Geçelim şimdi, bizim de yer aldığımız B Grubu’nun incelemesine. Kağıt üzerinde çok zor olabilecek bir grupta, rakiplerin de en az bizim kadar eksik olması sebebiyle işimiz sandığımızdan daha kolaylaşacak!:
B GRUBU
BELARUS: Baş belamız, kara sevdamız, can sıkıntımız Belarus ile yine bir turnuvanın gruplar safhasında karşılaşmak, kaçınılmaz afiyetlerin göbek adı olsa gerek-ti. Geçmiş zaman eki kullanmamın sebebi, rakibin en büyük silahı, Titan’ları andıran ve Zeyna’ya benzeyen çok yönlü, savaşçı dev pivot Yelena Leuchanka’nın, YDÜ ile üç kulvarda birden şampiyonluk yaşadığı bu sezonda, milli takımdan ilk kez affını istemiş olması (halbuki buradan gelecek bir madalya ile quadruple-crown yani dört cevherli taç yapabilirdi ve gözler onu çok arayacak). Aynı şekilde, yıllardır performansı ufak ufak inişe geçen bir diğer mühim veteran, çok yakından tanıdığımız Verameyenka da takımını yalnız bırakıyor. Böylelikle, Belarus, oturmuş kadro düzeni ve kaliteli isimleri ile kuvvetli bir rakip olmak yolundan şaşıyor, toparlanma ve arayış evresindeki bir ekip hüviyetine bürünüyor. Koçlarını da değiştirmeleri cabası.
Peki, istediğinde triple-double’vari oynayabilen, ribaunt canavarı Leuchanka ve Verameyenka’nın yokluğunda, kimleri izleyeceğiz? Veteranlardan Hatay BŞB oyuncusu Katerina Snytsina, yeni koç Trafimava’nın arzusu üzerine bu ekibin liderliğine soyunan isim haline geldi. Her daim kuvvetli bir kanat oyuncusu olan Snytsina, çoğu kez işler düzgün giderken ritim bulamayan, ama zor anlarda ilginç şekilde büyük işler yapan bir oyuncu ve tecrübesiyle, ikiz kuleler Leuchanka ve Verameyenka’nın açığını kapatmak adına tüm takıma yol gösterecektir. Yine aynı etkinlikteki şutör guard Likhtarovich de, sorumluluğu artacak isimlerden birisi. Boyalı alan konusundaki asıl nirengi noktaları ise, Galatasaray’ın savunma sistemi içerisinde çok başarılı bir sezon geçiren Papova olacak. İkiz kulelerin varlığında en iyi 6. oyunculuk yapan Papova, artık, oyunu kısıtlı veteran pivot Kress ile takımın as boyalı alan ikilisini oluşturacak. Kress artık yaşını aldığı için, yeni yüzlerden Hasper ve gitgide grafiği yükselen Filonchyk’ten bu turnuvada sürprizler bekleyebiliriz. NCAA’li Inkina’nın da rakipleri gafil avlaması olası. Dolayısıyla, boyalı alandan o kadar da feragat etmiş olmayacaklar, ama hemen bir standart yakalamaları da zor.
Yenilenme ve arayış demişken, (başta Alena Holubeva ve Yanina Inkina olmak üzere) kadrodaki tam dört oyuncu bu turnuvayla birlikte milli formaya ‘merhaba’ diyeceği için, birtakım deneyler görmemiz ve Belarus’u bocalarken seyretmemiz epey olası. Holubeva ve veteran oyun kurucu Zuizkova bu yeni yapılanmayı taşıyacak güçte olmadığı için, Adana ASKİ’den tanıdığımız, WNBA patentli oyun kurucu Alexandria Bentley’i devşirdiler ve milli formayla vasatı aşamayan devşirme Lindsay Harding’den vazgeçtiler. Bu, kuşkusuz ki olumlu bir hamle. Fakat Likhtarovich ve Bentley dışında kısa rotasyonu vasatın epey altında kaldığı için, savunmada takım halinde faul problemine girmeleri, kısaların savunmada çabucak geçilmesi ve bu yüzden penetreye karşı istem dışı gömülecek savunmanın üçlükleri fazla fazla riske atacağını öngörebiliriz. Tahminim, yeni yapılanma ile Bentley hariç bileği sağlam bir skorer çıkartamayacakları için, grupta liderliği bizden alamayacakları ama 2. olarak eleme maçlarına yükselecekleri yönünde.
