Fenerbahçe’nin yıldız isimlerinden Gökhan Gönül, A Milli Takım kampında çarpıcı açıklamalar yaptı.
Gökhan Gönül Habertürk gazetesinden Atilla Türker’e verdiği röportajda şöyle konuştu:
“Zamanında Alex’in bir sözü üzerine bazı insanlar bana tembel diyor. Alex, ‘Gökhan idmanlarda çalışmıyor’ demedi ki! Ekstra idman yapsa çok daha iyi yerlere gelebilir, daha büyük kulüplerde oynayabilir’ dedi.
Fatih hocama, Hiddink’e, Ersun hocama da sorun. Biri bile benim için ‘Tembel’ ya da ‘İyi çalışmıyor’ demez. Bazı insanlar içimizde olmadığı için, futbolu bilmediği için böyle yorumlar yapıyor. Ben yeteri kadar çalışıyorum. Günde 1 saat fazla idman yaparak dünyanın en iyi sağ beki olacağımı bilsem; değil 1 saat, her gün 5 saat fazla idman yaparım.”
“Barcelona ya da Real Madrid’in idmanı 1.5 saat sürüyor. Eğer daha çok antrenman yapmakfutbolcuları daha çok geliştirir diye bir şey olsaydı, o büyük takımlar günde 3-4 saat idman yapmaz mıydı? Faydalı olacağını bilsem, ben de 45 dakika değil de 4 saat idman yaparım. Her futbolcu zaten soyunması, giyinmesi ve antrenmanı ile kulüpte 4-5 saat geçiriyor. Ben bugüne kadar dünyada 2 saatin üzerinde idman yapan takım görmedim.”
“Aziz Yıldırım’ın yaşadığı sürece bu kulübe başkan olmasını istiyorum. Başımızda olmalı. Kulübüne böyle sahip çıkacak, her şeyini verebilecek insan çok az. Umarım yaşadığı sıkıntılar da bir an önce son bulur.”
“Başkan için bugün dünyanın çok değişik ülkelerinden gelen oyuncular, ‘Aziz Yıldırım bizim babamız’ diyorsa, söylenecek fazla bir şey yok. Adam F.Bahçe için her şeyi yapıyor. Her anını kulübe ayırıyor.
“O tarihi (3 Temmuz) bir daha ağzıma almak istemiyorum! Çok can kaybı verdik. Mecazi anlamda tabii. Birçok oyuncumuzu göndermek zorunda kaldık. Ama arkamızda duran F.Bahçe Yönetimi, muhteşem taraftarımız ve Aziz Yıldırım, bu kulübe olağanüstü sahip çıktı. Sıkıntımız, üzüntümüz bir başkaydı. Anlatacak çok hikaye var. Ancak bu hikayeleri anlatmaya ne benim vaktim yeter ne de sizin sayfalarınız.”
“Ersun hoca, kişiliğiyle müthiş işler başardı. Kulübün neler çektiğini çok iyi bilen biri olarak hareket etti. Acılarımızın farkındaydı. Haliyle problemlerimizi rahatlıkla çözebiliyorduk. Ersun hoca, ne kadar haksızlığa uğradığımızı çok iyi biliyordu. Sağ olsun, başımızda hep dik durdu. Şampiyon olacağımızı ilk günden beri söylüyordu.”
“Aykut hocayı çok seviyordum. Halen de çok seviyorum. Ersun hoca, bana göre en doğru tercihti. Çünkü F.Bahçe’nin yaşadıklarını hangi yabancıya ne kadar anlatırsanız anlatın, yine de tam olarak ifade edemezsiniz. Bu kulübün neler çektiğini bir yabancıya açıklayamazsınız. Olayın içinde bulunan ve yaşayan birinin olması gerekiyordu. Haliyle F.Bahçe’yi çok iyi bilen bir adam geldi göreve.”
“Geride bıraktığımız sezonda en çok kimin performansı arttı diye soracak olursanız, kesinlikle Moussa Sow derim. Sow bu sene daha fazla mücadele etti. Ersun hocanın verdiği idman programını harfiyen uyguladı. İster istemez güç kazandı. Bunu da maçlarda gördük. Koşu mesafelerinde ve sprintlerde ortaya çıktı. Bu sezon, defansa da önceki senelere göre çok daha fazla yardım eden bir Sow vardı.”
“Fatih Terim denince akla ilk gelen şey başarı. Her zaman, her yerde başarılı olmuş bir insan. Onun için söylenecek fazla bir şey yok. Her şeyi ile mükemmel bir teknik adam. Hırslı, inançlı, disiplinli ve istikrarlı biri.”
“Milli Takım herkesin koşarak geldiği bir yer. Çok güzel bir dostluk ortamı var. Herkes iyi çalışıyor. Milli Takım hak edenlerin yeridir, deneme yeri değil. Çok iyi bir jenerasyon yetişiyor. Hem performans hem de karakter olarak genç arkadaşlarımız iyi bir görüntü sergiliyor. Böyle devam ederlerse kalıcı olabilirler. Gençlerimizle birlikte Euro 2016’ya gitmek istiyoruz.”
“Futbola mahalle aralarında başladım. Kaleci olarak başladım. İyi bir kaleciydim. Ama eskidendi. Şimdi 7 küsür metre kale, 1.77 boyunda birine göre çok zor tabi kaleyi korumak. (Gülüyor). Bursa Yolspor’da her hafta farklı mevkide oynadım. Yolspor’dayken birkaç teklif alınca tamam dedim, futbolcu olacağım.
“Ersun hocanın bize en önemli katkısı, ilk dakikadan son düdüğe kadar aynı fizik gücümüzü korumamız. Son dakikada gelen galibiyetler bunun ürünü. Birçok takım 70’ten sonra oyundan düştü. Ama biz hemen her maç 90 dakika ayakta kaldık. Son dakika gollerine önce şans diyorlardı. Ancak sonradan herkes yiğidin hakkını yiğide, yani bize verdi.”
