Belki de üstüne en çok yazılıp çizilmeyi hak eden yılların efsane takımı ve onun kurucu sahibi Formula 1’in kralı Sir Frank Williams. Takımlar şampiyonasında 9, pilotlar şampiyonasında 7 defa mutlu sona ulaşan takım için işler son dönemde üzücü ve kalp kırıcı şekilde kötü gitmeye devam ediyor.
Takımın iki kurucusundan biri olan Sir Frank Williams, Mart 2012’de Williams yönetim kurulundan yaşı sebebiyle çekildiğinde kızı Claire Williams yönetim kurulunda ailesinin temsilcisi oldu. Mart 2013’te ise Williams F1 yarış takımının takım müdürü olarak atandı ve Formula 1 dünyasındaki tek kadın CEO olarak yerini aldı.
Claire Williams, başa geçtiği ilk günden itibaren F1’ in Williams ailesinin kanında olduğunu ve 1977’ye dayanan aile takımı yapılarını koruyup devam ettirmek istediklerini dile getirdi. Başa geldiği 2013 yılında işler takım için pek de parlak değildi. Valteri Bottas ve Pastor Maldonado ikilisiyle sezona giren takım, sürücü hataları ve Renault motorlarının gazabına uğramış olacak ki sezon içinde sadece 5 puan toplayabildi ve o zamana kadarki en kötü sezonlarından birini geçirdi.
Ancak her gecenin bir sabahı vardır ki, 2014-2015 yılları bunun tam aksine gelişti. OBE Claire Williams’ın altın yılları olarak nitelendirilen iki sezona start veriliyordu. İki yıllık Renault motorlarıyla geçen inişli çıkışlı performans gösteren takım bugün belki de hala F1 deki yerlerini korumalarını sağlayacak kararı vererek Mercedes motorlarına geçiş yaptılar.
2014 yılındaki sürücülerinden Bottas açılış yarışında 2013 yılında takımın topladığından fazla puanı tek başına almayı başardı. Yılların deneyimli sürücüsü Felipe Massa takım gelişimi ve ilerleyişi için Pastor Maldonado’nun yerine getirilmişti. Bottas sezonu 186 puanla 4. olarak, Massa ise 134 puanla 7. olarak bitirdi. Williams takımı ise bu başarılarını aynı iki sürücüyle 2015 yılına da taşıyarak sezonları takımlar şampiyonasında 3. bitirmeyi başardı.
Başarılı geçen iki sezonun ardından 2016 ve 2017 yıllarına Mercedes motorlarına bel bağlayarak giren takım aslında kaçınılmaz bir düşüşün yaklaştığının farkında değillerdi. Motor dominantlığının kaymağını son iki yılda yemiş olan takım, aerodinamik gelişimine diğer takımlar kadar özen göstermeyince ve/veya bütçe sebebiyle gösteremeyince tepeden düşmeye başladılar. 2016 yılının sonunda Bottas’ı kaybeden takım yerine koltuğunun parasını ödeyen Kanadalı milyoner Lawrence Stroll’un oğlu Lance Stroll’u getirdi. 2016 sezonunu 5. sırada bitiren takım alarm sinyallerinin çalmaya başladığının farkına varmıştı belki ama elden bir şey gelmiyordu.
2017 yılında tecrübeli takım arkadaşından bir şeyler öğrenerek Bottas’ın yerini doldurmuş gibi duran Stroll, Azerbaycan’da podyum bile çıktı ama puan bakımından Bottas’ın başarısının yanına bile yaklaşamadı. Yıl sonunda ise herkesi şoka uğratacak bir olay yaşandı: Takımın son sezonlardaki başarısının en büyük pay sahibi ve pilotu Felipe Massa emekliliğini açıkladı. İşte yaşanan düşüş o günden sonra önü kesilemeyecek bir hale geldi.
2018 yılında finansal açıdan nefes almak için ‘paid driver’ olarak alınan ve takıma para ödediklerinden dolayı orda olan iki pilot ile yollarına devam etme kararı alan takım Lance Stroll’un yanına Sergi Sirotkin’i getirdi. Sezon başında maddi açıdan rahatlamış olacaklarını düşünen takım sezon sonu geldiğinde tam aksine dibe vurdu ve o sezon sadece 7 puan toplayabildi.
