Lige çok iyi bir başlangıç yaptığını 50 kere spikerin ağzından duyduğumuz, orta sahada iki tane pası yapamayan Gaziantepspor’u biz de oldukça ciddiye alarak maçı seyretmeye başladık.
Gaziantepspor açık bir futbol anlayışıyla çıkmış sahaya. Hücum etmeye çalıştılar. Bir de Alex’in tavsiyesi Curitiba’lı Chico vardı sahada!
Alex kardeşim, bu alemde senden daha kralını görmedik, canımızı ye, marketten poşetlerini taşıyalım, senin dişin ağrısın ağrısını biz çekelim, Facebook’dan oyun isteği gönder kabul edelim, hatta ve hatta sen iste duj, 100 doları biz verelim ama sen futbolcu tavsiye etme. Mal-donado 1, bu iki!!!
Neyse Fenerbahçe geçen seneki görüntüsünden çok uzak olsa da oynamak isteyen rakibe karşı biraz daha tempolu oynuyor gibi göründü.
İlk yarı boyunca sadece bir tane organize atakla pozisyon buldu.
Fenerbahçe bu şekilde kapanan takımlara karşı hiç pozisyon bulamaz.
Göbekten organize olamayınca pozisyon üretmek zor.
Merkezde oynayan santrforla Diego ve Emre’nin duvar pası yapması, Sow ve Kuyt’ın içeri girmesi lazım sistemde.
Gelgeleim Emenike böyle bir oyuncu olmayınca pozisyon da gelmedi.
İkinci yarı Webo oyuna girer, olması gerektiği gibi Diego Webo, Emre üçgeni ceza yayında duvar pasları yaparlar, kanatlardan gelen beklerle Gazianep defansı yıpratılır, Fenerbahçe’de vites büyütür diye düşündük.
Fenerbahçe ikinci yarıya biraz daha baskılı başladı. Webo hamlesi geldi ama bu sefer de Diego oyundan alınınca ideal diziliş yine gerçekleşmedi.
Diego ile oynayacaksan 4-4-1-1’i oynamak konumunda kalıyorsun.
Merkezde tek santrfor oynayacaksan o adam da Webo!
Dakikalar ilerledikçe Fenerbahçe’nin fizik gücü düştü. 70’den sonra yorgunluklar başladı, Fenerbahçe daha seyrek kaleye gitmeye başlamıştı ki tartışmalı penaltı imdada yetişti.
Ardından da gelen müthiş Selçuk hamlesi ile Fenerbahçe 3 puanı kaptı.
Fenerbahçe yavaş oynuyor. Çabuk oynamadığı için rakip çok çabuk kapanıyor. Kapalı rakibe karşı kullanacağın tek santrfor kenarda, kanatlardan rakibin dengesini dikine bozacak tek adamın da Webo’nun yanında oturuyor.
Bu anlayış Fenerbahçe camiasını sıkıntıya sokar.
Çok daha çabuk, çok daha dikine oynamadan çok ama çok zor maç kazanmak.
Geçen haftaki Moussa-Diego tartışmasına bu hafta Emre-Emenike eklendi.
Fenerbahçe’de ciddi sorunlar var. Yavaş yavaş geliyor, haberiniz olsun!
Fenerbahçe’nin hocası hala hoca falan değil. Hala takımın abisi.
Otorite sorunu var, açık net. Takımın patronu, takımın kaptanları, eskileri.
Anderlecht maçında seyircinin Galatasaray’ı sırtını dönerek protesto etmesi ne denli bir faciaysa, seyircinin Emenike’yi dakikalarca ıslıklaması o derece vahim! Daha da vahimi İsmail Kartal’ın Emenike’yi oyundan alması.
İsmail Kartal şu anki haliyle ileriye dönük umut vermiyor. Bir beraberlikle sallanır, iki mağlubiyetle krizin içinde bulur kendini ve yıkılır.
Fenerbahçe’nin pili 70. Dakikada bitti. Fizik ve kondisyon olarak geçen seneki görüntünden çok uzak. Oyun olarak zaten öyle. Süratle mirası tüketen bir mirasyedi görüyorum Ismail Kartal’a bakınca.
Gökhan ve Emre formunda. Caner fena değil. Topal bildiğimiz gibi güvenilir.
Diego biraz daha iyiydi. Oyundan çok erken alındı.
Diego iyi koşuyor, mücadele ermeye çalışıyor. Fenerbahçe’nin hızlı oynadığı dakikalarda iyi işler yapıyor. Ritmini aradığı belli.
Oyundan çıkarılan ilk oyuncu olduğu sürece ritmini geç bulacak.
Sonuç olarak kazanılan 3 puan yüzümü güldürdü ama beni mutlu etmedi. Pek çok kişinin de hemfikir olduğuna inanıyorum.
Ne oyun, ne fizik kalite, ne de kondisyon anlamında tatmin olamadım.
Güya kimsenin sevmediği, istemediği adam zamanında kimsenin sesi soluğu çıkmıyordu. Iki haftafır futbolcular sahada kavga ediyor.
Fenerbahçe 3 haftada 7 puan toplamış olsa da kötü sinyaller veriyor.
Takımın arzusu, iştahı, coşkusu ve temposu düşük, bunlar belki ilerde çözülebilir ama takım ve arkadaşlık ruhu kırılgan gibi duruyor.
Aziz Başkan’ın sahaya inmesi gereken günler, yeni bir Aziz-silin yakın.
Benden söylemesi; Erken Teşhis Kanseri Önler !!
https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg
