Oyun kalitesi bakımından üst düzey bir karşılaşma izlemesek de, yine mücadele kalitesi yüksek bir derbi izledik. Bu sebeple, daha doğrusu iki takımın da mücadele gücüyle birbirlerinin oyun planlarını sekteye uğratması sebebiyle, son dört derbi berabere sonuçlandı. Galatasaray açısından oyuna başlangıç stratejisi, diğer maçlardan farklıydı. Sezon boyu 4-3-3 dizilişine alışık olduğumuz takım, ilk yarı boyunca 4-4-1-1 dizilişiyle sahadaydı.
Bu değişikliğin nedenleri; savunma ikilisi ligde ilk defa bir arada oynuyorken, takım savunmasında bir kişi fazla olma, orta saha mücadelesi şeklinde geçmesi beklenen karşılaşmada, Belhanda’nın kırmızı kart görme riski yüksekken, onu merkez orta sahadan uzaklaştırma ve ileride top tutarak takımın hücuma çıkmasına yardımcı olma, Diagne’nin hücumda yalnız kalmasını engelleme ve Fenerbahçe’nin kanat oyununa önlem planı olabilir. Durum böyleyken, sarı kırmızılıların Belhanda’nın merkez orta sahada, topun bölgeler arası aktarımında oynadığı rolden, ofansif orta saha mevkisinde yeterince faydalanamadığı görüşündeyim. Devre arası oyundan alınıp, yerine Emre Akbaba’nın dahil olması ise çok doğru bir hamleydi. Çünkü, büyük ihtimalle atılacaktı. Her şeye rağmen Belhanda, Galatasaray’ın oyun stratejisinin en önemli oyuncularından biri. Emre Akbaba ise sakatlıktan sonra eski formuna dönemedi ki uzun süreli sakatlıktan eski formuyla dönebilmesi kolay değil. Yine de, sezonun geri kalanında takımın kritik oyuncularından biri olabileceğini ve iyi bir sezon öncesi kampıyla, gelecek sezon takımı sırtlayan oyunculardan biri olacağını düşünüyorum.
İki takımın da ilk yarı boyunca oyun anlayışı, birbirini tartma ve hücum ile savunma arasında denge kurma üzerineydi. Normalde, zorlu karşılaşmalarda ilk 10-15 dakika takımlar birbirlerini tartar ancak bu sefer bu durum yaklaşık 45 dakika sürdü. Bu süre boyunca Galatasaray, Fenerbahçe’nin iç saha derbilerinde alışık olduğumuz baskısını, topa sahip olarak ve defanstan kısa pasla çıkarak başlamadan bitirdi. Fenerbahçe defansının orta sahaya yakın olduğu dakikalarda, Galatasaray orta sahası bir iki doğru pasla, tıpkı Porto deplasmanındaki gibi tehlikeli kontra atak şansları yakalayabilirdi ancak Fenerbahçeli oyuncular, topun olduğu bölgeye doğru presle, yeri geldiğinde faulle, atakların sonlanmasına ve topun 2.bölgeden 3.bölgeye fazla geçmesine izin vermedi.
Ersun Yanal, hücum setlerini ve varyasyonlarını Dirar ve Moses’ın olduğu sağ kanattan kurgulamış ve 90 dakika ataklarını o kanattan gerçekleştirmeye çalışan bir Fenerbahçe izledik. Sağ kanadı Dirar-Moses ikilisine emanet etmek, hücumun solunda da Valbuena’ya şans vermek doğru ve daha önceki haftalarda yapılması gereken tercihlerdi. 2014’teki Gökhan Gönül-Kuyt ikilisi farklı bir seviyeydi ancak, hem hücumda hem de savunmada etkili olabilen benzer bir ikiliye sahipken, onlardan yeterince faydalanamamak bana göre hataydı. Sağ bekte Isla’nın oynadığı maçlarda, Dirar sağ açığa, Moses sol açığa, Valbuena ise kulübeye geçiyordu. Isla eski formunda olsa bir şekilde anlaşılabilir bir karar olabilirdi ancak o da eski günlerinden oldukça uzakta. Ayrıca, Dirar sağ bekte, Moses sağ açıkta diğer mevkilerde gösterdikleri performanslardan daha etkili performans sergiliyorlar. Zaten bu ikili, Monaco ve Chelsea’de genellikle kendi mevkilerinde etkili performans sergiliyorlardı. Hazır bir Valbuena’dan bahsedecek olursak, bu yaşında bile sadece Fenerbahçe’de değil, ligde fark yaratabilecek sayılı oyunculardan biri olduğunu ve kulübede bekletmenin Fenerbahçe’nin zararına olduğunu düşünüyorum.
Kırmızı karttan sonra maçın hikayesi tamamen değişti ve Galatasaray alışık olduğumuz baskılı oyun anlayışıyla sahada yer aldı. 10 kişilik bir takım karşısında beklenildiği gibi birçok pozisyona girildi ancak sadece bir tanesi değerlendirilebildi ve o da galibiyete yetmedi. Derbilerde en önemli istatistik pozisyonu gole çevirme oranıyken, bu oran yeterli düzeyde olmadı. Sağlık olsun demekten başka diyebileceğim bir şey yok. Galatasaray bu maçı kazansa ipler tamamen elinde olacaktı ve altıda altı yaptığı takdirde şampiyonluğa ulaşacaktı. Değişen bir şey olmadığını düşünüyorum. Yine altıda altı yapılırsa, büyük ihtimalle şampiyonluğa ulaşılacaktır. Son viraja şampiyonluk yarışı içinde girildi ve önemli olan da buydu. Ligde artık her maç final, son viraja şampiyonluk yarışı içinde giren bir Galatasaray’ın, finallerde nasıl sonuçlar aldığı da hepimizin malumu.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: emre.cihangir@abcspor.com