” Ulan var ya, içime doğdu, şerefsizim bu sene Kadıköy’de Fener’i yeneceğiz, gör bak, ahanda şuraya yazıyorum” şeklinde her yıl fikir beyan eden umut lobili Galatasaraylı’ların yine hüsrana uğrayacağını düşündüğümü bildirerek başlamak istiyorum.
Kadıköy’de G.Saray son kez kazandığında kimi henüz dünyada değildi, kimi daha sünnet bile olmamıştı, maç 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe denk geldi, ne kadar manidar gibi şakalara imtinayla uzakta kalmak istiyorum!
Aklım yettiğinden bu yana Fenerbahçe’yi tutarım ve takip ederim. Fenerbahçe’nin çok kötü olduğu yılları da hatırlarım. Fenerbahçe ne zaman ligde tökezlese, futbolcular kadro dışı kalsa, trübünlerden “yönetim istifa” sesleri gelmeye başlasa illa bi G.Saray maçı ve kaleci Hayrettin denk gelmiştir. İstisnasız Fenerbahçe krizleri hep denk gelen G.Saray sayesinde aşmıştır.
Yine aynısının olacağını düşündüğüm bir maç mı bizi bekliyor ? Öncelikli olarak olaya Hamza Hamzaoğlu’nun gözünden bakalım. Yerinde olsam ”Fenerbahçe’yi yenmek, kahraman olmak gibi bir düşüncenin içerisine” asla girmem, direkt beraberlik üzerine bir kurgu hazırlarım ve kendisi de öyle yapacaktır zannımca…
Çünkü şu an ki puan tablosu bunu söylüyor; 4 puanlık bir fark var. Fenerbahçe’yi şampiyonluk yarışında devre dışı bırakmak için farkı 7’ye çıkarmaya gerek yok. Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı yenememesi otomatikman devre dışı kalması anlamına gelir. Kötü gidişatı durduramanın haricinde, yönetime, teknik adama ve futbolculara olan öfke giderek büyüyecek ve Fenerbahçe toparlanamayacaktır. Öte yandan dörtlü defans önünde sağ kanatta Kuyt, 3 ön libero, solda Moussa ve ilerde santrfor Emenike ile oynayan takım’dan bir puan almak çok da zor değil. Galatasaray’ın Fenerbahçe’yi yenebileceğini düşünmüyorum ama beraberlik alabilirler.
Şimdi burada Fenerbahçe nasıl bir strateji izlemeli ? Fenerbahçe’nin en büyük handikapı İsmail Kartal. Hani şu Fenerbahçe’yi G.Saray karşısında “haddini bilerek” oynatan antrenörümsü eski sağ bek. Maç içinde ara ara gösteriyorlar, o kadar kendine güvensiz, o kadar çaresiz, o kadar acemi bir duruşu var ki hiç bir şekilde kimseye güven vermiyor. Teknik adamlık futbol bilgisi değildir sadece. Bir duruştur. Saha içinde işler kötüye gittiyse futbolcu saha kenarına baktığında orda dik duran, kendinden emin, enerjisi yüksek bir şahsiyet görmek ister.
Yani Aziz Yıldırım haklı ! Başkan giysin eşofmanı, girsin yedek kulübesine o bile daha iyi. Kenarda öylece dursun, duruşu bile yeter “İyi Abi” İsmail’den fazla olmak için. İsmail Kartal neyi yapamadı, ondan başlamak istiyorum; Öncelikli olarak Ersun Yanal’dan devraldığı kadro bir yaş daha yaşlandı. Bunu bir kenara koyalım. Yardımcılığını yaptığı iki teknik adamın ne yaptığını ne oynattığını mutlaka biliyordur ancak hangisi olacağı konusunda bir türlü karar veremedi.
Ligin başında Aykut gibi oynatmaya çalıştı, korkaklıkla itham edildi ki bu doğru. Evet, o bir korkak. Takım çok yavaş ve yana oynadığı için pozisyon üretemedi. Sonra hadi Ersun dedi. Daha dikine ve çabuk oynatmaya çalıştı. Onda da başarılı olamadı. Ersun Yanal’ın oyun sistemi belli. Hızlı çıkacaksın, orta sahayı çabuk ve uzun pasla geçeceksin, önde basacaksın, topu kaybettiğin zaman hemen faul yapacaksın. Bunları yapabilmen için de çok iyi bir kondisyonun olacak. Sistemli hücüm organizasyonların olacak, sistemli ve çabuk bir şekilde geriye döneceksin. “İyi Abi” İsmail’in takımı asla bu kondisyonda olmadığı, takımın baş papazı Emre başta olmak üzere yaşlı orta sahaya söz geçiremediği, futbolcu kaprislerine yenik düştüğü için bu sistem de pek randıman vermedi.
