Bir önceki yazıda e-biletin sebebi olarak sunulan şiddetin sürekli körüklendiği mecra olarak medyayı genel hatlarıyla anlatmaya çalıştım. Bu son yazıda e-bilet uygulamasıyla ilgili bazı detaylar vererek amacının ne olduğunu ve kural koyucular tarafından nasıl kullanıldığını anlatmaya çalışacağım.
Uygulama bu yazının yayınlandığı günden itibaren devreye girecek. Uygulamanın gerekçesi olarak şiddetin statlardan temizlenmesi gerektiği öne sürülüyor. İlk 3 yazıda şiddetin yaratıcılarıyla e-biletin yaratıcılarının aynı kişiler olduğunu yeterince anlattığımı düşünüyorum. Dolayısıyla, burada başka bir sebep aramak gerekiyor.
Türkiye’nin yaklaşık son 1 yıldır enteresan bir dönem yaşadığı herkesin malumu. Gezi Parkı’yla başlayan süreçte taraftar grupları oldukça ön plana çıktı ve özellikle Çarşı grubu diğer gruplardan sıyrıldı. Beşiktaş’ı, 3 Temmuz 2011’den beri oldukça pişmiş olan Fenerbahçe taraftarı takip etti, hatta Vamos Bien grubunun yazdığı Ali İsmail Korkmaz ve Berkin Elvan tezahüratları hala tribünlerde söyleniyor. Geçtiğimiz gün Beşiktaş Kulübü tarafından yapılan e-bilet uygulaması karşıtı açıklamada neden Beşiktaş – Fenerbahçe maçının ilk uygulama olduğunun sorgulanmasının altında başka bir neden aramak da abesle iştigal etmek olur. Açık açık söyleyelim, Beşiktaş yönetimi “Gezi’ye destek veren iki kulübün maçını izliyorsunuz, bunun farkındayız” diyor.
Uygulamanın en çok eleştiri aldığı noktalardan bir tanesi, Anadolu’daki statlarda e-biletin uygulanabilmesi için gerekli güvenlik altyapısının bulunmaması. Haklı bir eleştiri olarak görülebilir fakat uygulamanın sahiplerinin Anadolu’yu çok ciddiye aldıklarını maalesef sanmıyorum. Amaç, özellikle İstanbul derbilerinde ortaya çıkabilecek şiddeti ve hükümet karşıtı protestoları dizginleyebilmek. Bu konuda Aziz Yıldırım “Fenerbahçe taraftarının Ali İsmail tezahüratı yapmasını kimse engelleyemez” diyerek tavrını belli etti. Diğer kulüplerimizden herhangi bir açıklama gelmedi.
Uygulamanın içeriğiyle ilgili çok kısa bir özet geçmek gerekirse, bundan böyle maç biletleri bir elektronik kart şeklinde olacak. Taraftar olarak sizin TC kimlik no ve fotoğrafınızın bulunduğu bir kart. Oturacağınız koltuk numarası kartın üzerinde olacak, sizin yerinize kimse stada giremeyecek, ola ki birisi girer de bir de “taşkınlık” yaparsa vay halinize. Sorumlu sizsiniz. Maçtan sonra biletinizi atmayacaksınız, satın almak istediğiniz maçlar sezon içerisinde biletinize yüklenecek. Statlardaki kamera sistemiyle herkes izlenebilecek (tabii yeni ve kamera sisteminin olduğu statlarda) ve şiddet olaylarına karışan, küfür eden veya futbola zarar verebilecek herhangi bir davranışta bulunan kim olursa hakkında 6222 sayılı kanun çerçevesinde yasal işlem başlatılabilecek.
En başta bahsettiğim “başka sebep” nedir, açıkçası bilemiyorum. Zaten işin en korkunç tarafı da bu belirsizlik. Çünkü, sizin bilgilerinize sahip olan insanların ne yapmak istediklerini bilemezsiniz. Hiç kimsenin hiçbir özgürlüğüne dokunmadan, sadece uygulamanın bir parçası olarak da kalabilir; ancak bu şekilde düşünmek oldukça safça olacaktır, zira uygulamanın ruhuna aykırı.
İtalya’da e-bilet devri başladıktan sonra şiddet alt liglere doğru kaydı, yani bir nevi halının altına süpürülmüş oldu. Türkiye’de de taraftar sayılarında belli bir azalma olacaktır. Ülkede zaten tribünlerin dolmadığı, futbolun kalitesinin gelişmiş futbol ülkelerinin çok gerisinde olduğu göz önüne alınırsa, belki de futbolumuzu yegane güzelleştirecek şey olan taraftarın tribünlerden çekilmesi ne kadar futbolumuzun ve ülkemizin hayrına olur tartışılır.
Her şeyin iyiye gitmesi umuduyla…