DENİZ TÜRÜÇ-BELHANDA

Federasyon, hakemler, MHK, medya kısmına hiç girmiyorum bile, o tarafta olan biteni her vicdan sahibi insan görüyor zaten.

Rakibin karşılaştığı takımlar ise her hafta kadro dışılarla, cezalarla, transferlerle eksiliyor. Tabiri caizse helva gibi çıkıyorlar maça.

Fenerbahçe’nin karşılaştığı takımlar ise normalin üzerinde bir şekilde futbolun dışına çıkıyorlar. Hocaların,yöneticilerin maç önü maç sonu demeçleri hep bir ölüm kalım mücadelesine işaret ediyor. Futbolcular ise aşırı motivasyonun haricinde futbolu çirkinleştirecek her yola başvuruyorlar.

Benim lafım hırslarına mücadelelerine değil. Her futbolcu Fenerbahçe’ye karşı en yüksek motivasyonla çıkar. Bunda hiç bir sıkıntı yok. Hatta futbolun doğasında bu var. Ancak bugün Deniz Türüç’ün yaptığı gibi olay provokasyona varınca iş çığrından çıkıyor.

Diğer bir uç örnek Belhanda. Sahada berbat bir performans gösterir. Rakip taraftara üçlü çektirir. Ayağını topa uzatmaktan bile imtina eder. Bakın çok samimi söylüyorum, hiç bir eski Fenerbahçe’li futbolcu Fenerbahçe’ye karşı oynarken Belhanda’nın yaptıklarını yapmasın. Buna bizim ihtiyacımız da yok hoşgörümüz de. Ama Deniz Türüç gibilerden de, Fenerbahçe’ye karşı aşırıya kaçanlardan da artık gına geldi.

Kimse çıkıp ta ”ama Fenerbahçe de şu maçta çok dirençsiz bir rakibe karşı oynadı” ya da ”ama Galatasaray da şu maçta tekme tokat oynayan rakiple ve hakemle mücadele etti” demesin. Tabii ki ara ara ters örnekler de yaşanmıştır. Benim söylediğim genel durumla ilgili ve tekrar ediyorum, Ateş Abi çok haklı, Fenerbahçe şampiyonlukta oynadığı rakiplerine göre çok daha zor bir lig oynuyor her zaman.

Lafı bu kadar uzattıktan sonra bugünkü maça da değineyim. Yine çok zorlandık kapanan rakibi açmakta. Nedense 3 maçtır son paslarda bir türlü başarılı olamıyoruz. Sağlı sollu iyi geliyoruz ama bir çok usta oyuncumuz olmasına rağmen çokça ”ezbere” pas atıyoruz ceza sahasına. Yine de az pozisyona girmedik bugün. Çok önceden koparmalıydık maçı. Çocukların mücadelesine asla laf edemem. Ferdi muhteşemdi yine. Serdar Aziz ve Osterwolde de iyi katkı verdi. Szymanski bitiremedi ama çok çalışkandı. Tadiç’i eleştiren çok ben iki maçtır en iyilerden diyorum. Son olarak ta Batshuayi ile ilgili bir detay bilgi vermek istiyorum.

Girdikten sonra etkili değildi. Hatta tepki gösteren bile olmuştur. Fakat penaltı düdüğü geldikten sonra ortalığın karıştığını gördü. İtişler kakışlar, penaltı noktasını kazanlar, hakeme saldıranlar derken çok uzun sürdü penaltının atılması. O sırada Batshuayi topu aldı ve olabildiğince uzaklaştı o hengameden. Tamamen yapacağı atışa konsantre oldu. Çok profesyonelce davrandı. Sonrasında ise belki de şampiyonluğu getiren gole imza attı.

O golle birlikte maç boyu muhteşem bir destek veren Fenerbahçe deplasman tribünü yarıldı. Bizim bulunduğumuz tribün kağıt üzeri Başakşehir’lilere ayrılmıştı ama benim çevrem en az %90 Fenerbahçe’liydi. Bizler de yarıldık haliyle. Başakşehir yönetimi stadı boş bırakmak pahasına (bu %5 saçmalığına artık bir dur demek lazım) Fenerbahçe tribününe 750 civarı koltuk ayırmıştı sadece ama taraftar girebildiği her yerdeydi. Sezon sonuna kadar da herkese ve her şeye rağmen şampiyon olmak için her yerde olmaya devam edecek.