Kilit oyuncular: Bentley, Papova, Snytsina, Likhtarovich
İTALYA: Onlar da 10 yıldır pek ortalarda görünmüyorlardı – ta ki, geçen Eurobasket’e dek. Orada yaşadıkları hezimeti, bu turnuvada bir nebze (netice açısından değilse bile, sahadaki oyun açısından) kapatabilirler. Bu hususta ellerine Cecilia Zandalasini isimli bir koz geçti. İlk kez büyük bir milli turnuvada boy gösterecek olan parlak cevher uzun forvet Zandalasini, tam da Sottana’nın istikrarsızlığına panzehir olabilecek bir oyuncu. Nitekim önümüzdeki sezon için Fransız ekibi BLMA ile anlaşan Sottana, çok yönlü olmasına karşın, takımın tek skor opsiyonuyken kritik anlarda büyük tercih hatalarına imza atabiliyor ve desteğe çok ihtiyacı var. Bu turnuvadaki İtalya kadrosu ise, doğru bir oyun yapısı ile Sottana’yı epey yüceltebilir.
Kadroda bu iki ismin yanı sıra, çok şeyler bekledikleri forvet Masciadri, 2009’dan sonra ilk kez milli formaya geri dönen veteran uzun forvet Macchi, yine veteranlardan pivot Ress, Dotto ikizlerinin daha güzide olanı Francesca Dotto, Sottana’ya guard rotasyonunda uzun süredir yarenlik eden (karavanacı) Crippa ve NCAA’lerde sivrilen uzun forvet Elisa Penna gibi potansiyeller mevcut. Genç Valeria De Protto‘dan da özellikle Slovakya ve Belarus maçlarında dengeleyici türden katkı alabilirler. Ritmini bulduğu sürece pivot Formica’yı da kimse yabana atamaz. Kısalarda Sottana ve Crippa’nın, genç Cinili ve Dotto’dan büyük yardım alacağı bir gerçek; fakat bu dört ismin de savunması, hücumlarına ve diğer yeteneklerine kıyasla pek iç açıcı değil. Uzunlardaki bolluk ve esneklik ile, hem üçlük savunmasına hem de ekarte olunan kısaları telafi adına pota altı savunmasına yetişmeleri mümkün görünse bile, genel çerçevede İtalya savunmada, ve fizik gücüyle oynayan rakiplere karşı hücumda halen daha çok kırılgan, üstelik cömertçe top kaybetmekten çekinmiyorlar. Dahası, işler kötü giderken Sottana’nın olmadık yerde kendine görev çıkartıp her topu potaya yollama riski de işlerini zorlaştırabilir. Dolayısıyla, onlara iyi bir sistem ve antrenörlük lazım (Koç Capobianco’ya selamlar). Ama bu yıl, en azından pota altında herkese sorun yaşatacaklar.
Masciadri, Macchi, Penna ve Zandalasini olmasa, İtalya muhakkak ki grup sonunculuğunun favorisi haline gelirdi. Fakat bu kadroyla, tıpkı ön elemelerde yaptıkları gibi oyunu dikte etmeleri ve en azından Slovakya düzeyine çıkmaları, Türkiye’yi de üç sayı gerisinden zorlamaları hayli muhtemel. O denli öngörülemez bir yapıları var ki, Slovaklara elenip Belarus’u yenmeleri bile mümkün olabilir. Fakat son noktada, grupta 3.lükten, sonrasında da eleme maçından yukarı çıkamayacaklarını düşünüyorum.
Kilit oyuncular: Zandalasini, Sottana, Macchi ve Penna
SLOVAKYA: Nasıl ki Macarlar, bir önceki turnuvadan Zele, Kiss, Dubei, devşirme Quigley, Ana Vajda, Honti ve Hatar dahil pek çok ismi muadilleriyle değiştirip bir yeniden yapılanmaya gidiyorsa, yine bu turnuvanın ev sahibi sayabileceğimiz Slovaklar da benzer derecede köklü değişimlerin peşindeler. Devşirme Kristi Tolliver‘dan ve hatta devşirme kullanmaktan vazgeçtiler; iki sene evvel olduğu gibi yine İvana Jalcova, forvet Klaudia Lukavocicova ve Eva Kmetova’dan yararlanamayacaklar, Hruscakova, Kissova, Tetemendova ve Baburova ikizleri takıma çağırılmadı ve kadronun tek ciddi skoreri Zirkova da az kalsın sakatlık sebebiyle turnuvada yer alamayacaktı. Tabi Zirkova deyince, tam 18 yıllık bir milli takım tecrübesinden ve inmeyen bir grafikten de bahsettiğimizi unutmayalım. Üstüne üstlük, koç Kovacik’i de yakın zamanda Marian Svoboda ile değiştirdiler ve bunca dağınık görüntü içerisinde oynadıkları hazırlık maçları, onların henüz hiçbir şeye pek hazır olmadığını ispatladı (Macarlar karşısında iki maçta da hezimete uğradılar).
