Öyle bir başladı ki Fenerbahçe sezona, bu kadar yıldır takip ederim, camianın hiç bu kadar heyecansız, coşkusuz olduğunu görmedim. En kötü geçen sezonların ardından bile bir yeni umut doğar, açılışla beraber herkesin içi kıpır kıpır olurdu.
Bu sezon ise ölüm sessizliği hakim neredeyse. İlk maçın tribünlerdeki büyük boşluklar önünde oynanması hiç haber bile olmadı. Arkadaş, ben bunu kabul edemiyorum, kimse kusura bakmasın. Fenerbahçe şampiyonlar ligi ön eleme maçını boş tribünlere oynamaz! Bu ”durgunluk” hali, hiç hayra alamet değil, benden söylemesi. Bir an önce taraftarı tekrar geri kazanmak için bir şeyler yapmak lazım. Bu konu yapılacak her türlü transferden daha önemli.

2 farklı geri düşmekten daha çok beni rahatsız eden konu ise uyguladığımız yeni sistem sonrası değişen oyun tarzıydı. Topu ayağına alan ileri şişirip duruyordu. Tamam zemin kötü olabilir ama bu kadar uzun top ta fazlasıyla gereksizdi. Zaten sezona sıfır kredi ile başlayan Pereira bu oyun şekliyle maalesef yine saç baş yoldurttu.
Hadi geçen sezon dişli bir Shakhtar vardı karşımızda. Ama bu seneki rakibimiz Monaco kesnlikle aman aman bir takım değil ve bence çok şanslı bir kura çekmezse gruplara kalması zor, o da UEFA’ya gider muhtemelen. İşte bu Monaco’yu bizim ne yapıp edip elememiz lazımdı.

Geçen sezon önce dopingli Fred rezaleti yaşandı. Göz göre göre dopingli olduğu kesinleşmesine rağmen bizim maçlarda oynadı Shaktar formasıyla. UEFA’nın gıkı çıkmadı! Sonra da hepimizin bildiği Ivan Bebek rezaleti geldi bizi buldu. Bu sezona da başlangıcı yarım dakika içinde verilmeyen iki penaltı ile turu kaybederek yaptık.
Şimdi sırada UEFA gruplarına kalmak için vereceğimiz mücadele ve lige olabilecek en ters maç olan Başakşehir deplasmanıyla başlama var. Şu an için gözüken o ki, takım içinde en büyük umudumuz Emmanuel Emenike. İşte beni de endişelendiren en büyük konu o. Eğer Emenike’ye bel bağlayarak bir sezona başlıyorsak, işimiz hakikaten hiç kolay değil gibi gözüküyor.
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: alperalp72