“Çakar çakmaz çakanının” daha kaliteli olarak addedildiği ve Japon olanının piyasada daha fazla rağbet gördüğü, ÇAKMAK adlı gerecin keşfi, kibritten çok daha evveldir..
Bu devirde böyle futbol mu kaldı dememek lazım. Çakmak diye bir alet varken, kibriti icat etme gereği duyulmuş yani..
Öyle veya böyle, çağdışı bir futbol oynadığı veya oynamaya mecbur edildiği iddia edilse de, Fenerbahçe hala şampiyonluk yarışının içinde ve başkanı da yılın spor adamı seçiliyor tüpçünün medyası tarafından..
Bitime 7 hafta kala, Fenerbahçe’nin rakibi küme düşme hattından kurtulmak isteyen Osmanlıspor’du bugün..
Zor bir maç olacağını düşünmüyordum maç öncesi.. Aykut Kocaman’ın prensi Aatıf’ın yokluğunda, sahada Alper vardı..
Fenerbahçe bildiğimiz oyun anlayışı içinde başladı maça, Osmanlıspor’un teknik kapasitesi yüksek orta sahası ilk 15 dakikada Fenerbahçe presini kırdı, hızlı kanat oyuncularıyla kontra yapmaya çalıştı, karşılıklı ataklar izledik, ciddi pozisyon görmedik.. 15.dakikadan sonra Fenerbahçe orta sahası presi artırdı, topa daha çok sahip olan takım oldu Fenerbahçe ama iyi kapanan, özellikle kanatları çok iyi daraltmayı başaran Osmanlıspor Fenerbahçe’nin etkili pozisyonlar üretmesini engelledi. Orta saha ile kanatlar arasındaki bağlantı koptu, Soldado da duvar olamadı.. Zaten pek öyle bir özelliği de yok, özelliği hareketli olması ve pozisyon bilgisi Soldado’nun..
Orta saha oyuncuları da topa ritm kazandıramayınca çabuk yerleşen Osmanlı savunması önemli bir tehlike yaşamadan ilk yarıyı bitirdi..
Alper’in kanatta etkisiz kalması, topu kanatlardan ortaya doğru da taşıyamaması, Aatıf’ın eksikliğini gün yüzüne çıkardı.
Aykut Kocaman ikinci yarıya Alper- Valbuena değişikliği ile başladı..
Bu değişiklik Fenerbahçe’nin bütün kimyasını değiştirdi, topun hem daha uzun Fenerbahçe’de kalmasını sağladı, hem de sıkışan oyunda topun daha kolay yön değiştirmesine sebep oldu ve daha etkili ataklar izlemeye başladık..
54.dakikada maçın gidişatını değiştiren adam, Valbuena’nın kullandığı korner vuruşunda Skretel’in vurduğu kafa Fenerbahçe’ye aradığı golü getirdi..
Karscemsrskas’ın topu kale çizgisinin içinde tutması gerekçesiyle hakem orta noktayı gösterdi..
Zor bir pozisyondu, kalecinin bulunduğu yer itibariyle topun tamamının çizgiyi geçmiş olma olasılığı bana biraz zayıf gibi geldi ama çizgi kamerasından izlemek gerekir pozisyonu bir kez daha..
Golle beraber Fenerbahçe morallendi, hem defansta hem ofansta daha coşkulu oynamaya başladı..
60.dakikada Osmanlıspor’un hücuma çıkarken kaptırdığı topla gelişen ani atakta, Giuliano’nun direkten dönen topunu boş kaleye bırakan Soldado farkı ikiye çıkardı..
Bu aşamadan sonra da maç tenis maçına döndü zira Osmanlıspor’un kaybedeceği hiç bir şey kalmamıştı..
Sonrasında zevkli bir maç izleme şansı bulduk. Soldado’nun aşırtma vuruşunun gol olmaması Fenerbahçe adına şanssızlıktı..
Bir önemli pozisyonu da Soldado’nun yerine oyuna giren Fernandao kaçırdı..
Fenerbahçe ikinci yarıda çok doğru bir oyun oynadı..
Valbuena’nın dişliyi çalıştırması, Fenerbahçe’nin diğer iki kaliteli ayağının da verimini artırdı..
Valbuena, Soldado ve Giuliano.. Bir diğer 4. kaliteli ayak da yok zaten..
Çok kısa süre aynı anda sahada kalmalarına rağmen, kalite farklarını çok iyi sahaya yansıttı bu üçlü
3 tane dünya yıldızın var, kullanmıyorsun..
Fenerbahçe keyifli bir ikinci yarının ardından maçı 2-0 kazanmayı başardı..
Fenerbahçe kalan maçların tamamını kazanmak istiyorsa bu üçlüyü sahada çok daha uzun süre tutmak zorunda ve tabii ki; Mehmet Ekici’den de faydalanması lazım..
Çıkar çıkmaz çakan takım olursan şampiyon olursun. İkinci yarıları beklememek lazım, maçın başında çakmak lazım..
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: bruno.monte@abcspor.com
twitter: @BrunoMonte1907