Kimler kaldı öyleyse geriye? Palenikova kardeşlerden Terezia, pota altı devleri Jurcenkova ve Vynuchalova ve çok potansiyel vaat eden genç guard Balintova’nın yanı sıra, Venezia’nın yıldızı, sosyal medya fenomeni Ruzickova da kadroda. Kısa forvetten Palenikova ve Remenarova ile hücuma bir dinamizm katmaları muhtemel, ayrıca Zirkova ve Balintova’dan oluşan guard ikilisi de 30-35 dakika boyunca onların istedikleri düzende oynamalarını sağlayacaktır. Slamova da üç sayının gerisinden iyi kötü katkı verecektir. Fakat asıl mevzu, pota altı kudretlerinde bitiyor. Tüm takım fiziksel olarak çok güçlü bir ekolden geliyor, evet, ama boyalı alan devlerinin hali bir başka güzel. Ruzickova, Jurcenkova, Vynuchalova ve Oroszova dörtlüsünün tamamı 1.90’ın üzerinde, itip kakması çok zor isimler. Bu da onlara pota altı savunması, penetrelere karşı yıpratıcılık, faul problemine karşı alternatifler/ikameler ve boy avantajı sayesinde alınacak hücum ribauntları üzerinden ikinci şanslar olarak dönecektir. Eğer ritim tuttururlarsa, gruptaki üç rakibin üçüne de sorun yaşatırlar. Aksi halde, sadece Çin benzeri bir istinat duvarından hallice olurlar ve Zirkova-Balintova ikilisinin insafına kalırlar. Tahminim, grupta son iki sıraya aday olacakları yönünde.
Kilit oyuncular: Zirkova, Balintova, Ruzickova ve diğer pota altı devleri
TÜRKİYE: Eveet, geldik fasulyenin faydalarınaa. Artık biricik süper devimiz, gün ışığımız Nevriye Yılmaz, milli takımda yer almıyor. Dahası, Lara Sanders da sakatlıklar ve formsuzluk gerekçeleriyle (ve türlü çeşitli yaptırımlar neticesinde milli takımdan soğutularak) turnuvada yer almayacak. Gençleşen ekipte yeni yıldız adayları bulmakta epey zorlandığımız ve fiziksel handikaplarımızı ha deyince örtemediğimiz malum; hal böyleyken, bu Perilerimiz’den, bu turnuvada ne beklemek lazım?
Öncelikle, Sanders karşısında her daim kötülediğim, muhalefet ettiğim Hollingsworth’ün dönüşüne, bu defa, hem Sanders’daki düşüş hem de Hollingsworth’ün YGÜ ile üç kupalı enfes bir sezonu enfes ötesi bir performansla geride bırakması sebebiyle sıcak bakıyor, hatta alkış tutuyorum. Kuanitra, en büyük üç dezavantajından ikisini, yani fizik kuvvetini ve istikrarlı bitiriciliğini mükemmele yakın şekilde örtmüş, aşmış, kendini çok geliştirmiş durumda. Takımda Tilbe hariç gerçekten fiziksel eksiği bulunmayan tek oyuncumuz konumunda Hollingsworth. Serbest atış zaafını ise örtüp örtmediğini turnuva içerisinde her maç tekrardan göreceğiz. Merkezde Kuanitra varken, ikili oyunlarla hem pota altından hem de boyalı alan civarından (gerek penetrelerle gerekse de yakın mesafe atışlarıyla) büyük bir skor gücüne kavuştuk, ki Nevriye ile Sanders yokken bu husus çölde vaha bulmaya eşdeğer.
