Beşiktaş için taraftarıyla tam 90 gün sonra buluştuğu Göztepe maçı, kimsenin hatırlamak istemediği Sivas hezimeti değil de sanki bu maç sezonun açılış maçıymış gibi bir atmosferde oynandı. Skor olarak herkesi memnun ederken, oyun olarak henüz daha yolun çok başında olduğumuzu ve çözülmesi gereken çok fazla eksiğimiz olduğunu gördüğümüz bir maç oldu.
Sahaya çıkan kadro taraftarların bolca şikayet ettiği bir kadroydu, zira istenen ideal 11’den çok uzaktı. Ama bunun sebepleri makuldu; transferler -Boyd hariç- kampın sonuna yetişebilmiş ve bu nedenle takıma henüz adapte edilememişti. Ve daha önemlisi takımın önemli parçaları sakatlık dolayısıyla sahada değillerdi. Özellikle bir son dakika sakatlığı yaşayan Dorukhan’ın eksikliği hissedildi.
Karius’un dönüşü, tribünlere verdiği güven bakımından önemliydi. Takımın kalesi güvende olmayınca bu tüm bölgelere yansıyordu çünkü. Abdullah hoca beklentilerin aksine sağ ve sol bekte Gökhan-Caner ikilisini kesmemişti, gerçi bunun asıl sebebinin Douglas ve Rebocho’yu henüz hazır görmemesi olduğunu düşünüyorum. Ama iki oyuncu da kötü performans sergilemedi, Gökhan çok çalışkan ve faydalıydı, Caner ise arkasını Ruiz’in biraz olsun toplamasının verdiği rahatlıkla bilhassa hücumda çok katkı verdi.
Abdullah Avcı’nın takıma oynatmak istediği futbolun,ne olursa olsun rastgelen uzun toplara mecbur kalınmadıkça başvurulmayan, geriden paslarla hücuma kalkmayı esas alan bir futbol tarzı olduğunu biliyoruz. Özellikle takım boyunu kısa tutarak bunda başarılı olmayı istiyor ve bu yönde çalışmaları var. Tabii bu sistemin oturabilmesi birkaç haftada olacak bir iş değil, nitekim şu an bunun sancıları çekilmekte. Yıllardır farklı bir sistemde oynayan, özellikle son 2 sezonda pas oyununu terkedip, tamamen uzun toplar ve orta-kafa oyunu kolaycılığına mahkum edilen bir takıma yeni sistemi benimsetmek kolay değil.
Öte yandan Avcı’nın ülkemizde zaten tanınan bir antrenör olması dolayısıyla, tüm rakipler bu oyun tarzına karşı alınabilecek önlemleri Başakşehir döneminden biliyorlar. Sivasspor bunu geçen hafta çok iyi uyguladı, Göztepe de bugün mümkün mertebe önde basıp, Beşiktaş’ın rahat hücuma çıkmasını engellemeye çalışarak özellikle ilk yarıda amacına ulaştı. Beşiktaş maça hızlı başladığı ilk 10 dakikadan sonra yine sahanın ikinci ve üçüncü bölgelerinde üst üste 3 pas yapabilmekte zorlanan, topu ileri bölgelere ulaştıramayan kısır oyuna makum oldu. Bu durum ilk yarının son dakikalarına kadar sürdü.
Bu dakikalarda Oğuzhan’ın uzaktan etkili şutunun direkte patlaması şanssızlıktı, ama bir uyanış sağladı. 30-45 arası Beşiktaş tribünlerindeki yeni yapılanmanın da etkisini göstermesiyle, benim de içinde bulunduğum Kuzey tribünün takımı adeta ittirmesiyle kurulan baskı sonucunu verdi. Caner’in taç çizgisinden yaptığı alışıldık ortalardan birini yapmak yerine, kafasını kaldırıp içeriye bakması ve ceza sahasına girerek yaptığı asist (orta değil, direkt asist) sonucu Güven fırsatçılığını gösterip takımını öne geçirdi.
Golün verdiği moral ve özgüven Beşiktaş’ın ikinci yarıya da etkili başlamasını sağladı. Bu devrede özellikle Oğuzhan eski günlerinden esintiler gösterdi. Daha fazla top isteyen ve alıp dağıtan, yeteri kadar olmasa da yer yer dikine kateden bir Oğuzhan görmek beni duygulandırdı desem yeridir! Şu gördüğüm performansın onun potansiyelinin çeyreği bile olmadığını biliyorum oysa. Ama takımın yeni oyun şablonunda ona çok ihtiyaç olduğu kesin, zira takımda ondan başka orjinal 8 numara yok. Orjinali bırakın, idare edecek biri bile yok.
Bugün sahanın yetersizleri Medel ve Lens’ti. Zaten gönderilmesi sözkonusu olan isimlerden ikisi olan bu oyuncular takımın defoları olarak gösterilebilir. Medel’in faydalı olabildiği yegane bölgenin stoper olduğunu zaten çok önceden test etmiştik, ancak Beşiktaş’ın aslında en acil transfer ihtiyacı olduğu bu mevkiiye kimse alınmadığı için, üstüne bir de Atiba ile Dorukhan sakatlandığından mecburen buraya çekildi Medel, zira onun dışında tek alternatif Necip kalıyordu geriye. (Zaten sakatlanınca da yerine giren Necip oldu)
Adem Ljajic takımın ritmini bulduğu ikinci devrede birçok hücumda sorumluluk alan isimdi. Çoğu son pas tercihlerinde pek gününde olmasa da, maçı tamamen koparan nefis bir gol attı.
Gecenin en güzel sürprizi de henüz dün ilk antremanına çıkan N’Koudou oldu. Son yarım saat içinde şans bulan yıldız oyuncu, daha ilk günden aranan kan olduğunu kanıtladı. Uzun yıllardır hasret olunan pırpır kanat oyuncusu özlemimizi dindirecek, fırtına gibi bir oyun tarzı olduğunu gördük. Önceki dönemlerde ilk golün bulunduğu maçlarda skoru arttırmakta sıkıntı yaşayan Beşiktaş’ın tam ihtiyacı olan bir kanat oyuncusu tipi. Şimdilik formunu bulamamış olsa da çok güvendiğim Boyd’un da ona ayak uydurmasıyla nihayet elimizdeki baş belası kanatlardan kurtulmamız mümkün olabilecek.
Baş belası demişken, bugün kulübede yer alan -adını anmak istemediğim- 7 numaralı soytarının oynamaması benim için gecenin en büyük mutluluğu oldu. Adamın oynamadığı son 6 lig maçında 6 galibiyet var, gol ortalaması 3,6! Eğer Avcı bu konudaki tasarrufunu bu yönde kullanmaya devam ederse, kazanan hem kendisi hem Beşiktaş olacaktır, bundan herkes emin olabilir.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: olcay.nurlu@abcspor.com
twitter: @olcynrlu