Köprüden geçemedim, az doldur içemedim. Sen benden vazgeçtiysen, ben senden geçemedim. Şu güzel bahar gününde Mersin’den bir Kıbrıs Türküsü ile selam ediyorum herkese. Bir gece önce “biri bi şut atsa da şu topu içeri alsam”diye maç boyu kalede bekleyen Ferhat’ı seyrettikten sonra hangi psikoloji ile maça başlanabilirse Fenerbahçe’de aynı psikolojiyle başladı maça…
Sanki vazgeçmiş gibi bir yüz ifadesi gördüm oyuncularda maçın hemen başında, türküyü anımsattılar bana. Alper’in cezalı olduğu maçta son haftaların formsuz adamı Kuyt’la beraber Hasan Ali ilk onbirde başladı. Emre’nin yerine Meireles sahada, Emenike İstanbul’da kalmış. Maça Mersin hızlı başladı. Nakoulma’nın sol taraftan taşıdığı toplarla etkili oldu ilk 5 dakika da. Nakoulma korkusu yüzünden Kuyt bugün ilk onbirde tercih edilmiş olabilir ancak Nakoulma ayağına aldığı her topta etkili oldu ve ilk 45 dakikada Nakoulma Show seyrettik.
Bir transfer başarısı, tebrik ediyorum. Fenerbahçe 5.dakikadan sonra oyun olarak maçı dengeledi ancak organize bir atak geliştiremediğini de gördük. Diego kendini kabul ettirmiş, topu ayağına alan Diego’yu arıyor ancak Diego topu ayağına aldığında etkili koşu yapan bir adam bulamıyor. Zira Fenerbahçe’nin en etkili bölgesi dediğimiz kanat bekleri bindirme yapamıyor, Göbekte oynayan Moussa’da topları ezince doğal olarak etkili bir organizasyon gerçekleşmiyor.
Sol önde oynayan Caner topu ayağına değil, önüne isteyen bir oyuncu. Arkasında oynayan Hasan Ali zaten savunma beki. Sol kanat çalışmıyor haliyle. Kuyt ve Gökhan zaten haftalardır yok, o kanat nasıl çalışsın ? Ne Weliton ne de Moussa Sow ilerde top tutabilen oyuncular değil. İki takımda çabuk oynamaya çalışıyor durum böyle olunca orta sahada derin boşluklar oluşuyor. Sivas ve Erciyes maçında da aynı tablo oluşmuştu.
Bu tarz bir oyun orta sahası daha çabuk ve hızlı kanat oyuncuları olan takımı avantajlı kılıyor. Fenerbahçe’nin orta sahası bu tarz bir oyuna uygun değil, dolayısıyla kontra yiyor. Ilerde top tutabilen bir santrfor olsa, Fenerbahçe’de rakip yarı sahasına yerleşiyor, top kaybedilse bile önde baskı yapma şansını da yakalıyor. Bunu yapamıyorsan biraz daha Aykut Kocaman usulü top oynamak lazım, nasılsa etkili bir pres yemiyorsun rakipten. İsmail Kartal’ın sezon başından bu yana çözemediği konulardan biri bu sanki.
Nitekim Fenerbahçe her şeye rağmen Moussa ile iki kez etkili oldu, 14. Dakika da içeri kaçan Sow çaprazdan dışarı vurdu, daha sonra yakın mesafeden yararlanamadığı bir kafa vuruşu var ve 34. dakikada da Diego’nun etkili bir şutu var ilk yarıda. Kritik bölgeden 3 de önemli frikik kazandı Fenerbahçe ancak etkili olamadı. Mersin Khailili, Nakoulma ve Pedriel’le daha etkili oldu. Bir topları direkten döndü, Fenerbahçe’ye göre daha etkili pozisyonlar üretti. 100 milyon dolarlık kadro kurarsın, sırf bir 5-6 milyon daha harcayıp bir santrfor almadığın için bir şampiyonluktan olursun, futbol böyle bir şey.
İlk 45 dakika boyunca santrfor eksikliği belirgindi. Her şeye rağmen Webo, Webo’dur. Hasan Ali, Webo değişikliği, hem Fener’i hücumda tutar hem sol kanatı çalıştırır. İkinci yarı yine karşılıklı ataklarla başladı. Serbest atışta Welliton’un kafası ikinci kez Fenerbahçe direğine takıldı. Diego’nun derin pasında ceza sahasında Sow’dan önce müdahale eden Mersin kalecisi, 50. Dakikada Kuyt’ın takipçıiğini izledik bir kez daha. Wederson’a yaptığı presle kazandığı topu Sow’a gönderdi. Sow’la beraber derin topa hareket eden Mersin kalecisi bir saniye gecikince ceza çizgisinin hemen önünde Sow’u indirdi ve bariz gol şansından kırmızı kartı gördü ve Mersin sahada 10 kişi kaldı.
Bu dakikadan sonra ise bambaşka bIr maç izledik. Maç Mersin yarı sahasına yığıldı ancak bu seferde sıkışan oyunu açmakta zorlandı Fenerbahçe. Çünkü sahada kilit açacak tarzda oyuncular yok. Ismail Kartal sıkışan oyunu açmak için Webo ve Emre’yi aynı anda 63 de oyuna aldı. Meireles ve Hasan Ali kenara geldi. 65. da da Fenerbahçe bir önemli frikik daha kazandı. Bu sefer de Alves topu barajı geçemedi. 68. Dakikada Gökhan’ın kestiği topa Moussa yakın mesafeden topu kafayla dışarı gönderdi. Çok müsaitti. Belki de kaçırması daha zordu.
71.dakikada sağdan giren Gökhan topu yan ağlara taktı. 74.dakikada Diego’nun içeri kaçırdığı Caner, orta yapmak yerine çaprazdan topu kaleye vurunca Fenerbahçe bir önemli ataktan daha oldu. 81. Dakikada Kuyt kornerden gelen topta arka direğin dibinden topu kafayla dışarı vurdu. Bir gol daha kaçtı. Fenerbahçe baskıyı iyice artırdı, sağdan soldan sayısız orta geldi. Sow ve Webo Mitroviç-Servet ikilisini bir türlü geçemedi. Maçın 86.dakikasında İsmail Kartal son kozunu Selçulk Şahin’le kullandı. Uğruna ne futbolcuları küstürdüğü Emenike İstanbul’da, Selçuk Şahin sahada, ne diyelim ?
Umutlar tam tükenmişti ki, 90+2 de gelişen atakta ceza yayı üzerinde Kuyt’tan aldığı topu düzgün bir vuruşla kalecinin sağından ağlara gönderen Emre, Fenerbahçe’yi öne geçirdi, adeta ipten aldı. Fenerbahçe’nin bu seneki durumunun özeti gibi bir maçtı. Santrforlar ne ilerde top tutabildi ne de kaleye topu dürtebildi. Geçen senenin etkili iki kanat beki sezon ortalamasına döndü isabetli orta sayısında. Orta saha yine çok ağır kaldı. Maç berabere, rakip 10 kişi, slow motion koşular, ayağa paslar. Gerçekten de kanser olmamak elde değil. Emre’nin golü bence çok önemli bir gol. Mutlaka bir işe yarayacak. Şampiyon yapabileceğini sanmıyorum ama şampiyonlar ligine götürebilir. Belli olmaz mı, hadi inşallah diyorum.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bruno.monte@abcspor.com
twitter : @BrunoMonte1907