Fenerbahçe Ülker gruptaki 7.maçında Polonya temsilcisi PGE Turow’u ağırladı ve güle oynaya geçen karşılaşmayı 89-74 kazanmasını bildi.
Grubun en zayıf halkası olan rakibi karşısında 15 farka ulaşan sarı-lacivertliler için bu maçın analizine gerek olmadığını düşünüyorum. Maç daha 4 dakika içinde 12-0 ile çift haneli farklara çıktı ve 3.periyotta bir ara 7 sayıya kadar düşse de, son düdüğe kadar stressiz şekilde devam etti!
Genel anlamda savunma zaafı Fenerbahçe için en önemli defolardan biri ama onun da bu maç için ölçü olmayacağı kanaatindeyim çünkü 12-0’lik seriyle başlayan maçta, rakibin de kapasitesi göz önüne alınıp, nasılsa kazandık psikolojisi ile savunma direncinin düşmesi çok normal.
Yine de yenilen sayı olarak, diğer grup maçlarında olduğu gibi +74 üstünde biten bir maç daha, insanın midesini bulandırmıyor değil! F4 hedefindeki, 20 MİLYON EURO’ya kurulmuş bir takımın her maç +80 sayıları bulması çok güzel ama ilk grup maçlarında, en azından 2-3 karşılaşmada rakiplerini 60’lı sayılarda tutması gerekiyordu! Çok uzaklara gitmeyelim.. Aynen, bizimle aynı grupta yer alan, bir diğer F4 adayı Barcelona’nın yaptığı gibi..
BİR KEZ DAHA tekrar edelim! Savunma her takım için önemli ama FB Ülker için çok daha fazla. Çünkü hemen her takımın hücumda sayı buldukça savunma direnci artar ama sarı-lacivertlilerde tam tersi. Özellikle Vesely-Bjelica oyundayken, tam bir open-court takımı oluyorlar ve ribaundun alınması ile topun rakip potada bitmesi en fazla 3-4 saniyelik bir süre alıyor!
TOP16 ve sonrasında Turow ayarında hiçbir takım olmayacak ve her maçta her top altın değerinde olduğu için savunmalara çok daha sertleşecek.. Yani FB Ülker, hücumda ilk turdaki kadar kolay sayı imkanı bulamayacak ve savunma direnci oturmazsa da, özellikle deplasman maçlarından zaferle çıkmak çok zor bir hal alacak!
Bugüne dönersek; FB’de Goudelock 21 sayıyla maçın en skorer ismi olurken, Bjelica da 14 sayı, 10 ribaunt ile double-double yaptı. Rakip takımda ise, 4 ayrı oyuncu çift haneli skorlara ulaşmasına rağmen, maçta spot ışıklarını üzerine çeviren isim, 9 sayı, 10 ribaunt ve 4 asistlik performans ile Polonyalı power-forward Damian Kulig oldu.
TOP16’yi bence geçen haftaki Milano deplasmanı sonrası cebine koyan Fenerbahçe’nin önünde, gerçek Euroleague’in başlayacağı 2.grup maçları öncesi toplamda 3 ama gerçek anlamda 2 test maçı kaldı.
İlki, Oaka’da 91-73 kaybettikleri Panathinaikos ile Ülker Arena’da oynanacak rövanş. İkincisi de F4’ün en önemli 3 adayından biri olan, grubun ‘açık ara’ en iyi takımı Barcelona ile Palau Blaugrana’daki karşılaşma..
Özellikle Katalan deviyle oynanacak maçta, zorluk derecesi yüksek deplasmanlarda direnç gösteremeyen sarı-lacivertliler için, hem en önemli silahları olan hücum kalitelerini göstermek, hem de savunma, ribaunt ve asist zaaflarını çok daha net görebilmek için en önemli test maçı olacak!
AMA benim asıl merakla beklediğim konu, bir ileriki tura puanlar taşınmayacağı için prestij haricinde hiçbir önemi olmayan, kalan grup maçlarında alınacak sonuçlardan çok, YAPILACAK, daha doğrusu YAPILMASI GEREKEN oyun kurucu gibi oyun kurucu ve pivot gibi pivot transferleri..
Bir önceki yazımda da yazdığım gibi, FB Ülker geçen sene de TOP16’ya kaldı, önceki sene de, çok anormal şeyler olmadığı sürece seneye de kalacak!
Bundan önceki senelerde olduğu gibi, duvar tenisi misali TOP16’dan sekip ERKENDEN Avrupa’ya havlu atmak istenmiyorsa, ki EUROLEAGUE’in en pahalı 4 kadrosunda birinden bahsediyoruz! Umarım bu gerekli hamleler yapılacaktır.
Sonuçta spor bu, bazen eğri gemi doğru sefer olur bazen de tam tersi.. Yani her kurulan çok iyi kadro çok başarılı olacak diye bir kural yok ama maçlar kağıt üstünde değil sahada kazanılıyor diye de, eksik yerleri görmeyip, hamle yapmamanın mantığı da!
