Herkesin gönlündeki kendine... Formula 1 tarihi dendiğinde benim aklıma gelen ilk isim hiç düşünmeden, açık ara Ayrton Senna…
Benim için sadece en iyi değil, aynı zamanda en hızlı, en korkusuz ve erkeklerdeki çocukluk kahramanımdır (kadınlarda da Katarina Witt), 1994 senesinde San Marino’daki o elim kazada hayata gözlerini yuman Brezilyalı efsane…
En sevdiğimin tarihi sözlerinden biri de; “İkinci olmak, kaybedenlerin birincisi olmaktır’’.
İşte bugünkü yazımın konusu da o kaybedenlerin birincisi, hatta ağababası, tam 4 kez podyumda 2.sırada kalıp, kariyeri şampiyonluk kazanamadan biten Stirling Moss.
17 eylül 1929, West Kensington, Londra’da dünyaya gelen İngiliz pilot 1955, 1956 ve 1957 yıllarında şampiyonluğu bir başka efsane, Arjantinli pilot Juan Manuel Fangio’ya kaptırmıştı. Üçü de ayrı ayrı F1 tarihinin unutulmaz hikayeleri olsa da, asıl parantez açılması gereken 1958 yılındaki, sporcu fair-play ruhunu harika şekilde anlatan dördüncü ikinciliği…
Son üç yıldır şampiyonluğun eşiğinden dönen Moss, bu yazıya ilham veren o meşhur 4.sezonda da şampiyonluk için vatandaşı Michael Hawthorn ile çekişmekteydi.
Sezona Buenos Aires’te kazanarak start veren Moss, Zandvoot Hollanda’daki 3.yarışta da damalı bayrağı görmüş ve 17 puanla zirveye kurulup güzel bir başlangıç yapmıştı; adeta 3 sezon art arda aldığı ikincilikler sonrası bu sene o sene diyerek!
Sonrasında ise devran tersine dönmüş, 11 yarışlık sezonda son 3 haftaya girene dek sadece bir ikincilik ve finişi göremeden sona eren parkular…
Ve işte geldik o meşhur tarihi Portekiz yarışına…
Circuito da Boavista, Porto’da sahne alan sezonun sondan üçüncü yarışında Hawthorn, pistin yokuş yukarı bir bölümünde spin atar ve aracı stop edince, aracını vurdurarak tekrar çalıştırabilmek için yönünü yokuş aşağı, yani yarış güzergahının ters istikametine çevirir.
Hawthorn yarışı kazanamaz ama sona erdiğinde Moss birinci, o da ikinci olmuştur. Hawthorn’un yaptığı illegal manevra, yarış komiserlerinin gözünden kaçmaz ve yarıştan ihraç edilir. İkincilikle elde ettiği altı ve en hızlı tur sebebiyle bir puan (toplamda 7) kendisinden geri alınır.
Şampiyonadaki en yakın rakibi Moss ise, bu manevranın ona avantaj sağlamadığını ve kurallara aykırı olmadığını düşünmektedir.
Yarış komiserlerinin kararıyla şampiyonluk yolunda büyük bir avantaj elde eden Moss, bu avantajı içine sindiremez ve kabul etmeyip, yarış komiserlerine Hawthorn’un yanlış bir şey yapmadığını söyleyerek ikna eder. Bunun üzerine Hawthorn, yarıştan elde ettiği yedi puana (6+1) yeniden kavuşur.
Sezon sonunda ise bahtsız ama gururlu Moss, şampiyonluğu “sadece ama sadece” bir puan farkla kaybeder (41-42)..
F1 tarihindeki en şerefli ikincilik diye de bu olay tarihe geçer..
Kariyerinde;
Farklı yarışlar farklı kategorilerde, toplam 529 yarışta elde ettiği 212 galibiyet,
F1 özelinde de;
67 iştirak, 66 start;
16 pol pozisyonu
24 podyum
16 yarış galibiyeti
Ve 186 toplam puana sahip olan birinin podyumda zirve görmemesi cidden incelenmesi gereken, inanılmaz bir istatistik!
1958’deki şampiyonluğunda, katıldığı 11 yarışta 4 kez damalı bayrağı görmesine rağmen, sadece 1 yarışta kazanabilmiş birine şampiyonluk kaptırmak.!..
Son 7 sezonunda, 4 kez elde ettiği ikincilik yanında 3 sezonu da üçüncülükle bitirmiştir ki, “”dünya şampiyonluğu görmemiş en iyi pilot” dendiğinde akla gelen ilk isimdir kendisi…
1929’da West Kensginton’da başlayan hayat, yaklaşık 2 ay önce 2020’de, 12 Nisan akşamı Mayfair’de son bulmuştu.
Moss’un yarış merakı ve sporcu genleri, 1924 Indianapolis 500’de 16. sırada yer almış amatör bir yarış pilotu olan babasından geçme dense de,.anne Aileen Moss da, bir Singer Nine’nin direksiyonunda tepe tırmanışı motor sporlarında derece almıştı..
İlk yarışında babasının arabasını bir sonrakinde de ödünç aldığı bir Jaguar’ı kullanarak resmi anlamda start verdiği yarış kariyeri (ikisinde de birinci olmuştu), 1951’de İsviçre pistindeki ilk F1 macerası (14. olmuştu), 1961 Nurburgring,-Almanya’daki zaferle son bulmuştu, ama bu büyük efsane hiçbir zaman unutulmadı.
Bu arada eklemezsek olmaz; Moss’un ilk Formula 1 zaferi, Aintree’deki 1955 İngiliz Grand Prix’siydi ve bu yarışı kazanan ilk İngiliz pilottu.
Ve F1 tarihini sevip de bugüne kadar okumamış olanlara bir tavsiye ; 2015 yılında 85 yaşındayken, arkadaşı motor sporları yazarı Simon Taylor ile yazdığı “My Racing Life” adlı otobiyografisi…
1990 yılında Uluslararası Motor Sporları onur listesine girdi ve aynı yıl, ülkesinde Sir ünvanı aldı.
2008 yılında Mercedes Stirling Moss isimli özel bir seriyi onun adına üretti ve kendisi de tanıtımına katıldı.
1955 ile 1961 yılları arasında yedi yıllık süre içinde Moss, dört kez ikinci, diğer üç yılda ise üçüncü oldu dedik ama benim bakışımla onu asıl tarihe geçiren olay ve yarış; 1954 İtalya GP’sinde (10. sırada bitirmişti) Masserati’si arızalanınca onu yarim mil iterek bitiş çizgisine götürmesi oldu.
Sporda, özellikle günümüzde kazanmak en önemli hatta maalesef tek önemli şey. Başarı ve onu elde etmek için yapılan, kurulan her türlü tezgah (doping-şike-kulis aklınıza ne gelirse) spor-sporcu ruhunun önüne fazlasıyla geçmiş durumda..
Aklıevvel şeytani beyinler günü kurtarabilir ya da kurtardığını sanabilir ama kağıt üstünde kaybedenler, gerçek anlamda asıl kazananlardır bazen.
Aynı, tarihe altın harflerle geçmiş, Britanya efsanesi Sir Stirling Moss’da olduğu gibi..!
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: burak.belgen@abcspor.com
twitter:@BurakBelgen