CENNETE KANAT AÇAN KANARYALAR-5
Bugünkü yazı dizimizin konuğu, kulüp başkanlığı da yapmış Osmanlı Şehzadesi Ömer Faruk Efendi.
FENERBAHÇE AŞKIYLA YANIP TUTUŞAN OSMANLI ŞEHZADESİ
ŞEHZADE ÖMER FARUK( OSMANOĞLU)
(1898-1969)
…Geçen gün … postacı geldi ve büyükçe bir zarf uzattı. Üstünde cánım Fenerbahçe Spor Kulübü’nü görünce şaşırdım. Mektubu okuyunca büsbütün hayretlere düştüm. Kulübün yeni müdürü, sabık reislerinin resmini istiyor! Salonlarını tezyin (süslemek) için! Kırk küsur senedir böyle bir aláka görmediğimden şaşırdım ve mütehassis oldum, teessür duydum ve gözlerimden yaşlar boşandı. Yeni ve eski birer fotoğrafımı, kulüp ázálarıyla çıkmış olan bir eski resmimi ve göstermiş oldukları aláka dolayısıyla teşekkürlerimi yazdım ve gönderdim. Yeni reisin ismi de Faruk olduğundan, adaşlık hasebiyle bir sempati doğmuş olacak! Bana gönderdikleri kulübün ismi, işareti ve arkasına yazdıkları beni çok mütehassis etti: ’Kulüp erkánı, eski reislerine saygılarını sunarlar.’ Şimdi resim çerçeveye geçmiş halde yanımda duruyor. ’Muhterem Beyefendi’ diye yazmalarına dikkat bile etmedim. Çünki, bilmediklerinden! Bundan birkaç sene evvel de biri bana kezá ’Beyefendi’ diye hitap edince ’Affedersiniz ama ben efendi değilim. Öyle olmuş olsa idim memleketten çıkarılmazdım. Bana çok pahalıya malolan unvanımdan vazgeçmeyin, rica ederim’ demiştim. Bunu size gülün diye yazıyorum. Gülmeyi bile unutmak üzereyim ve unutmamaya uğraşıyorum. …Ömer Faruk”
İşte sürgündeki Osmanlı Şehzadesi Ömer Faruk Osmanoğlu’nun, sürgündeyken Fenerbahçe Spor Kulübünden kendisine gönderilen mektuptan ne kadar mutlu olduğundan bahsettiği mektubundan bir bölüm.
Dünya tarihine baktığımızda devrimlerin hep kanlı olduğunu görmüşüzdür. Rejim değişikliğinden sonra hanedana mensup kişilerin etrafında rejim aleyhtarları hep toplanmış ve yeni rejimi yıkmak istemişlerdir.
Dünya tarihine baktığımızda gelenek şudur:
Hanedanın soyundan gelenlerin tamamını yok etmek en kısa ve etkili çözüm.
Atatürk bu konuda da bir ilke imza atarak hanedan soyundan gelen kim varsa, onları öldürmek yerine 25 000 İngiliz Lirası adam başı bir harçlık ve erkeklere 1 hafta, kadınlaraysa bir ay mühlet vermek suretiyle ülkeyi terk etmelerini istedi. Bunun adı da düpedüz sürgündü.
Sürgün, padişah torunları için ıstırap, sefalet ve sıkıntı ile beraber hayal ve bekleyiş demekti. Türkiye’ye girişleri yasak olan Son Osmanlılar, yıllar boyunca memleketten gelecek olan “Artık dönebilirsiniz” haberini hayal etmişlerdi.
Bu izni bekleyenler arasında Son Halife Abdülmecid Efendi’nin oğlu olan ve 1919 ile 1924 yılları arasında Fenerbahçe Kulübü’nün başkanlığını yapan Şehzade Ömer Faruk Efendi de vardı.
Ömer Faruk Efendi, Son Halife Abdülmecid Efendi’nin oğluydu. İstanbul’da, 1898’de doğdu. Almanya’da Potsdam Askeri Akademisi’ni bitirdi, ilk dünya savaşında Verdun cephesinde savaştı, sonra Türkiye’ye döndü ve bir kuzeniyle, zamanın hükümdarı Sultan Vahideddin’in kızı Sabiha Sultan ile evlendi ve üç çocukları oldu: Neslişah, Hanzade ve Neclá sultanlar…
Atatürk’ün de yakın arkadaslarından biridir. Prusya’da okumustur. Iyi bir asker olduğu Almanlarla beraber Fransa’ya karşı savaştıığından da anlaşılabilir.
İlber Ortaylı hakkıyla “kara kartal” nişanını aldığını söyler. kurtuluş savaşı’na katılmak ister ama itilaflardan baskı geleceği endişesiyle samsun’dan geri döner.
Sporla çok alakadan olan ve iyi bir Fenerbahçeli olan Şehazde Ömer Faruk daha sonra Fenerbahçe’ye başkan olur ama yine de sürgünden kurtulamaz.
Şehzade, 1919’da Fenerbahçe Kulübü’nün başkanlığına seçildiğinde henüz 21 yaşındaydı. Başkanlığı 1924 Martı’na, hanedanın bütün mensuplarıyla beraber Türkiye’den sürgüne gönderilmesine kadar, beş sene devam etti.
Faruk Efendi, memleketini bir daha göremedi. Sürgünü tam 45 sene boyunca yaşadı ve hayata ailenin erkeklerine memlekete dönebilme izninin verilmesinden beş yıl önce, 1969’da Kahire’de, memleket ve İstanbul hasreti içerisinde veda etti. Mezarı yıllar sonra, Ankara’nın “sessizce nakledilmesi şartıyla” verdiği özel bir izinle Türkiye’ye getirildi ve gurbette can veren şehzadenin naaşı, Cağaloğlu’ndaki Sultan Mahmud Türbesi’ne defnedildi.
Burdan kendisini saygı ve rahmetle anarken kendisini tanımayan tüm Fenerbahçelilere ve sporseverlere tanıtmaktan kıvanç duyarım.