DÖNÜLMEZ ŞAMPİYONLUĞUN UFKUNDAYIZ
Evet hala 270 dakika var ama bu takımda coşku var, istek var, arkadaşlık var, dayanışma var, varoğlu var. Futbolun bir adaleti veya tanrısı olmadığını yıllar önce öğrendim ama doğrunun bir gün sabırla kendini kabul ettireceğine olan inancım hiç bitmedi. Üç sezondur üzerine koyarak giden, özellikle de hücumda müthiş zevk veren bir takım ortaya çıktı. Artık hasadı toplama zamanı.
Sosa ve Oğuzhan istatistiklerini bu yıl daha da ileri taşıdılar. Özellikle de Sosa yıllanmış şarap misali futbolunun herhalde en olgun ve verimli dönemini yaşıyor. Gerçek bir maestro gibi oyunu dikine ve hızlı oynuyor, harika ortalarıyla golleri hazırlıyor. Bu akşam da takımın iki golcüsüne ayrı ayrı yaptığı servislerle üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. Oğuzhan da Gomez’in asistini kontrolü ve ayağının dışıyla yaptığı vuruşla klasını bir kez daha gösterdi. Kimi zaman beni çok kızdıran Olcay da bu akşam her zamanki çalışkanlığının yanına kalite de katarak takımın pozitif futboluna katkıda bulundu.
Sergio Leone’nin İyi, Kötü ve Çirkin karakterlerinin hepsinin tek bünyede toplayan Quaresma ise bu akşam karizmasıyla da Clint Eastwood gibiydi, attı, penaltı yaptırdı ama onu da birinci sınıf golcü, ikinci sınıf penaltıcı Gomez dışarı attı, 25. golü gelemedi. Zaten Gökhan Töre’nin yokları oynadığı bu sezonda Quaresma’nın yükü daha da ağırlaşıyor ama istediği ve havasında olduğu zaman Naim Süleymanoğlu gibi kendi ağırlığının üç katını kaldırabilen bir herküle dönüşebiliyor.
Kayserispor son haftalarda çıkışta olan bir takımdı ama bu akşam tek bir net pozisyonla maçı bitirdiler. Bunda Beşiktaşlı futbolcuların topa 2-3 kişiyle pres yapmalarının da büyük etkisi vardı. Beck’in cezasını tamamlayıp sağbeke geri dönmesi çok iyi oldu, Serdar bütün iyi niyetine rağmen orada Beck’e alternatif olamaz. Açıkçası yumuşak karnımız gibi görünen savunma ve kaleciye bu akşam o kadar az iş düştü ki, zaten üst seviyede olan konsantrasyonları sayesinde çoğu atağı başlamadan bitirdiler.
Bana göre sezonun yıldızı olan biyonik adam Atiba da savunma ve hücum hattı arasındaki köprü görevini yine kusursuz yerine getirdi. Zaten bu yeni stat ve seyirci komadaki hastayı hayata döndürüp ölüyü de diriltebilir. Eğer sezon başından beri Beşiktaş burada oynasaydı herhalde şu anda şampiyonluğunu ilan etmiş olurdu. Fenerbahçe de yarın banko sayılabilecek bir maç oynadıktan sonra aynı Beşiktaş gibi zorlu bir 270 dakikaya çıkacak ve Beşiktaş için bu üç maçta gelecek 7 puan yeterli olacak ama takım her maça 3 puan için çıkmalı. Soğukkanlı ve defansta dikkatli bir oyunla olmaması için bir neden yok.
Bu akşamın bende iz bırakan güzellikleri ise Quaresma’nın Gökhan Töre’nin başını öpmesi, Sosa’nın ortasına mükemmel bir vuruş yapan Cenk’in ona gidip sarılması ve sahanın içindeki genel dayanışmaydı. Bunların hepsi şampiyonluğa duyulan özlem için kenetlenmiş bir grubun inancı ve hırsını gösteriyordu. Tabii tribünlerin laikliğe yaptığı vurgu da çok önemliydi ve Türkiye’nin hiç bitmeyen hassas dönemlerinde halkın tepkisini dışa vurması açısından çarpıcı bir görüntüydü.
Maçı izlediğim Eskişehir’de Atatürkçü ve demokrat belediye başkanı, Anadolu Üniversitesi’nin kurucusu Yılmaz Büyükerşen’in bir şehirde gerçekleştirdikleri bütün ülke için örnek olabilir. Sahip olduğumuz bazı değer ve hakların önemini kavrayabilirsek ülkemizdeki siyasetin, insan ilişkilerinin, eğitimin ve hatta sporun da kalitesi artacaktır.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : gorkem.isik@abcspor.com
twitter : @saturnocontro3
