Galatasaray birkez daha 15-20 dakikalık coşku ve tempoyla maçı çevirdi. Bu; takımın bu seneki imzasıdır: Sol kanat tandanslı, Sneijder önderliğinde adeta araba yarışlarında “nitro” düğmesine basılması gibi etkin ve yoğun bir baskılı oyun periyodu. Bu “nitro modu” olmasa Galatasaray ligde 10-15 puan geride kalmış olabilirdi dersek hiç de abartmış olmayız.
Galatasaray’ın kalesinde yine gol gördüğüne ancak en azından kanatlardan çok da fazla açık vermediğine şahit olduk. Merkez defans ikilisinde Chedjou-Semih ağır Batuhan karşısında zorlanmasa da, Chedjou’nun tehlikeli bölgede rakibe ikram niteliğindeki isabetsiz paslarına; aynı G.antep maçında olduğu gibi, devam etmesi dikkat çekti. Semih ise maç eksiği nedeniyle garantili ve ayağında top tutmamaya özen göstererek oynadı. Bruma kötü başladı ama toparladı ve kalburüstü bir takım özelliklere sahip olduğunu belgelercesine etkili oldu. Dahası savunma bilinci ve etkinliğinin de arttığını gözlemledik.
Yasin co-pilot rolüne döndü ve klasik sol kanat hücum drillerinin oluşumuna katkıda bulunarak takımın rakip sahaya yerleşip baskı kurmasına katkıda bulundu. Yasin 3.bölgede ana pas istasyonu olması açısından Galatasaray takımının oyun karakterinin yapıtaşlarından biridir. Yokluğu oyun kurgusuna direkt etki eder. Üstelik bu maçta Ümit Davala misali santrafor mevkisine etkili koşular yapması ve pozisyona girmesi repertuarına kattığı bir yenilik olarak ön plana çıktı. Melo’nun sakatlık sonrası form tutma sürecinde olduğunu, Selçuk’un her maç biraz daha kaptan gibi hırslı ve özverili oynadığını, Sneijder’in free-kick golü ve büyüleyici tek-top paslarıyla “derslere” devam ettiğini, Umut’un ise artık ‘umutsuz vaka’ olduğunu da notlarımız arasına ekleyelim.
Sabri’nin attığı gol sonrası tepkimi gören Babam ise “Biz de Gökmen gol attı mı böyle hissederdik” dedi diye araya sıkıştıralım.
Türkiye yeni bir ” Dünya Derbisi’ne” hazırlansın.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
gokhan.hasimzade@abcspor.com
@portaporta700