https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

ÇİLİNGİRBUENA

Okunması Gerekenler

Geçen sezonlarda sürekli tribün sıkıntısını yazıp durdum. Dolu tribünler olmadıkça şampiyonluğa yürümenin zorluklarından bahsettim dilim döndüğünce.

Yönetimin en önemli görevinin bu sorunu çözmek olduğunu söyledim durdum. Hatta aynı şeyleri o kadar çok tekrarladım ki fazlasıyla sıkıcı oldum. Ama bu sezon yazmıyorum artık bu konuyu, çünkü biliyorum ki tribünlerin dolması ancak seçimlerden sonra mümkün olacak maalesef.

 

Yeni takıntım ”yetenek” konusu. İlk haftadan beri aynı şeyi yazıyorum. Zaten benim bir şey yazmama gerek yok. Yaratıcı oyuncu eksikliğimiz bas bas bağırıyor. Bu maçın ilk yarısını yurtdışından biri gelip seyretse ”sahadaki takımın şampiyonluğa oynadığına emin misiniz?” der. Bir tane çalım atan yok, çizgiye inen kanat oyuncusu yok, etkili şut çeken yok, araya öldürücü bir pas atan yok. Uzun lafın kısası yaratıcılıktan, yetenekten eser yok.

 

Şimdi soruyorum size, bu işleri Fenerbahçe’de yapacak 1 numaralı adam kim ? Valbuena değil mi ? Evet kestirmeden söyleyelim bu takımın en yeteneklisi Valbuena. Biraz da Giuliano var bu tip işleri yapacak. Bugün Valbuena yine yedek başladı oyuna. Giuliano da nedenini anlamadığım şekilde ceza alanına çok uzaktı. Zaten tam olarak ne oynadığımızı çözemedim ben ilk yarıda. 4-4-2 mi 4-3-3 mü derken, Alper forvette mi kanatta mı kavramaya çalışırken devre bitti. Ben yine de tam olarak anlayamadım ne oynadığımızı. Giuliano’yu sık sık sol kanatta gördük. Kaleden uzak olunca da yaratıcı hareketler beklediğimiz tek oyuncunun etkinliği tahmin edileceği üzere  azaldı. Sonuçta ilk yarıda ortaya yavan, pozisyonsuz, sıkıcı bir oyun çıktı.

 

İkinci yarının başlamasıyla birlikte de Valbuena girdi oyuna. Girer girmez iki kornerde varlığını hissettirdi hemen. Böylesine sıkışan oyunlarda duran topların belirleyici olduğu hepimizin malumu. Biz ilk yarı boyunca Hasan Ali, Alper ve Giuliano ile son derece etkisiz kullandık duran topları. Valbuena sırf bu toplar için bile oyunda olmalı diye düşünüyorum. Aykut Hoca maalesef tersini düşünüyor.

 

Bunu düşünmesinde iki tane ana sebep var. Bir tanesi Valbuena’nın oyun disiplini, defansına yardım etmemesi, geriye dönüşlerde ağır kalışı falan. Tamam olabilir, saygı duyuyorum hocanın bu görüşüne. Özellikle zorluk derecesi yüksek olan maçlarda, sert deplasmanlarda Valbuena’yı yedek oturtabilirsiniz, bu sezonda 5-6 maç demektir. Ancak bugün küme düşmemeye çalışan, Kadiköy’e kapanmaya gelmiş Osmanlıspor’a karşı oynuyoruz. Peki sol açık Valbuena’nın karşısındaki sağbek kim ? Muhammed Bayır. Çok etkili bir bek midir Muhammed ? İnanılmaz bindirmeler yapıp bizim sol kanadımızı çökertir mi ? Biraz zor , şimdiye kadar pek bu özelliğini görmedik. E, o zaman Muhammed te bir kaç atakta boş çıkış yapıversin hocam. Olsun o kadar. İlk yarıdaki oyunla ikinci yarıdaki oyunumuz arasındaki pozisyon ve tempo farkını görmüşsündür muhakkak. Elbette getirdikleri de var götürdükleri de Valbuena’nın ama emin ol, getirdikleri daha fazla.