Claire Williams 2019 yılında büyük bir hamle yaparak, Mercedes’ten ayrılan ve 2014’ten beri olan başarısında büyük pay sahibi ünlü mühendis Paddy Low’e u teknik bölümün başına getirdi. Paddy Low’e un ilk defa arabayı tam anlamıyla dizayn etmesi sebebiyle takım çok büyük umutlarla sezona girse de daha ilk günden sıkıntılar başladı. Takım arabayı Barcelona’daki ısınma turlarına bile yetiştiremedi ve 2,5 gün kaçırdı. ‘Diffuser’ denilen arabanın arka kısmı anlamına gelen bölgenin üretimini gerçekleştiremeyen takım herkesten 2,5 saniye fark yemeye adeta mahkum hale geldi. Bu parçanın kabaca işlevini anlatmak gerekirse arabanın yere basma gücünün %50’sini sağlayan parça diyebiliriz ki bu virajlara giriş ve çıkıştaki momentum için çok önemli.
Kabus gibi gecen iki sezonun ardından bir çıkış arayışını sürdüren takım, bu sefer yoğurdun mayasını tutturmuş gibiydi. Bir önceki yıla nazaran Barcelona’daki ısınma turlarına arabayı yetiştirdiler ve test sürüşleri için piste çıkan ilk takım oldular. Ancak Covid-19 herkesi etkilediği gibi Williams takımına da büyük bir darbe vurmuştu.
Sezona pilot değişikliği ile giren Williams. Deneyimli ama bir o kadar da ‘yaşlı’ Robert Kubica’nın yerine taze ve genç bir kan olan Kanadalı pilot Nicholas Latifi ile doldurmuş durumda. Sezonun geri kalan kısmında 6 yarışta 4 defa Russel ile Q2’yi gördüler. Grid’in en altına çakılı kalınmış iki sezonun ardından sonunda Alfa Romeo ve Haas takımlarının önüne geçmiş gibi duruyorlar hatta zaman zaman Ferrari’ye bile kafa tuttular. Belki birçok okur için bu gelişme bir anlama ifade etmese de Williams için büyük bir adım.
Ta ki 21 Ağustos 2020 sabahına kadar, Williams takımı, ABD’li yatırım grubu Dorilton Capital tarafından 152 milyon € karşılığında satın alındı. Tutar, şirketin borcunun kapatılmasını da içeriyor. Takım Williams olarak çalışmaya devam edecek ve İngiltere tabanını koruyacak. Bu kararın hala tam anlamıyla kimin kararı olduğu bilinmese de Sir Frank Williams’ın bu karardaki etkisinin büyük olduğunu konuşabiliriz. Claire Williams satıştan sonra yapılan bir röportajda Hollandalı gazetecinin sorduğu: ‘Sizi tebrik mi etmem gerek, üzülmeyin mi demem gerek bilmiyorum’ çıkarımına ; ‘Bence tebrik etmeniz gerek takımı ileriye taşıyacak bir adım attık ve buna ihtiyacımız vardı. Takımımız hala Williams.’ sözlerini söylese de bir hafta sonra CEO’luktan geri adim attığını açıkladı
Ayrılık açıklamasına umarım taraftarlarımız beni anlayışla karşılar ve başkasının emri altında çalışamayacağımın farkına varır sözleriyle başlayan CEO’yu, zamanında Drive to Survive serisinde söylediği Williams’ı benden almak istiyorsanız cesedimi çiğnemelisiniz laflarının arkasında duramamış olmak büyük hayal kırıklığına uğratmış ve paramparça etmiş durumda.
Bu konu hakkında şahsi fikrimi beyan etmem gerekir ise maalesef bu ayrılığın zamanı çoktan gelmiş ve geçmekteydi. Bunun aksine zaman zaman gazetelerde yazılan veya televizyonlarda söylenen sözler yenilir yutulur cinsten değil. Formula 1’de yüzlerce adamın arasında isminden söz ettirmiş OBE madalyası ile onurlandırılmış ve bunu başarabileceğini göstermiş bir kadının, George Russel ve Robert Kubica ile samimi ilişkisine ‘Anne ve çocukları gibiler profesyonellikten uzak ve seviyesiz’ yorumlarının getirilmesini veya önümüzdeki GP de kim takımın başında duracak dendiğinde ‘Claire zaten bir iş yapmıyordu problem olmaz’ söylemlerini doğru bulmuyorum. Günümüz dünyasında sporda bile hala cinsiyetçi yaklaşımlar görmenin kabul edilemez olduğunu düşünüyorum.
Bugüne kadar bu spora kattıkları için Williams ailesine minnettar kalmalı ve teşekkür etmeliyiz.
Şimdilik F1 dünyasından bu kadar,
En kısa zamanda sağlıklı günlerde tekrar görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın!
mail: akal.aras@abcspor.com
twitter: @akalaras5