasını kazanmıştır ve doğup büyüdüğü kulüpteki kariyerini zirvede bitirirken vedası da şu cümleyle olur; “ilk yıl korkunç geçecek ancak yedek kulübesinde ölmediğim taktirde eninde sonunda bunu, emekliliğimi yaşayacaktım ve ben kulübede ölmek istemiyorum”.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: burak.belgen@abcspor.com
twitter: @BurakBelgen