1 numarada yerli Iverson’ımız Işıl Alben ve hakikaten oyun kuran tek oyuncumuz Birsel Vardarlı-Demirmen, yine vazifeye hazır. Işıl’ın savunmada çaldığı toplar, hücumda pozisyon bilgisi ve reflekslerini zekasıyla buluşturup topladığı ribauntların yanı sıra, her zaman olduğu gibi, penetreyle potaya kadar gitmekte ısrar etmesi, bizim için devasa avantajlar demek. Birsel’in ise, Işıl’ın eksik kaldığı pas trafiği, set oyunu/hücumu ve dış şut katkısının gelmesi çok mühim. Bu iki ismin arkasında, Olcay Çakır-Turgut gibi, eli ısınınca üçlükleri dizebilen, ama ritmini bulamayınca da çok fırsatları harcayan bir savunma üstadı oyun kurucumuz var. Genç Pelin ise, bir aksilik olmadıkça pek süre almayacaktır.
Kısalardan (daha doğru bir tabirle, swingwomen’lardan) Şaziye İvegin-Üner ve Ayşe Cora’ya, dış şutlar, üç sayı savunması ve pota altı besleyiciliği açısından çok iş düşecek. Şebnem Kimyacıoğlu gibi bileği düzgün bir şutörün kadroda yer almayışı bir handikap. Olcay’ı ve Pelin’i kimi zaman 2 numarada görmemiz kadar, Birsel ile Işıl’ı yanyana oynatıp Şaziye’yi kısa forvete çekmemiz de bir hayli mümkün. Üçlüklerde iyi değiliz. Ama esas olay, uzunlarımızda bitecek…
Çünkü kağıt üzerinde yeni Nevriye-Yasemin ikilisi olabilecek Bahar ve Tilbe ile, hele bir de Quanitra varken, çok avantajlı olmamız lazım geliyor. Lakin Bahar orta ve uzak mesafeden (üçlük değil) mükemmel yüzdeler tutturmaya başlayıp hakiki bir skor opsiyonuna evrilimekte iken, Tilbe bir türlü milli takıma kulüp takımı kadar ısınamadı ve geçtiğimiz yıl Rio’da (hele de uzun rotasyonu kıtlığında) Nevriye ile Sanders’ın pestilinin çıkması pahasına haddinden fazla benchte tutulması onun gelişimine hiç de iyi gelmedi. Tilbe, fiziksel gücü ve post oyunları sayesinde, ısrar edildiği ve güvenildiği sürece maç başına 10-12 sayıyı rahatlıkla görebilecek düzeyde bir isim. Üstelik, savaşçı mizacıyla, Bahar ile birlikte hem hücum hem de savunma yönü kuvvetli, komple bir ikili olabilirler. Ama bu, koçumuz Ekrem Memnun’un pek yeğlemediği bir seçenek oldu şimdiye kadar. Hem de, faul problemine karşın Quanitra’nın yanı sıra benchte Esra ve Tuğçe gibi uzunlarımız da varken…
Başka sorunlarımızdan da bahsedelim mi? Oyun sıkıştığı zaman halen daha Birsel ve Işıl, söz gelimi bir Nilay Yiğit (Kartaltepe) kadar güven veremiyor ve pratik çözümler üretip bizi krizden çıkartamıyorlar. Hele Işıl penetreden vazgeçerse, işler iyice sarpa sarıyor. Dış şutörlerimizin, oyun boğuldukça performansları ve yüzdeleri halen düşüş gösteriyor. Böyle olunca da, Hollingsworth’e muhtaç hücumlar, dakikalar hatta periyotlar oynuyoruz. Ama, son hazırlık maçında Letonya karşısındaki üç sayı savunması zaafımızı saymazsak (ki Letonya eşsiz bir performans sergilediği için, o maçı ölçüt kabul etmek yanlış olur) takım savunmamız ve yardımlaşmalarımız halen çok üst düzeyde. Uzunlarımıza ve gençlerimize güvendiğimiz sürece, hücumda da en azından faul çizgisinden bolca sayı üretip, bu dağınık grubun liderliğini devralabiliriz. Zira artık bir turnuva takımı kimliğine büründük ve kazanmayı öğrendik. Tahminim, savunmamızla, çeyrek finale doğrudan kalacağımız yönünde.
Kilit oyuncular: Hollingsworth, Işıl, Bahar, Tilbe ve ardından, tüm dış şutörlerimiz
Tahmini grup sıralaması: 1) Türkiye 2) Belarus 3) İtalya 4) Slovakya
Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın
mail: efe.ozenc@abcspor.com
twitter: @efe_ozenc
Youtube: Turuncu ve Siyah