Maç sabahı mantıkla açıklanamayacak bir iyimserlik vardı Fenerbahçe taraftarında. Elbette bazılarımızın fazla umudu yoktu ama büyük bir çoğunluktan pozitif mesajlar geliyordu. Adeta bugün bazı şeylerin değişeceğini, şansın yanımızda olacağını, günün güzel gelişmelere gebe olduğunu hissetmişti Fenerbahçe’liler.
Halbuki sahadaki görüntü en başta hiç te umulduğu gibi değildi. İtiraf etmek gerekir zaman zaman A Takım ile genç takım karşılaşıyormuş gibi arada ciddi güç farkının olduğu göze çarpıyordu. Başakşehir çok rahat top dolaştırıyor, ikili mücadeleleri kazanıyor, orta sahamızı zorlanmadan geçiyordu. Bu geçirgen orta sahamızın nedenlerinden biri bu sezon ilk kez uyguladığımız sistemdi.
Sahaya 4-4-2 çıktık, çift forvetimiz Ademi ve Thiam’dı. Ancak sorun bu ikiliden çok merkez orta sahadaki Gustavo-Mert Hakan ikilisinden Mert Hakan’ın mücadele gücünün zayıf kalmasıydı. Orta sahanın yükü tamamen Gustavo’nun üzerindeydi. Bakın Mert Hakan için koşmuyor diyemem, elinden geleni yapıyor ama hamleleri ya geç ya da yeterince güçlü değil. Bir de 8 numaralı pozisyonu tek başına aldığında bu ona biraz ağır geldi, dolayısıyla oyunu Başakşehir’e bırakmamızda önemli bir faktör oldu bu.
Çift forvetimize gelince özellikle Thiam’ın yaptığı koşular etkili oldu. Maç boyunca Skrtel ile de iyi boğuştu Thiam. Ademi biraz daha silik kaldı. Silik kalanlardan biri de ikili mücadelelerde pek ayakta kalmaya niyeti olmayan Sinan Gümüş’tü. Caner yine önemli liderlik yaptı, asistleri ile büyük katkı verdi. Nazım formaya iyice alıştığını gösterdi.Tisserand çok eleştiriliyordu haklı olarak. Bugün rakibe biraz daha yakın durduğunu gördüm. Attığı gol de maçın dönüm noktasıydı, umarım ona iyi bir moral olmuştur. Bir de Başakşehir’in dalga dalga geldiği dakikalarda Serdar ve Altay da iyi bir direnç koydular sahaya.
Tabii bu galibiyet her şeyi güllük gülistanlık yapmıyor. Sorunlarımız oracıkta aynen durmaya devam ediyor ama bu öyle bir maçtı ki, ”alalım da nasıl olursa olsun” maçıydı. Önemli olan alınan 3 puan sonrası elde edeceğimiz özgüvendi. Bu özgüven ve bay çekeceğimiz hafta sonrası dönecek olan sakatlarımız ile birlikte bambaşka bir Fenerbahçe olacak sahada. Muhtemelen bugünkü 11’i zaten bir daha görmeyeceğiz çok büyük anormallikler olmadığı sürece.
Bir de kabul edelim ki 2. golümüz sonrası Başakşehir’in ardarda kırmızı kartlarla 9 kişi kalması elimizi rahatlattı. Neden bu kadar aşırı tepkiler gösterdiler anlamak mümkün değil. İlk devre Gustavo’nun topa vurduktan sonra Volkan’ın yaptığı hareket yeni kurallara göre penaltı. Skrtel’in ceza alanında Thiam’ın boynuna vurarak aldığı kafa da penaltı. Sinan Gümüş’ün düşürülmesi de tartışmalı. Bu pozisyonlarda aleyhimize karar veren VAR hakemi Cüneyt Çakır ilk devre Gustavo’nun Hasan Ali’ye yaptığı harekette önce topa müdahele ettiğini görmesine rağmen Bahattin Şimşek’i çağırdı. Amaç Gustavo’yu attırmaktı ama Şimşek kararının arkasında durdu, hem de ağır abisi kıdemli Cüneyt Hoca çağırmış olmasına rağmen. Açıkçası şaşırdım bu dik duruşa.
Şimdi ise dimdik durma sırası bizde. Tüm camia olarak bu galibiyet sonrası yeniden ayağa kalkmamız gerekiyor. Yönetimiyle, hocasıyla, idari kadrosu ve taraftarıyla bir sinerji yaratmalıyız. Bu iş biraz hava işi. Yeniden havamızı bulmamız şart. Umarım ki lig ”buradan dönmüş” olsun. Bugün şans sezon başından beri belki de ilk kez yanımızdaydı. Bundan sonra kadro istikrarı, organize bir oyun, coşkulu bir ekiple tekrar lige damga vurma zamanı. Henüz hiç bir şey düzelmedi ama hiç bir şey de bitmiş değildi zaten. Bugün döngüyü kırdık, yarından itibaren rotayı zirveye çevirelim artık.
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72