Pek de uzun bir hikayesi olmayan, keçi boynuzu tadında bir maçtı. Çolak ve Bruma’lı Galatasaray 11’nin bilekleri yumuşak, ayağa top yapabilen bir oyuncu kümesine dönüşerek rakip sahada daha çok kalabildiğini ve bu sayede rakibi topun peşinden koşmak zorunda bırakıp tehlike oluşturabileceği bölgelerin uzağında tuttuğunu gözlemledik. Karşısında ise rakip sahaya kadar paslaşabilen ancak ceza alanı çevresinde tehdit oluşturamayan görece zayıf bir Akhisar takımı olduğunu da eklemeliyiz.
Maçta öne çıkanları sıralarsak;
-Bruma ilk 11 şansını iyi değerlendiremedi. Pas oyununa katkı sağlasa da; adam geçme, kanat varyasyonları yaratma, içe katetme ve etkili ortalar yapma noktalarında yetersiz kaldı. Ancak Galatasaray takımının tamamen sol kanat odaklı oynayadığını ve arkasındaki kanat bekinin Sabri olduğunu atlamamak gerekir. Nitekim her maç olduğu gibi Bruma yine top alamadığı için bir ara Yasin’le kanat değiştirdi.
-Telles takım paslaşmasına sağladığı katkı, geriden oyun kurması ve hücum-defans dengesini iyi ayarlayarak savunmada açık vermemesiyle göze battı. Kademe anlayışını her maç biraz daha geliştirdiğine şahit oluyoruz.
-Burak bir golcünün repertuarında bulunması gereken özelliklerin ikisini kullanarak tabelayı değiştirdi: Dönen topu kovalamak ve yandan gelen ortalara iyi yükselip darbeli kafa vuruşu yapmak. Bu ikisinde de ‘doğru zamanda doğru yerde olma’ ve pozisyon alma becerisi on plandadır. Ancak rakip ceza sahası civarında sırtı dönük top alırken topu ayağına beklediğine ve rakibin birçok kez basıp pozisyonunu bozduğuna şahit olduk. Oysa kimi zaman topun geliş yönüne 1 ya da 2 adım atarak pası karşılaması gerekir. Bunu maç eksiğine bağlayabiliriz.
-Muslera’nın birçok sütü karşıladığını ama hiç yere yatmadığını gördük. Bu tamamen ‘yer tutma becerisi’nden kaynaklanıyor. Aksi halde söz konusu şutların bir kısmının köşelere gittiğine şahit olacaktık.
-Sneijder sahada baskı kuramayan ve etkisiz bir Galatasaray takımı varken, klasik sol-iç bölgesinden, imzası haline gelen bir şut çıkararak maçın kaderine etki etti. Hücumda ise takımın pas merkezi olmaya devam ediyor.
-Selçuk son derece özverili ve iki yönlü oynayarak tipik bir box-to-box ortasaha oyuncusu performansı ortaya koydu.
-Semih-Balta tandemini tartacak bir rakip hücum etkinliği yoktu.
Galatasaray 2 golü bulduktan sonra kelimenin tam anlamıyla idare etti. Bu; optimist bir bakış açısıyla, istediğini elde ettikten sonra tecrübesini ortaya koydu ve rakibi uyuttu diye yorumlanabilir. Geriye kalan 5 final karşılaşması tüm soruların cevap bulduğu tarihi bir periyod olacak.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
gokhan.hasimzade@abcspor.com
@portaporta700