Çeyrek finaller, şahane başladı. Basketbolu sevenler, çok tatlı maçlar seyretmeye devam diyor. Bizim gruptan en az 1 ekibin yarı finallere kapağı atması kesinleşti. Bakalım, yarın da İtalya ve Sırbistan zorlukları aşıp, B Grubu’ndan çıkan yarı finalist sayısını 3’leyebilecekler mi?
İSPANYA 73–71 YUNANİSTAN: İspanyollar ilk pozisyonda dipten Llull’ün üçlüğü ile başladılar maça. Llull ikinci üçlüğünü de gönderdikten sonra, Calathes ve VaSpa da Gasol’den blok yedi ve skor 6-0’da kaldı. Çareyi Antetokounmpo buldu ve güzel bir penetreyle takımının ilk sayılarını kaydetti. Katı savunmalar eşliğinde, yaklaşık 3 dakika skorsuz geçti, ama orucu VaSpa bozdu (8-6). Seri 0-6’ya çıkınca, Printezis de eşitliği sağladı. Benzeri bir seri, Gasol’ün sayıları ve asistiyle geldi (12-8). Yunanlılar sete set hücumda çok fazla ses getiremeyince, VaSpa’nın ikili oyunlarından ve orta mesafeden Koufos’a attırdığı sayılar devreye girdi ve yine skora eşitlik geldi. İspanya ise, kapanan Yunan savunması karşısında organize hücum edip boş adamı, bilhassa da post bölgesinde güzel paslarla bulmakta sıkıntı yaşadı. Bu yüzden Gasol yine inisiyatif aldı. Printezis 1’e 1 hücumda Gasol’ü “yiyemeyince”, Bourousis ve Llull de üçlükleri kaçırınca, çeyrek sonunda skoru Calathes belirledi ve 14-14’lük eşitlikle ilk periyot geçildi. Bu bölümde İspanya top kaybı yapmazken, Yunanistan 5 top kaybı yapmış oldu.
İkinci çeyreğe Antetokounmpo Claver’e faul aldırarak girdi. Değişerek savunma yapan Yunan savunmasına karşı S-Rod’un talihli üçlüğü geldiği için İspanya öne geçti. O’na yanıtı Antetokounmpo aynı üslupta verdi (17-17). Mirotic’in sahanın her iki yanında da teklemesi yüzünden, Yunanlılar bu bölümde oyun kontrolünü ellerinde tuttular. Şanssızlık anında Antetokounmpo iki kere hücum ribaunduyla tip’lediği toptan sayı çıkartamadı. Mirotic ise bir üçlükle “merhaba” dedi Reyes’in asistinde. Yunanlılar gereğinden fazla top kaybetmeyi sürdürse bile, Mirotic de onlarla aynı oranda top yitirdi ve fark açılacağına kapandı (20-20). Mirotic’in yine bir üçlükle titreyip kendine geldiği pozisyon sayesinde İspanyollar farkı 6’ya yükselttiler. Antetokounmpo’nun ribauntları domine ettiği dakikalar içerisinde Printezis bir üçlük bir de “marka bitiriş” isabeti buldu, fakat Llull, S-Rod ve Gasol de ikili oyunlarla rakibi yorması sürdürdüler (29-25). VaSpa’nın tuttuğu guardın doğrudan Gasol’e pas indirmesi de, VaSpa’nın savunmasına dair soru işaretlerini gündeme getirdi. Ruh gibi gezinen (sakatlıktan çıkmış) Rudy’nin top kaybı üzerinden Printezis’in bulduğu hızlı hücum sayılarına yine Gasol cevap verdi. Zisis ve S-Rod da boyalı alan civarından karşılıklı birer basket buldular. Yunanlılar ikili oyun savunmasını bir türlü toparlayamayıp, boyalı alan civarından gelen şutlara da el gösteremeyince, bir de üzerine epey top kaybettikleri için, ilk yarı 39-32 İspanya üstünlüğüyle geçildi. Yunanistan, Calathes’in sabır ve soğukkanlılıkla yaptığı son saniye asistlerine şükretti.
