Sezon başından beri daha önce de nicelerini yaşadığımız duygu yüklü sezonlardan bir tanesi oluyor. Umut, öfke, sevgi, gerginlik, sevinç, üzüntü… Ne ararsan var. Perşembe günü yıllar sonra Malmö karşısında tarihi tekerrür ettirdikten sonra özellikle de ilk yarım saat dışındaki futbol gelecek için de hiç umut vermeyince bu akşam da beklentiler çok yüksek değildi açıkçası. Bu sezon iki maçı yarıda bırakıp çıktım. Bir tanesi Sivas, diğeri de Malmö maçıydı. Sivas maçında daha 58. Dakikada takım 2-1 mağlup durumdaydı, Malmö maçında ise 65. Dakikada Quaresma kırmızı kart görünce çıktım ki bunu eminim yadırgayanlar çok olacaktır. Ancak hepimizin çok iyi hatırladığı Benfica maçında ilk devreyi 3-0 geride kapatmamıza rağmen bırakın çıkmayı, ikinci yarının bir an önce başlamasını ve maçı çevirmeyi bekliyorduk. Yani, diyeceğim o ki kendime göre gayet doğru bir kararla stadı terk ettiğim maçlarda ise sabaha kadar oynansa bir şey olmayacağı maalesef belliydi. İşte ne yazık ki maç kaybetmekten, yenilmekten çok daha hazin ve acı verici olan da buydu; çaresizlik ve çözümsüzlük.


Yönetim ve hocanın bir yıpranmışlık sendromu yaşadığı da aşikar ve bunun için de devre arası çok iyi gelecektir. Ancak ben hocanın geçen sezonki Fenerbahçe maçlarından sonra tam toparlanamadığını, belki yaşının da etkisiyle artık bu tür saçmalıklara daha az tahammülü olduğunu zannediyorum. Bunların üzerine zaten elindeki malzemeyle sürekli oynanması, transferlerin son ana bırakılması gibi faktörler de eklenince kızamıyorum ama kendini iyice tartıp yola devam konusunda net mesaj vermesini istiyorum. Eğer o mesajı verip gerekli duruşu sergilerse taraftarın çoğu da arkasında durmaya devam eder. Ama bu akşam özelinde bakarsak oyuna Caner – Gökhan ile başlayabilecekken özellikle sağ bekte Necip’i oynatmak nasıl bir karardı hocam? Bitik Quaresma Beşiktaş’ın Avrupa macerasına da noktayı koyduktan sonra kendisinde daha ne kadar ısrar edeceksin hocam? Veya en basitinden sezon başında UEFA listesine Atiba ve Güven yazdırılsaydı Genk veya Malmö faciaları yaşanır mıydı? Tabii eğer üst akıl burada devreye girip de Şenol hocayı milli takıma taşıma planları yapıyorsa bu kelamların hepsi boştur ve hocanın da buna rızası varsa acil bir arayışa geçilmelidir.

Sonuç olarak bu akşam 2-0’dan dönmek ve o sırada verilen mücadele güzeldi. Yenilen gollerde yapılan zincirleme hatalar sinir bozucuydu, özellikle Karius son birkaç maç iyi performans sergiledikten sonra maalesef o da hatalar zincirinin son halkası oldu bu akşam. Son yıllarda olduğu gibi heyecan olarak Beşiktaş – Trabzon mücadelesi yine gayet tatmin ediciydi ama çıkan skor kimseye yaramadı, Başakşehir yine ellerini ovuşturarak bu haftayı da en zararsız şekilde kapatmayı bildi. Benim artık duygu yelpazesinde hırpalandığım bu sezondan en ciddi beklentim ikinci yarıda istikrarlı bir çizgi yakalamak ve önümüzdeki sezonların temellerini atmak. Bunun için de dörtlü sacayağı olan yönetim-hoca-futbolcular ve taraftar uyum içinde olmalı ve birbirine güvenmeli. Yoksa, yandı gülüm keten helva bugünleri bile arar hale geliriz, benden söylemesi.
mail: gorkem.isik@abcspor.com
twitter:@gorkem7305