 

Diğer sıkıntı ise kendisini takımın üstünde görmesi. Bu konuda da kısmen haklı olabilir hoca. Sonuçta hiçbirimiz antremanları seyretmiyoruz. Takımla beraber geçirmiyoruz bütün günümüzü. Belki de hakikaten Valbuena bazen negatif enerji yayıyor takım içinde. Belki arkadaşları ile ilişkileri çok ta iyi değil. Bunların hiçbirini bizler bilemeyiz. Ancak sorun her ne olursa olsun bence biraz dialog ile çözülemeyecek bir şey olamaz. Al hocam Valbuena’yı karşına. Antreman çıkışı bi kahve ısmarla, bi yemeğe götür. Hoşuna gitmeyen, rahatsızlık veren ne yapıyorsa Valbuena, açık açık söyle yüzüne. İşe yaramadı mı ? Bir daha söyle. Yeter ki kazan şu adamı. Görüyorsun ihtiyacımız var ona. Ha,bugün öyle aman aman bir top ta oynamadı Valbuena. Yine zaman zaman kalabalığın içine daldı , top kayıpları yaptı, gereksiz yere yerde kaldı bir kaç kez ama bu yarım yamalak oynayan Valbuena bile tüm oyunun gidişatını değiştirmeye yetti. O oyuna girip çilingirlik yapmasaydı belki de bugün Fenerbahçe için lig bitmişti.

 

Tabii galibiyeti tamamen Valbuena’ya yazmak da diğer oyunculara haksızlık olur. Özellikle top rakibe geçtikten sonra çok kısa sürede geri kazandık topu tekrar. Bunu takımca çok iyi yaptık. Hatta o berbat ilk yarıda bile defansı öne çıkararak rakibe pas yaptırmadık. Skrtel-Neustadter ikilisi son haftalarda iyi bir uyum yakaladı. Şener’in temposu yüksek, sağ kanadı otoban gibi kullanıyor, sürekli gidip geliyor ancak zaman zaman boyundan büyük işlere kalkıyor bu da hem hata yapmasına hem de yıpranmasına sebep oluyor. O açıdan Hasan Ali daha dengeli. Soldado da hem fırsatçılığını gösterdi hem de direkten dönen şutunda ustalığını konuşturdu. Son haftalara girilirken Fenerbahçe için önemli bir koz haline geldi. Bakalım takım galibiyet serisini sezon bitene kadar sürdürebilecek mi? Maalesef ligin boyu kısaldı ve kalan maçlarda 6’da 6 yapmamız bile bizim için yeterli olmayabilir.

 

Son olarak ta taraftar konusuna girmiyorum dedim ama iki kelam etmeden duramayacağım. Oyun 2-0 olduktan sonra bir grup taraftar maçla ilgisini kesip rakip takımlar aleyhine küfürlü tezahürat yapmaya başladılar. Hem de PFDK’nın atmaca gibi ceza vermek için beklediğini bile bile. Şimdi bu arkadaşlara söylüyorum. ”Hepinizin Fenerbahçe’nizi çok sevdiğinizden şüphem yok. Ancak biliyorsunuz ki federasyon ceza üstüne ceza kesiyor Fenerbahçe’ye. Finansal olarak ta iyi durumda olmadığımız bir sır değil.

Her hafta küfürlü tezahürat yüzünden kulübümüz yüzbinlerce lira ödemek zorunda kalıyor. Sağolsun yönetimimiz de bu konuda hiç bir açıklama yapmıyor. Birinin bunları hoşumuza gitmese de dile getirmesi lazım. Ben kötü kişi olup bunları söylemeye razıyım. Arkadaşlar, zarar veriyorsunuz çok sevdiğiniz Fenerbahçe’nize ! Sahadaki futbolcuya hiç bir katkısı olmayan küfürlü tezahüratlarınızla dünya kadar ceza ödememize sebep oluyorsunuz. Çevrenizdeki taraftarların passolig kartlarının bloke edilmesine sizlerle beraber bir sonraki maça gelememelerine yol açıyorsunuz ve herşeyden önce sizleri duyan hem Fenerbahçe’li hem de rakip taraftarların gözünde inanın hiç te şık bir görüntü vermiyorsunuz. Fenerbahçe’yi kötü temsil ediyorsunuz”.

 

Dost acı söyler, isterseniz bana kızın ama bu konuyu lütfen aranızda konuşun .

İnanın bize yakışmıyor, artık bu iş bir son bulsun.

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: alp.eralp@abcspor.com

twitter: @alperalp72

Son Haberler

EUROLEAGUE’İN YENİ YÜZÜ, YÜKSELEN DEĞERİ PARİS BASKETBOL

Geçen sezonun EuroCup şampiyonu Paris Basketbol, ilk Euroleague sezonunda ne yapacak herkesce soru işareti idi. T.J. Shorts gibi çok kısa...

Benzer Konular