Eldeki malzeme malum. Bu malzemeyle ne yemek yapılır ? Fenerbahçe’nin iki kanat beki en etkili iki oyuncusu hücum varyasyonlarında… Bu çok klişe bir bilgi, 10 yaşındaki çocuk dahi biliyor bunu. O bölgeye tedbir alınıyor. Önlerinde oynayanlardan biri adama eksiltebilen Alper olduğu zaman, Fenerbahçe’nin işi kolaylaşıyor. Diğer kanat Kuyt çalım atamıyor, adam geçemiyor ama vazgeçilmez bir oyuncu. Ofans ve defans arasında kurduğu köprü ile Fenerbahçe’nin balansı tek başına Kuyt. Vazgeçemezsin! Solda Moussa, sağda Kuyt oynayacaksa ve ikisi de bire bir de adam geçme konusunda sıkıntılıysa yapılacak iş belli. Mutlaka ortada Diego olacak. Diego her iki kanata da oyunu açıp, zaman zaman kendisi kanada geçip zaman zaman kanatlara yaklaşarak ikiye birler yapacak ve içeriye adam kaçıracak.
Diego’yu yetersiz buluyorlar. Sebebi ise uzaktan 2-3 golü atamamış olması! Diego bir tane pas hatası yapmıyor. Attığı paslar son derece ölçülü. Orta sahadaki pas yüzdesini yukarda tuttuğu gibi pas ritmini de artırıyor. Fenerbahçe forvetleri çok hareketsiz olduğu için defans arkasına istediği öldürücü pasları atamadı, sıkıntı orda. Öte yandan oynadığı maçlarda sahanın en çok koşan futbolcusu ya da ikincisi. Fiziği zayıf ama koşuyor, top kesme yüzdesinin düşük olması da Fenerbahçe’nin kompakt bir yapıda oynayamamasında…
Şu takıma David Silva’yı da koysan fazlası olmaz. Al Diego’yu Beşiktaş’a koy, Sosa’nın esamesi okunmaz. O Diego, O Alex değil. Sihirbazlık bekleyenler çok beklerler. Alex 9,5 dan 10 numaraydı. Sihirbazlığının haricinde gole çok yatkın, santrfor kadar gol atabilen enteresan bir oyuncuydu. Dünyada başka da örneği olmayan, hiç koşmayan, ortalama bir stoper süratinde bir oyuncuydu. Diego ise klasik bir 10 numara. Diego’nun arkasında oynayacak ikiliyi seçmek “İyi Abi” İsmail’in çözeceği diğer problem.
Felipe Melo’nun yokluğunda Diego’dan da faydalanayım, Selçuk’la güçlü bir orta saha yaratayım diye düşünebilir. Topal zaten banko. Selçuk’un G.Saray sevgisi de bir etken olabilir. Normal şartlarda iyi bir Emre o bölgenin tek adamı. Meireles de güven vermiyor her zaman. Emre’yi hiç beğenmiyorum ama bu maç için hırs yapmıştır. Melo da olmadığına göre maçı tamamlayabilir! Ben olsam Emre’yi tercih ederim nihayetinde bir Kadıköy derbisi olduğu için ve Melo olmadığı için.
Fenerbahçe maça hızlı başlayacaktır, ilk 20 dakikada seyircinin de desteğiyle oyunu rakip alanda oynayacaktır. Oynarlarsa Webo, Diego ve sakatlığı geçerse Alper’in aynı anda sahada bulunmaları gereken zaman ilk yarı olacaktır. İkinci yarı Alper Diego’nun bölgesine geçer. Sow oyuna girer. Fenerbahçe risk alacaksa ve Emenike de oyuna gircekse, Emre çıkar, Emenike girer, Alper ortaya gelir. Alper oynamayacaksa sol kanat Sow, santrfor da Webo oynamalı bence…
İstatistik bilmine sonuna kadar inanan biri olarak, son haftalarda yaşanan; gol sayısı / pozisyon sayısı ortalamasının dengeleneceği maç bu maç olabilir. 10 pozisyon bul 1 at gibi bir ortalama izledik. Futbolda böyle bir sezon ortalaması yok! Mutlaka bir yerde bu iş 3 pozisyon bul 3 at, 6 pozisyon bul 4 at gibi ortalamalara çıkacak ki dengelensin. Bu maç o maçsa onu bilemem. Çok enteresan bir maç izlettirebilir bize. Dediğim gibi G.Saray’ın 3 puana ihtiyacı yok, beraberliğe razı bIr kadro ve oyun planıyla sahada yer almalı. Yok ben 3 puan alacağım, kahraman olacağım derse literatürde bunun adına ” uzun olsun ersin, kalın olsun gersin” mantığı denir ki o zaman da bu istatistikler tersine döner ve unutulmaz bir skorla tarih tekerrür eder.
Gelelim benim 11’ime : Volkan-Gökhan- Alves- Egemen-Caner-Topal- Emre- Kuyt- Diego- Alper(Sow)- Webo(Sow) Ama İsmail Kartal başka bir 11 tercih edecektir diye tahmin ediyorum. Defans kurgusu değişmeyecek, Orta üçlü Topal, Selçuk, Raul ( Diego ) olacak. Kuyt zaten orda. Alper varsa, sol kanat Alper, tek santrfor Moussa, Alper yoksa, sol kanat Moussa, santrfor Webo olacak diye tahmin ediyorum. Herkese keyifli bir derbi diliyorum.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
@BrunoMonte1907