İkinci yarıya VaSpa’nın süre dolarken bulduğu üçlükle ve cevaben Ribas’tan gelen üç sayıyla girildi. Nihayet Yunanlılar’ın Antetokounmpo’yu alçak postta birebirler üzerinden kullanmayı düşündüğü bu çeyrekte, daha ilk dakikalar içerisinde Gasol Koufos’tan blok yedi, VaSpa da Antetokounmpo’ya bir basket-faul kazanacağı pozisyon hazırladı ve fark azaldı. Top kayıplarını yapan taraf İspanya olmaya başlayınca, Rudy de Antetokounmpo’ya karşı dezavantajlarını faul yaparak örtmeye çalışmayı sürdürdü. Mirotic’in pasa dayanan top kayıpları da, VaSpa’nın basketiyle ceza buldu. VaSpa yine bir 3. Çeyrekte devreye girip her adımıyla maça hükmetmeye başladı (42-42). 2-10’luk bu serinin ardından, Antetokounmpo şahane bir blok yaptı ve Gasol’ün akabinde kaybettiği top, Printezis’in “marka bitirişi” olarak İspanyol potasına yansıdı. Üzerine bir de Calathes-Koufos alley-oop’u gelince, Yunanlılar 4 sayı öne geçti. 4 dakikadır sayı bulamayan ekibine nefes aldıran ise, yine, elbette, Gasol oldu. Yunanlılar’ın nihayeti ikili oyunları savunabilmeyi becerdiği bu dakikalarda, Gasol’ün bireysel gayretlerinden başka İspanya sayı bulamadı. İspanya ise, alan savunmasından vazgeçmemekte diretti (47-49). Antetokounmpo Gasol’e bir blok daha koymayı becerebilse bile, Bourousis Gasol’ün savunmasında faullerini 3’e yükseltti ve Gasol’ün 21. sayısıyla maça beraberlik geldi. Bourousis’in yine bir son saniye basketi kaydetmesiyle birlikte yeniden öne geçen Yunanistan, VaSpa’nın kumandanlığı ve Antetokounmpo’nun enerjisi, dinamizmi ve inatçılığı sayesinde farkı 3’e yükseltti. Calathes de klasik “dribbling’i keserek orta mesafeden jump-shot basketi” ile skora sayı yönünden katkıya başladı. Bourousis’in 4. Faulünün almasıyla beraber yeniden Koufos oyuna dahil edildi. Gasol takımının sayılarının yarısını atmayı sürdürürken, Zisis de alan savunmasını delip bir talih basketi kaydetmeyi başardı. Perperoglou’nun ilk kez oyuna alındığı pozisyonda isabet kaydedememesi üzerine, 3. Çeyrek 55-57 Yunanistan hegemonyasıyla geçildi.
