Aslında kupa maçından sonra Sergen Yalçın’ın dediği gibi ligin gidişatını etkileyecek bir derbi değildi. Ancak bu maçın zirve mücadelesindeki yakın puan durumunu düşünerek önemi tabii ki artıyordu. Bundan sonra üç büyükler arasında devam etmesi muhtemel şampiyonluk yarışında kazanan ufak da olsa bir avantaj sağlayacaktı. Nitekim ev sahibi olmanın da verdiği rahatlıkla Beşiktaş maça yenmeye daha istekli olarak başladı. Galatasaray ise beraberliğe daha razı bir görüntü içindeydi sanki.
Zevkli bir maç kesinlikle değildi ama son yıllarda çok daha kötü derbiler de izlediğim için özellikle iki takımın konsantrasyonu ve mücadelesi takdire şayandı. Sergen Yalçın’ın derbilerde oynattığı cesur futbolu da ayrıca önemsiyorum çünkü yine son yıllarda hocaların derbilerde beraberliğe odaklı risksiz oyun anlayışı statta veya ekran başında izleyenleri çileden çıkarıyordu. İstanbul’a yağan karın hafiflemesiyle nispeten ağır bir zeminde başlayan maçta Beşiktaş iyice oturtmaya başladığı sabırlı oyunu hemen sahaya yansıttı ve bol pas yaparak rakibi yıpratmaya çalıştı. De Souza ve Atiba’nın orta sahaya kattığı dinamizme Oğuzhan da tekniğiyle eşlik edebilseydi ve Ghezzal’in özellikle köşe vuruşları daha etkili olabilseydi rakip savunmanın gardı daha erken düşebilirdi. Hele ilk yarıda Larin’in kaçırdığı gol son haftaların bu formda ismine hiç yakışmadı ve maçın ibresini lehimize daha erken çevirme şansını yok etti. Buna rağmen oyunun genelinde bitmeyen enerjisi ve 2. Golde yaptığı asistle kendisini affettirdi. Gole kadar savunmada o pozisyon haricinde ciddi açık vermeyen Galatasaray ise kırmızı kartla 10 kişi kalmanın etkisiyle ve sahanın iyilerinden Luyindama’nın iki hatasıyla maçı kaybetti.
Beşiktaş açısından diğer sevindirici taraf ise savunma kurgusunun da iyice oturmaya başlaması. Her ne kadar Welinton bu hafta cezalı olsa da yerine oynayan Montero kupa maçından sonra bu akşam da kusursuz bir oyun çıkardı ve bana göre savunmanın göbeği Vida-Montero olmalı çünkü Montero’nun top tekniği de daha iyi ve Welinton’a göre daha kontrollü. Rosier ve Rıdvan kanatlarda yine çok hızlı ve etkiliydi, Rıdvan iyi oyununu yaptığı asistle de süsledi ve galibiyete çok önemli katkı yaptı. Gecenin nispeten etkisiz iki ismi Aboubakar ve Oğuzhan çıktıktan sonra özellikle N’Koudou beklediğim gibi hücum hattına ciddi bir dinamizm getirdi. Mensah son zamanlarda olması gereken seviyenin altında, umarım hızlı bir şekilde toparlanır çünkü uzun maratonda ona da çok ihtiyaç olacak. Gecenin yıldızı ise bitmeyen mücadelesi, hırsı ve kilidi açan golüyle Josef De Souza’ydı bana göre. Gökhan Töre’de aylar sonra oyuna girdi ve oldukça pozitif bir görüntü çizdi. Eğer formda bir Gökhan Töre takıma dönerse bu da Beşiktaş’a güç katar.
Derbilerde hakem hatalarından yıllarca çok muzdarip olan Beşiktaş özellikle Avrupa ve Türkiye standardı çok farklı olan Cüneyt Çakır yönetimindeki maçlarda çok mağdur edilmiştir ve maalesef verilmeyen penaltılar veya haksız kırmızı kartlardan çok çekmişizdir. Maçın kırılma noktası olan kırmızı kartla ilgiliyse ne kadar kendilerinden hazzetmesem de Fatih Terim ve kaptan Arda Turan’ın açıklamaları hem hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kartın doğruluğunu gösterdi hem de sorumluluk sahibi pozisyondaki insanlardan Türkiye’de beklenmeyecek objektif yaklaşım ve özeleştiriler için de sanırım bir teşekkürü hak ettiler.
Şu ana kadar oynadığı bütün derbileri kazanan Beşiktaş 1989-90 sezonundan 31 yıl sonra bunu ilk kez başardı, bu da ayrı bir alkışı hak ediyor. Ayrıca bunu söylemekten herhalde hiç bıkmayacağım ama Beşiktaş gibi zor durumlarda reaksiyon verme konusunda pek başarılı bir sicili olmayan bir takımın bu kadar kötü bir başlangıçtan sonra şampiyonlukta iddialı hale gelmesini hayranlıkla izliyorum. Yönetim-hoca ve futbolcular üçgeninde müthiş bir uyum var ve belki de o kötü başlangıcı göz önünde bulundurunca sezon seyircili başlasaydı bugün hangi noktada olurduk diye düşünmeden de edemiyorum.
Türkiye’de taraftarlık bilincinin düşük olması ve sporseverlikten çok skorseverliğin ön planda olması da futbolumuzun gelişememesinde önemli bir etken bence. Bu vesileyle ayrıca çok kısıtlı bir bütçe ve mütevazı bir kadroyla mücadele eden Beşiktaş erkek basketbol takımını da deplasmandaki Fenerbahçe galibiyeti nedeniyle tebrik ederim. Düzgün ve dürüst bir yönetim, akıllı ve yetenekli bir hoca ve inanmış, istekli bir kadroyla her branşta başarılı olabilirsiniz. Umarım bu yakaladığımız tempoyu bozmadan devam ederiz.
mail: gorkem.isik@abcspor.com
twitter: @gorkem7305