Darüşşafaka Doğuş yıldız isimleri bir bir kadroya katmaya devam ediyor ve neredeyse her pozisyon için parmak ıssırtan özel oyuncular izleyeceğiz bu sezon koç Blatt’ın yönetiminde. Mayıs ayından bu yana Fenerbahçe ile anılan bir başka ismi, James Lee Anderson’u da transfer etmeyi başardı Darüşşafaka Doğuş. Euroleague tecrübesi de bulunan skorer kanat oyuncusu 27 yaşında ve 1.98 metre boyunda. Anderson’un kariyerine, David Blatt yönetiminde Darüşşafaka’ya neler katabileceğine ve tabi her yeni transfer incelememde olduğu gibi artılarına-eksilerine gelin beraberce göz atalım.
“Kariyeri”
2007 sezonunda Oklahoma State’de NCAA kariyerine başlayan ve burada 3 sezon forma giyen Anderson her sezon arttırdığı performansı ile NBA takımlarının dikkatini çekmeyi başardı. Son sezonunda yakaladığı 22.8 sayı, 5.8 ribaund ve 2.4 asistlik ortalamaları 2010 NBA draftında ilk tur 20. Sıradan Spurs tarafından seçilmesini sağladı. İlk sezonunda sadece 23 maçta forma şansı buldu ve kalan dönemi D-League’de geçirdi. 2011-12 sezonunda ise 56 maçta forma giydi ama rotasyonun hayli derinlerinde kaldı. Sonraki sezona da D-League’de başlayan Anderson önce kısa dönem kontratla 9 maçta Spurs forması giydi sonrasında da Rockets ile anlaşarak 31 maçta oynadı, sezonu burada tamamladı. 2013-14 sezonu için ise 76ers ile anlaştı skorer oyuncu ve burada 80 maç forma giydi, en iyi NBA sezonunu geçirdi; 10.1 sayı, 3.8 ribaund, 1.9 asist. 2014 yazında ise kariyerinde ilk kez Avrupa’ya geldi ve Zalgris Kaunas forması giydi. Litvanya temsilcisi ile özellikle Euroleague’de hafızalardan silinmeyecek önemli bir performans sergiledi. Normal sezonunun 4.haftasının en değerli oyuncusu seçilmeyi de başarmıştı. 2015-16 sezonunda ise tekrar NBA’e döndü, Kings ile anlaştı. Ancak bir önceki sezon yakaladığı performansı mumla aradı, arattı süre aldığı 51 maçta.
“Artılar-Eksiler”
Anderson kendi skorunu yaratabilen değerli bir oyuncu. Gerek yay gerisinden gerek orta mesafeden bulduğu şutlar onun hücumda en büyük silahları. Ceza atıcısı olarak da ona hazırlanan setlerde perdelerden çıkarak da dribbling üzerinden de şut kullanabiliyor, özellikle sola dribbling yapıp bulduğu şutlarda daha etkili oluyor. Örnek bir şut mekaniğine sahip. Müthiş dengeli yükseliyor, vücudunu her zaman çembere doğru çeviriyor ve uzun kolları sayesinde topu yüksekten çıkararak blok tehditini de hayli azaltıyor. Ayrıca havada kısada olsa asılı kalıp rakibine göre şutunu ayarlayabiliyor. Penetreleri sonrası boyalı alanda sağ eliyle yüksekten bıraktığı atışlar favori silahları arasında. Fiziğini ve dikey sıçrama özelliğini iyi kullanıp rakiplerine üstünlük sağlayabiliyor potaya yakın pozisyonlarda. Anderson son 2 sezonunda artık potaya gitmeyi daha çok tercih etmeye başladı ve kendinden kısa savunmacılara karşı alçak postta sırtı dönük pozisyon almaktan da çekinmiyor. Bu da onu hücumda çok daha tehlikeli bir isim haline getirmiş durumda. İyi bir şutör olmasının yanı sıra onu komple bir skorer sınıfına da çıkarmış durumda. Maça kötü başlaması ve üst üste kaçırması onu yıldırmıyor, korkusuzca atmaya devam ediyor ve skorunu bulmak için farklı opsiyonları deneyerek verimliliğini koruyor Anderson. Onu yıldırmak ve oyundan düşürmek hayli zor. Uzun kolları ve atletik özellikleri sayesinde her iki pota altında da, özellikle hücum ribaundlarında, etkili bir isim. Takımına ciddi bir katkı sağlıyor bu alanda. Tüm bu artılarının yanı sıra Anderson’u değerli bir oyuncu yapan en önemli özelliği savunmayı seviyor olması. Tabi bu sevgi uzun kolları, ayaklarının yatay olarak çabuk olması ve atletizmi ile de birleşince onu iyi bir savunmacı yapıyor. Kolej kariyerinde de Zalgris sezonunda da takımda liderlik rolünü üstlendi ve bunda ne kadar başarılı olacağını göstermiş oldu. Karakterli, hırslı, soğukkanlı bir oyuncu ve çok iyi bir profesyonel.
Gelelim eksilere. Evet Anderson etkili bir skorer, iyi bir birebirci ancak pasör özellikleri ve top tekniği üst düzeyde değil. Sert savunmacılara karşı kendi şutunu yaratmakta ve yön değiştererek adam eksiltmekte zorlandığı gibi, takım arkadaşlarına da pozisyon hazırlamada vasatın altında bir isim. Top elinde fazla kaldığında tedirgin oluyor, hemen skora gitmek istiyor. Zaman zaman topa bakarak penetre etmesi, hücum faullere ve basit top kayıplarına neden olabiliyor. Ayrıca penetreleri genelde sol tarafına yapıyor olması onu sınırlandırıyor ve daha kolay önlem alınmasını sağlıyor. Bununla beraber pota altındaki pozisyonlarda temas aldıktan sonra dengesi çabuk bozuluyor, fizik olarak yetersiz kalabiliyor boyalı alan mücadelesinde. Evet artık daha çok potaya gidiyor ve orta mesafe atışları daha çok kullanıyor ama halen önceliği 3 sayı çizgisi ve bu da onun hücum verimliliğini düşürüyor şut ritmini bulamadığı günlerde.
“Sonuç”
Anderson Zalgris sezonunda Euroleague seviyesinde ne kadar önemli bir lider ve değerli bir skorer olduğunu gösterdi. Ayrıca savunmada da geri adım atmayan yapısı ve atletik özellikleri onu özel bir oyuncu yapıyor. Zalgris’te yaşadığı tek problem topun elinde fazla kalmasıydı. Darüşşafaka Doğuş’ta ise Wanamaker gibi bir saha içi generali ile beraber bitirici rolünde çok etkili olacaktır ki takımın ona ihtiyacı olduğu anlarda da yaratıcılık özelliklerini kullanarak devreye girebilir. Bunu bütün maç boyunca yapmak zorunda olmaması ve takımda başka skor opsiyonlarının da bulunması hücumdaki verimliliğini de ciddi şekilde arttıracaktır, savunmalar sadece ona konsantre olmayacaklar Zalgris’te olduğu gibi. Özetlemem gerekirse Anderson Avrupa basketbolunu tanıyan, tecrübeli ve karakterli bir skorer. Koç Blatt’ın elinde bu sezon sadece ligimizin değil Euroleague’in de yıldız oyuncularından biri olacağını düşünüyorum,tıpkı Zalgris sezonunda olduğu gibi.
mail: fersu.deniz@abcspor.com
twitter: @fersudeniz