Son periyotta Yunanlılar, İspanyollar’ın (Gasol kenardayken) oyunda ritim bulamamalarını sağlamak için, daha periyodun ilk dakikası dolmadan 4 takım faulüne erişmek zorunda kaldılar. O faulleri Reyes sayesinde toplatan İspanyollar, bu dakikadan sonra hücumda rakibin üzerine ve potaya çok daha cesurca ve rahatça gittiler. S-Rod’un Calathes’e baskısı ve Claver’in müdafaa azmi sayesinde Yunanlılar ağız tadıyla hücum edemezken, Reyes takımını öne geçirmeyi başardı (58-57). Mirotic’in Antetokounmpo’nun üzerinden vurduğu jeneriklik smaç sonrasında, Yunanistan molayı almak zorunda kaldı. Claver – Reyes ikilisi farkı 5’e yükseltirken (62-57), Antetokounmpo’nun ekstra üçlük katkısı, dakikalardır fileyi okşayamayan Yunanistan’a hayat öpücüğü verdi. Reyes’in hem kendisinin hem de (bu periyotta) takımının 4. Faulünü almasından sonra, maça biraz daha denge geldi. Zisis’inin arka arkaya iki boş üçlüğü kıl payıyla ıska geçmesinin üzerine, Claver hücum ribauntlarını toplarken Gasol ve Mirotic de ıska geçti. Bourousis 5. Faulünü alıp maçı tamamladıktan sonra da, VaSpa faul atışlarında teklemeye başladı (66-61). İspanya’nın top kaybı, Antetokounmpo’nun ribaunt azmi ve Calathes’in çabaları, sonuçsuz kaldı. Son 2 dakikaya girildiğinde, Mirotic akıllıca fauller aldırtıp rakibin zaafını kullanmayı sürdürdü (68-61). Antetokounmpo’nun smaca giderkenki adımlama ritüeline steps teşhisi koyan hakemler, Yunanlılar’ın kazandığı topu kaybetmesine yol açtılar. Baskı neticesinde Yunanistan bir top daha çaldı ve Calathes çabuk bir sayı buldu (68-63). S-Rod faul çizgisinde 2’de 1 atınca, fark 6’ya indi. Llull VaSpa’yı iyi savundu ama bir başka top çalan Calathes, farkı 4’e indirip ümitlerin kaybolmasını engelledi. Son 27 saniyede Gasol çok çok ilginç bir faul isabeti kaydettikten sonra ikincisini kaçırdı ve Calathes bir üçlük kaydedip farkı 2’ye düşürdü.
Lakin ilginç olan nokta, hemen akabinde Calathes’in 5. Faulünü aldığı pozisyonda bir sportmenlik dışı faulü çalmaya hakemlerin yüreğinin yetmemesiydi. S-Rod ise 2’de 2 atıp farkı yine 4’e yükseltti (72-68). VaSpa kaçırdıktan sonra Sloukas efsanevi bir üçlük sokup, bitime 4 saniye kala maçı tek baskete getirdi (72-71). Süre 2.7’ye indiğinde, Gasol kader sayıları için faul çizgisine gelmişti. Gasol 2. Atışı kaçırsa bile, Antetokounmpo’nun yarı sahadan “salladığı” şut girmedi ve İspanyollar allem edip kallem edip maçı kazandılar, yarı finale de yükselmeyi becerdiler. Gasol ve Reyes için İspanya’da hayratlar türbeler yaptırılsa yeridir. Faul çizgisinden tam 20 sayı bulan İspanya’da Gasol 27 sayı 9 ribaunt 3 asist 2 blok ile yine titanlaştı; Mirotic, yarısı serbest atışlardan olmak üzere 18 sayı 3 top kaybı üretti, S-Rod 3/8 isabetle 10 sayı 5 asist, kritik anlarda, yani son periyot başında takımını toparlayan Reyes 5 sayı 5 ribaunt, savunmasıyla çığır açan Claver 2 sayı 8 ribaunt, Llull 3/9 isabetle 8 sayı 2 asist kaydetti. Yunanistan’da ise Calathes 14 sayı 5 ribaunt 7 asist, Printezis 13 sayı 4 asist, Antetokounmpo 12 sayı 17 ribaunt 4 top kaybı, bu turnuvada ilk kez bir maçı kurtaramayan VaSpa 4/14 isabetle 10 sayı 5 asist 3 top kaybı, Zisis 5 sayı 3 asist, Bourousis 5 sayı 5 faul, Koufos 9 sayı 6 ribaunt, Sloukas da hayati bir noktada 3 sayı üretti, ama, yetmedi. Tıpkı, 2014 Dünya Şampiyonası’nda olduğu gibi… Aynı “namağlup” hikaye, aynıya yakın bir son…
