İSTANBUL’un düşman kardeşleri bundan önceki 2 senede olduğu gibi, bu yıl da SÜPER KUPA için karşı karşıya geliyorlar.
ÖNCEKİ 2 finalde farklı olan konu ise; bu kez karşılaşmaya şampiyon apoletiyle FENERBAHÇE’nin çıkacak olması.
Fenerbahçe ligde şampiyon olmuş, kadrosunun iskeletini korumuş ve tek eksik halkları olarak gözüken pozisyona, Avrupa’da oynayan en önemli 10 numaralardan DIEGO RIBAS transferi ile nokta koymuş ve sezona sorunsuz bir başlangıç yapıyor gibi gözüküyordu.
Du dedim çünkü sezon sonunda fısıltı gazetelerinde dolaşan AZİZ YILDIRIM-ERSUN YANAL probleminin gerçek olduğu sene başında ortaya çıktı ve hiç de KURUMSAL YAPIYIM DİYEN bir camia için, tesislere kadın getiriyordu, futbolcular sevmiyordu, küfürbazdı, saz alemlerinde geziyordu diye basına, yandan kalemşörler tarafından SIZDIRILAN resimlerle hiç de hoş olmayacak bir ayrılık sonrası bütün istikrar çöpe gidip, sarı-lacivert kulübün en sevdiği kelime olan kaos, hadi sert geçmeyelim belirsizlik ortamı doğmuş oldu.
İSMAİL KARTAL, bütün camianın sevdiği, 103 gollü senenin ve 90’li yılların efsane sağ beki ve umarız başarılı olur ama KAMUOYUNDA maalesef öyle bir intiba oluştu ki; İsmail Hoca 2.antrenörlüğe devam ediyor ve Aziz Yıldırım Ersun Yanal’ın yerine geçti gibi!
AZİZ BAŞKAN İsmail Kartal’ın arkasındayım demesini kimsenin KAALE ALDIĞINI düşünmüyorum çünkü bundan önceki 15 isim içinde aynı şeyleri dediği ve sonrasında olanlar hepimizin malumu.. AMA HERŞEY SONUÇLARA BAĞLI.. Kupa kazanılır ve sezona seri galibiyetler ile başlanırsa İsmail Kartal güvenoyu kazanır ve eli rahatlar ama olası 1-2 kötü sonuçlu başlangıç, yeni hoca için başlamadan bir son anlamına gelebilir!
KISACA bu maç FB İÇİN çok önemli belki ama İSMAİL KARTAL için çok daha..
Diziliş olarak iki isim arasında belki farklılık yok ama oyun kurguları olarak, İsmail Hoca biraz daha kontrollü gibi ‘en azından hazırlık maçlarında gözüken’ Aykut Kocaman-Ersun Yanal karışımı izlenimi verdi bizlere..
Suyun öteki tarafına geçersek, Galatasaray da KURUMSAL YAPI adına çok iyi örnekler verip, 10 ay içinde 3.teknik direktörüne kavuştu. Mancini ile seneye çok başarılı olacağız diye gazetelere düşen haberlerin mürekkebi kurumadan yollar ayrıldı ve yerine başka bir İtalyan PRANDELLI geldi.
İki İtalyan arasındaki en büyük fark, yeni teknik direktörün ayağa pas oynatmayı, hücumu daha çok seven ve 2000 yılındaki Terim’li GS gibi şok prese dayalı bir format yerleştirmeyi istiyor görünmesi..
İKİ TEKNİK DİREKTÖRÜN de ilk resmi karşılaşması ve ülkenin en önemli derbisinde sahaya çıkacaklar.
Kazanan ismin kredi kazanacağı, kaybeden için de belirsizliklerin artacağı hepimizin malumu..
KAZANAN KİM Mİ OLUR? Tarih Fenerbahçe’nin Galatasaray’a bariz üstünlüğü olduğunu gösteriyor ama aynı tarih sonu kupa getiren maçlarda da tam tersini..
35 senedir derbileri takip eden biri olarak şunu çok iyi biliyorum ki, bu tip maçların tartısı, favorisi olmaz, hele de bu maç sene başı, iki takım da daha kuluçka aşamasındayken oynanıyorsa..
Maç MANİSA’da oynanacak ve bütün hasılat SOMA’da yakınlarını kaybeden ailelere bağışlanacak.
100 küsür senedir ne birbirleriyle ne de birbirleri olmadan yapamayan bu İSTANBUL’un iki yakasının düşman kardeşlerinin, TARİHLERİNE yakışır bir şekilde, umarız olaysız, sakatsız ve hakedenin kazanacağı, kaybedenin de kazananı maç sonu alkışlayacağı tertemiz bir derbi oynamaları dileğiyle..
Yazarın diğer yazıları için tıklayın