Beşiktaş maçının ilk devresindeki mücadele tutunacak dalımızdı. Hocanın aynı 11’le çıkması da istikrar sağlama adına umut vermişti 90 dakika öncesinde.. Ancak yine Beşiktaş maçıyla ilgili en sıkıntılı konunun süregelen kırılganlık olduğunu söylemiştim. Bugün sahaya çıkan oyuncularımız Beşiktaş maçının ilk devresindeki gibi mücadele etmek yerine Dinamo Zagreb maçındaki gibi dağılmayı tercih ettiler. İşte benim Fenerbahçe takımına en yakıştıramadığım şey bu. Dağılmak. Hem de çocuk gibi, her maçta. Sezon başından beri ne zaman mağlup duruma düştüyseniz hepsinde neredeyse maçı bırakıyorsunuz. Kötü futbol olabilir ama bu olamaz.

Bu sadece savaşçı Jozef’in gitmesiyle, Skrtel’in sakat olmasıyla açıklanabilecek bir durum değil. Bu çocuksu kırılganlık, dirençsizlik, dağınıklık kabul edilemez. Eğer takım ısrarla her maçta bu ruh haline bürünüyorsa da kimse kusura bakmasın bu hocaya yazar. Yanlış kadro olabilir, yanlış oyuncu değişikliği de olabilir ama kafa olarak bir takım her maç bu şekilde sahaya çıkarılmaz.

Ha bu kırılganlığı getiren sebeplerden biri de maalesef çok yumuşak bir takım haline gelmemiz. Benim senelerdir seyrettiğim rakibi en az rahatsız eden stoperler oynuyor şu anda takımda. Orta saha göbeğimizde de Topal – Jailson var. Topal’ın top kayıplarına bir kaç senedir alıştık artık, şaşırtmıyor. Ancak takımda olmasının baş sebebi orta saha direncini artırması değil mi? Ben defansif olarak ta katkı verdiğini göremiyorum maalesef. Örneğin stoper ve orta saha pozisyonlarında Yiğithan ve Oğuz Kağan oynasa bundan daha kötü ne kadar olabilir ? Hiç olmazsa altyapıdan yetişen, senin benim gibi Fenerbahçe’li bu çocuklar. Hata da yapsalar en azından kabullenmezler böyle bir mağlubiyeti. Ben açıkçası Roman’la, Topal’la kaybedeceğime Yiğithan’la, Oğuz Kağan’la kaybetmeyi tercih ederim.

Ancak ne kadar bireysel oyuncu performanslarını konuşursak konuşalım, iş önce kafada bitiyor. Bu ruh haliyle takım olunmaz. Bu mücadele ile Fenerbahçe olunmaz. Daha maçın ilk devresinde havlu atana büyük takım denilmez. Evet bugün hepimiz hocaya kızgınız. Ben de kızgınım. Her şeyden önce bir takım yaratamadığı için, takım ruhunu sağlayamadığı için kızgınım. Ancak bugün sahada çocuk gibi sinen, küsen, maçı bırakan futbolculara da kızgınım.
Bundan sonra hoca kalsa da gitse de, sahaya hangi futbolcularla çıkarsak çıkalım bir daha böyle bir ”kabullenmişlik” görmek istemiyorum.
Yenilsek bile sahada ”Fenerbahçe” görmek istiyorum.
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72