İşin doğrusunu söylemek gerekir; İspanya, Yunanistan’dan daha kötü bir basketbol oynuyor ve her bakımdan maçı daha az “hak ettiler”. Fakat, bizim de ülkecek gayet iyi bildiğimiz gibi, basketbolda da, tıpkı hayatta olduğu gibi, hep hak edenler kazanmıyor. Sanırım, son iki senede yaşadıkları ilginç hezimetler yüzünden, Yunanistan’ı hiç olmadığı kadar komşumuz belleyebiliriz… Gasol, benim şahsen Rod Sellers ile birlikte, çocukluk yıllarımdan beridir basketbol sahasındaki idollerimden birisidir; fakat artık bu kadar iyi oynamasın, tükensin ve İspanya da hak ettiği sonu bulup layıkı vechiyle elensin istiyorum. Güzel basketbol oynayan, sırf Gasol yüzünden kaybetti, elendi. Kısır basketbol oynayan, ittire kaktıra zorlayan ve şansını yaver edebilen takımsa, 93’te olduğu gibi, elenmekten son anda kurtulup adım adım şampiyonluğa gidiyor. Etmeyin.. Bu dönemde bile, değişen basketbolu takımlar değil, bireyler kazanıyor ve kazandırıyorsa, demektir ki takımlardaki genel oyuncu kalitesi, değişen sistemler karşısında çok fazla düşmüş... Galis’li, Giannakis’li, Fassoulas’lı, Christodoulou’lu, Bakatsias’lı, Patavoukas’lı o destansı ekibin, Papalokas’lı, Diamantidis’li, genç VaSpa’lı, Sofo’lu, Fotsis’li, Kakiouzis’li, Dikoudis’li, Hatzivrettas’lı 2005 şampiyonu ve dünya ikincisi efsane kadronun, böyle bir maçı kaybetmesine imkan yoktu, tamam; fakat 98’deki Alvertis’li, Sigalas’lı, Ekonomou’lu, Tsakalidis’li, Rentzias’lı, Papanikolau’lu kadro bile böylesi bir maçı vermezdi. O isimler iyi bir “takım” değildi, ama bireysel olarak çok kaliteli isimlerdi. Bireysel oyuncu kalitesi, hakikaten çok azalmış. Hele ki, benchte bekleyince hazır kalamayan “yedek parçalar” yönünden… Bir Gasol, bir Reyes, en kaliteli savunmayı yapan elit rakip takımları bile alaşağı edebiliyor..
Katsikaris’in en büyük suçu, Antetokounmpo’yu hücumda bir skor opsiyonu olarak değerlendirmemesi ve NBA patentli üçlük ve savunma üstadı K-Pap’ı kenarda çürütmesiydi. Bir de bu var. Ama Scariolo sanki pek bir matahmış gibi yapmamak için, tüm suçu da VaSpa veya Katsikaris’e, yani Yunan kumandanlarına yüklemeyi doğru bulmuyorum. Dengeyi bozan, koçlar olmadı. Calathes’e de laf yok, elinden geleni yaptı. Zisis de el yakan toplardaki kabiliyetiyle nam salmış değil nasılsa. Ama pota altında Koufos ve Bourousis çok etkisiz kaldı. Hakemlerin biraz kulağını çınlatacak Yunanlılar, onu da sineye çekiversin hakemler artık…
