Para varken kısılır, yokken harcanır der Emre Yılmaz. Sebebi ise parayı tutmanın kazanmaktan daha zor olması değil, maddi durumun kötü olduğunun etrafa hissettirilip kredi itibarının zedelenmesine mani olmak.
Hep ekonomik yaşayan insanlar da var elbet, gelirlerinin bi iki tık üstünde yaşayanlar da var.
Yakın zamanda Hürriyet Gazetesi’nde İsmail Kartal’ın teknesi diye bi haber yapılmış, Ersun Yanal’ın teknesi ile bu tene kıyaslanmıştı terbiyesizce.
Ersun Hoca yıllarca birinci lig seviyesinde çalıştı, Milli takım gördü, Trabzon gördü, Fener gördü. Mutlaka daha çok kazanmıştır ki Ismail Hoca’nın da fakir olmadığı bir gerçek, adam mütevazi yaşıyor ve ben böyle adamları seviyorum.
Şimdi böyle bir haberin altında hin oğlu hin var. Aslında kıyaslanan taşınmazlar değil karizmalar maalesef.
Bu bir duruş farkı var ki bunun tiple, kılık kıyafetle hiç alakası yok.
Gol gecikince ağlamalar falan hakikaten olmuyor yani. Maç sonu demeçleri bi felaket.
Galatasaray maçının ardından “Haddimizi bilerek oynadık”diyerek bir gaf yaptı onu zaten çok konuştuk. “Hakemler hakkında konuşmak istemiyorum” deyip her hafta da bi hakemle ilgili açıklama yapmak da neyin nesi ?
Bu hafta penaltı pozisyonu için ” hakem verdiyse doğrudur” dedi ardından Moussa Sow’un pozisyonu için “hakem %100 penaltımızı vermedi” dedi.
Hey Alla’m yaa? Ne diyeyim ?
Hakem verdiyse doğrudur, vermediyse %100 yanlıştır gibi bir durum çıkıyor ortaya.
Madem hakemin verdiği kararların hepsi doğru neden ve hangi mantıkla Sow’un pozisyonunu konuşuyorsun ?
Beşiktaş maçında ağzımıza biraz bal çaldı. Dedik ki olacak galiba. Yukarıda Allah var, oyuncu değişiklikleri çok kötü değil, mantığını biraz anlayabiliyorsun ama takımın kondisyonu zayıf ve takım çok yavaş oynuyor.
Kondisyon eksikliğinin sebebi takımın papazları. “Abi’den hoca olmaz”diyenler haklı galiba. Bu kadar yaşlı bir takımı ” hadi abicimle” falan koşturamıyorsun. Sadece karizması değil otoritesi de eksik. Papazların hiç birine söz geçiremiyor. Gerek antrenmanda gerek maç içinde gerekse oyundan çıkarken atarlanan atarlanana.
Mesela Volkan ve Emre’yi kesecek cesareti onda göremiyorum. Yapamaz bence.
Emre’nin kalitesine kim laf edebilir ama takımın el freni. Çok ağır düşünüyor, topu iki dürtmeden, etrafında iki dönmeden pas atmıyor, attığında da ya sağa sola.
Kuyt’ ı zaten hayatta kesemez, ihtimal dahilinde bile değil.
Erciyes maçında bulmuşsun kocaman sahayı, rakip yorulmuş, orta sahada kocaman bir boşluk var, Emenike ve Sow’u kaçıracak adam burnunun dibinde, oyuna almıyorsun, tam da bu maçın adamı diyeceğim Alper’i 70 dakika yanında oturtuyorsun be Müslüman ! Ne diyeyim ben sana.
Sonrası tam bir felaket, girecek ilk adam Selçuk, Hasan Ali, Mehmet Topuz.
Tabii ki adam haklı, ligin güçlü ekiplerinden Erciyesspor’la oynuyorsun bir puan da iyidir.
Hakikaten çok korkak, ürkek bIr hoca. Temkinli lafı işin kibarcası. Bu kadar temkinli bir oyunla hala ligin zirve adayıysan bunun tek sebebi İsmail Kartal’ın balı. Aragones ve Lorant dönemi dahil bu kadar basiretsiz, bu kadar kötü bir Fenerbahçe seyretmedim. Asla skor endeksli yorum yapmadığım için yazıyorum bunları. Resmen balla gidiyor, şerbetli. Haketmediğimiz bir penaltı ile maçı kazandık, ilk izlediğimde ben de penaltı dedim, kale arkası çekimlerden gördüm pozisyon penaltı değil. Verilmeyen penaltılardan falan bahsetmeyeceğim. Benim bildiğim bu 3. haksız penaltı. Tabii ki böyle 3 puanlar içime sinmiyor, içimizdeki Fransızlar bik bik ediyor sonra.
Tercihler doğru ama zamanlama ofsayt. Saha kenarındaki duruş ofsaytoğlu ofsayt.
Bu balla nereye kadar gider, bu yürekle hangi kritik virajı geçer bilemiyorum?
Şu anda Ersun Yanal’ın teknesi Kaptan Ismail komutasında tıngır mıngır kayık gibi ilerliyor dalgalı açık denizlere doğru.
Fış Fış Kayıkçı !
Kayıkçının küreği
Hop hop eder yüreği