FRANSA 84–70 LETONYA: Maç, Gobert’in Freimanis’e bloğuyla başladı desek, yeridir. Fransa’nın ilk sayıları Diaw’dan gelirken, Letonya’nın ilk basketi de Bertans’tan gelmişti. Janicenoks da maça üçlükle girizgah yaptı (5-2). Letonya akıllıca bir alan savunması yapsa da, Diaw’ın boyalı alanda fiziğini kullanarak bulduğu pivot-baskete mani olamadı. Top paylaşımı konusunda bu bölümde sorun çekmeyen Letonyalılar, gömülü savunmanın üzerine bir de Berzins’ten basket bulup farkı 3’e çıkardılar (4-7). Fakat Fransızlar da, top çalıp faul aldırmayı iyi biliyorlardı. Nitekim De Colo da ilk sayılarını bu şekilde, faul çizgisinden buldu. Bertans öngörülemez akınlarına erken başlasa bile, Gobert’in pota altındaki etkinliği Fransa’yı geri düşmekten korudu. Janicenoks ile Diaw’ın yine karşılıklı sayıları üzerine Strelnieks de devreye girdi ve Letonya tüm kısalarını daha maç başında oyuna ısındırmayı becerdi. Asistler üzerinden 6. Sayısını üreten Gobert ve o’nu beslemekten çekinmeyen De Colo’nun gayretleri farkı hep 1-2 sayı bandında tuttu (11-12). Parker bir türlü o istediği isabeti bulamazken, De Colo ve Strelnieks düelloyu sürdürdü. Hızlı hücumu “batıran” Batum ve De Colo ikilisinin cezasını da Bertans kesti. Janicenoks da delirmiş gibi atmayı sürdürünce, 15-21 olan skor Fransa’yı molaya sevk etti. Tempo artmasa bile, Diaw sayesinde Fransa sayı buldu; Meiers’e yapılan güzel asist de bu yüzden moralleri bozamadı Fransa’da. Mejeris ve Fournier’in karşılıklı şık sayılarından sonra, Fournier’ye yapılan faulün süre bitmeden yapıldığına kanaat getiren hakemlerin katkısıyla ilk periyot 21-25 Letonya üstünlüğünde geçildi.
İkinci çeyreğe Diaw’ın basketiyle “hoş geldin” denilirken, Mejeris ve Meiers ikilisi de oyuna epey ağırlık koymaya başladı. Tony Parker’ın da faul çizgisi sayesinde skor kağıdına katkı yapabildiğini gördük. Mejeris deneme-yanılma yöntemiyle şut seçmeye devam ederken, Timma ve De Colo da ilginç ıskalar geçtiler. Suskunluğu Gelabale bitirdi, Fransa’yı da öne geçirdi (27-26). 24 saniye süresi içerisinde hücum etmek arka arkaya 2 kez Fransa için zül gelince, Fournier iki kez üç sayının gerisinden rezalet şutlar atınca, Lauvergne de hızlı hücumda topu kontrol edemeyince, Timma sayesinde skorda öne geçen Letonya tabelada önde kaldı. Gobert’in kenarda olması da, Strelnieks gibi penetrecilerin daha cesur oynamasına sebebiyet verdi. Bu tabloya Freimanis’in basketi eklendiğinde Fransa yine mola aldı (27-32). Fransa ıskalıyordu, ama Bertans hiç oralı değildi. Hatta Fransa’nın 24 saniyeye saygı duymadığı pozisyonlar bile Letonya’ya insaf ettiremedi. İsyanı, her maç olduğu gibi, yine Gelabale başlattı. Batum’un kurtardığı topta De Colo’ya yaptığı geri pası es geçen hakemler de ev sahibini birazcık seviyorlardı sanki. Gobert – Parker – De Colo sahaya döndüğünde, Fransa belki kolay basket bulmayı başaramadı, ama en azından artık pota altından veya penetrelerle sayı yemeyi bıraktı. Janicenoks ise, orta mesafe cephanelerini yağdırmayı sürdürdü. Parker, üst üste 3 basketle açıldı ve bocalayan Letonya molaya gitti (38-36). Parker dur durak bilmediği için, mola dönüşünde bile aktif kalıp çift hanelere ulaştı ve yarıyı Fransa 40-38 önde bitirdi. Bu turnuvada ilk kez bir maça ağırlığını koyarak oynadı Parker…
Üçüncü çeyrek yine Gobert’in Berzins’e bloğuyla başladı. Batum da nihayet ilk sayılarını kaydetti. De Colo da bir üçlük “yazıp” farkı bir anda 7’ye yükseltti (45-38). Hatta aynı De Colo yetinmedi, farkı 9’a da çıkardı. Meiers’in hücum ribaundundan bulduğu efor basketi sayesinde Letonya bir nebze oyunu oynamayı hatırladı. Meiers Parker’ı da bloklamayı başardı; lakin Letonya top kaybedince Parker Gobert’e yaptığı alley-oop’un Meiers üzerinden tamamlanmasını sağlayıp intikamını aldı (50-40). Timma ise, yılmayıp, Parker’ı bir blokla cevapladı. Strelnieks 3. Faulünü alınca koç Bagatskis tarafından kenara çekildi ve Letonya daha da düştü. Peiners Batum’un tuzağına düşüp hücum faul yaptığında, Mejers’in bloğu, Freimanis’in de takip basketi olmasa, Letonya umudunu yitirirdi (56-45). Üçüncü çeyrek, bu tabloda geçildi.. Son çeyrekte evvela Bertans’ın basketiyle fark tek hanelere inerken, Berzins de önce 3., sonra da 4. faulünü aldı. Gobert kenara geldiği vakit, Letonya yine palazlanmaya çalıştı; tabi Parker’ın üçlüğünü hesap edememişlerdi. Diaw da boyalı alan hücumunda kalitesini konuşturup bir anda farkı 14’e yükseltti (61-47). Üçlük çizgisinden 3/15’lik bir yüzdeye gerilediği için dış şut katkısını da kaybeden Letonya, maç başında bulduğu dinamizmden (tıpkı Litvanya maçında olduğu gibi) yine ikinci yarı itibariyle tamamen kopmuş olduğunu gösterdi. Mejers’in adeta sembolik hale gelen basketi, bitime 6 dakika kala skoru anca 64-49’a getirmeye yetti. Hatta Diaw da Janicenoks’a eski atletik günlerini anımsatan bir dev sıçrayış bloğu koydu. Batum da Diaw da De Colo da Parker da rehavete kapılmadı, hız kesmedi. Batum savunmada daha da irileşti ve rotasyona gidilene dek, yani son 3.11’e dek, Letonya’nın canına okumayı sürdürdü Fransa. Strelnieks’in iş işten geçtikten sonra attığı üçlükle fark 11’e inse dahi, Lauvergne’in sayıları, olası bir mucizeyi baştan bitirdi. Maçı da Fransa 84-70 kazanıp yarı finalde İspanya’nın rakibi oldu.
Fransa’da Parker, alev aldığı dakikalar kısa sürünce 5/17 gibi bir yüzde tutturup 18 sayı 6 asist 3 top kaybı üretirken, deneyimsiz Letonya uzunları karşısında pasörden ziyade skorer oynamayı seçen Diaw 7/12 isabetle 14 sayı 3 ribaunt, Gobert 13 sayı 6 ribaunt 3 blok, De Colo 11 sayı 7 ribaunt 5 asist, Lauvergne 10 sayı 7 ribaunt, savunmasıyla farkını belirten Batum 2/6 isabetle 4 sayı 3 ribaunt 4 top çalma, Kahudi 1 sayı 8 ribaunt 2 asist, Fournier 2/6’lık yüzdeyle 7 sayı, Gelabale de 4 sayı ile oynadı. Tam 15 top kaybeden Letonya’da ise Janicenoks (6/7 isabetle 16s), Strelnieks (14s 7a 3r 3tk), Bertans (12s 3a), Freimanis (9s 8r), Meiers (7s 4a 2b), Timma (5s 4r 2b), Mejeris (3s 5r) gibi isimler, daha büyük başarılar için birkaç sene daha geçmesi gerekeceğini kanıtladılar. Blums 0/4 ile atarken, Berzins de 1/5 isabetle 2 sayı 2 ribaunt 3 top kaybı üretebildi. Silins, Porzingis ve Pasecniks gelince, yeniden görüşürler Fransa’yla. Bakalım, öyle bir jenerasyona Hırvatlar, Sırplar, Boşnaklar ve Türkler dışında kim karşı koyabilecek?
Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın
mail: efe.ozenc@abcspor.com
twitter: @efe_ozenc