Hocaların hocası sevgili Bülent Yavuz hocamla birlikte geçtiğimiz Pazar günü hakemlerimizle ilgili çok önemli bir röportaj gerçekleştirdik. Kariyerimin zirve röportajlarından biri olduğunu belirtmek isterim. Başından sonuna kadar herkesin pür dikkat okunması gereken bir röportaj oldu. Sayın Bülent hocama ilgisinden dolayı çok teşekkür eder bir kez daha ellerinden öperim.
Gelin şimdi röportajımızın detaylarına bakalım:
Sezonun başından 22.haftaya kadar olan süreçte beklentilerinizin dışında kalan hakemler oldu mu?
Sözleşmeli hakemlerimizden bazıları beklentilerimin maalesef altında kaldı. Burada isim vermek spekülasyonlara ve polemiklere neden olur. Ben yıllarca mevcut hakemlerin hocalığını, yöneticiliğini, başkanlığını yaptım onları evladımız gibi büyüttük onların hakkında eleştiri yaptığımız zaman bu onların bütün yaşamında kırılmalara neden olur buda sahaya yansır. Bu benim görüşüm çünkü ben hakemliğimi bıraktıktan sonra yönetici oldum, hoca oldum, merkez hakem kurulunda 8 sene çalıştım diğer hakemliği bırakanlar gibi hemen televizyona veya gazeteye geçmedim ben uzun süre yöneticilik yaptığım için bu çocukları çok seviyorum, koruyorum ama hata yaptıklarında da konuşuyorum.
Siz 8 sene Merkez Hakem Kurulu başkanlığı görevini yürüttünüz. Peki, siz sözleşmeli hakemlerimizin işlerini yeterince önemsemedikleri kanaatinde misiniz?
Profesyonel hakemlik bizim sevdamızdı, idealimizdi. Sözleşmeli hakemliğe yapılan düzenlemelerin ve yeniliklerin hakemlerimizce farkına varılması gerekiyor. Sözleşmeli hakemliğin temeline harç koyan Zekeriya Alp, Yusuf Namoğlu ve Kuddusi Müftüoğlu’na da ayrıca teşekkür ediyorum. Sözleşmeli hakemlerimizin bu işe 8 kolla sarılmaları lazım, ellerinden kayar gidersen o zaman ne kaybettiğini görürüler dolayısıyla sorunuza kesinlikle katılıyorum yeterince önemsemiyorlar ve önemsememeye devam ediyorlar.
Hakemlerimizde sizce eksiklikler neler? Bu eksiklikleri bizlere geniş açılardan değerlendirir misiniz?
Bazı profesyonel hakemlerin ve sözleşmeli hakemlerin ben çok çalıştıklarına inanıyorum ama hep vurguladığım noktayı bir kez daha vurguluyorum hakemliğin özü KONDİSYONDUR!! Kondisyon demek, belirli dereceleri aşmak demek değildir onu zaten aşacaksın o senin zaten görevin bunu aşamazsan hakemlik yapamazsın.
Kondisyon demek; iki ayağının üzerinde 90 dakika boyunca kuvvetli durmaktır, cesaretli durmaktır, yürekli durmaktır bunlar içinde KOŞMAK LAZIMDIR. Bunun içinde Kondisyon çok önemlidir. Pozisyona yakın olacaksın, kendinle, ciğerinle, aklınla UĞRAŞMAYACAKSIN!! Göreceksin ve kararını vereceksin. Onun içindir ki bazı hakemlerimiz maalesef kondisyonu sadece dereceleri geçmek olduğuna inanıyorlar burada da hata oluyor çünkü 90 dakika pozisyona uzak kalıyorlar, iyi yer alamıyorlar dolayısıyla maçın 60-70. Dakikasında oyundan düşüyorlar. Topa yakın olacaksın topa yakın olmak demek her şeyi halletmek demekti.
Bu saydığınız parametreleri harfiyen yerine getiren isimler kimler?
Cüneyt Çakır, Bülent Yıldırım, Hüseyin Göçek ve Mete Kalkavan.
Peki, hakemlerimizde kabul edemediğiniz durum veya davranışlar neler?
Bizim hakemlerimizin hepsi iyi niyetli çocuklar ama göremiyorlar, yapamıyorlar, perdeleniyorlar bende bunu kabul edemiyorum. Önüm kapalıydı göremedim lafını duyduğumda çıldırıyorum. Görememe sebepleri topa yakın olamamalarıdır, yeterince çalışmamalardır.
Buradan hareketle Türk Hakemliğinin gelişmesi ve iyileşmesi için reçetenizde yazanları bizlerle paylaşır mısınız?
- Hakem gelişimi, hakem eğitimi ve hakemin futbol kamuoyuna tanıtılması bir sanat işidir. MHK zamanı gelen hakemi tam yerinde ve istenilen zamanda sahneye çıkarması lazım bunu yapamazsa bu yanlışlık olur. Bu işlerin yedire yedire sindire sindire planlamasının yapılması gerekir.
- Basamaklar teker teker çıkılacak. Türk hakemliğinin fotoğrafı değişmesi lazım o yüzden de bu işin Usta- Çırak ilişkisi olduğu unutulmamalıdır. Eğer bu iş yapılmazsa Türk hakemliği STOP eder.
- MHK, genç hakemleri kullanma açısından bazı prosedürlere dikkat etmesi gerekir.
Medya’nın yabancı hakem arayışı için neler söylersiniz?
Buna kesinlikle karşıyım bunun olmaması içinde verdiğimiz beyanatlara dikkat edilmesi lazım.
2015-2016 sezonu için FIFA Kokartı alamayan hakemlerimiz Bülent Yıldırım ve Fırat Aydınus. Yoyo testini geçememelerini neye bağlıyorsunuz?
Ben bu işin politika olduğunu düşünüyorum. Diğer ülkelerin hakemlerine tolerans tanıdılar bizim hakemlerimize tanımadılar. Yoyo testinin yapılmasında UEFA’nın yetkilileri yer alıyor ve sempati, anti sempatiye dönüştü çünkü bu çocuklar çok çalıştı ama orada çizgiye basarken BİTTİ dersen bu iş olmaz bu ayıptır, haksızlıktır. Bülent Yıldırım’ın ve Fırat Aydınus’un Yoyo testinden geçemeyip FIFA’dan çıkartılmalarına şiddetle karşıyım.
Hakemlerimize gelmek istiyorum. Benimde takip ettiğim isimleri size sormak istiyorum. Abdullah Yılmaz, Alper Ulusoy, Çağatay Şahan, Deniz Ateş Bitnel, Halis Özkahya, Hüseyin Göçek, Koray Gencerler, Mete Kalkavan ve Serkan Çınar bu hakemlerimizle ilgili analizleriniz nelerdir?
- Abdullah Yılmaz: Şanslarını maalesef iyi kullanamayan hakemlerimizden. Trabzon bölge hakemimizdir ve onu ilk keşfeden de benim keşke şanslarını iyi kullansaydı.
- Alper Ulusoy: Bizim zamanımızda yardımcı hakem kadrosuna aldık burada da güzel işler yaptı sonrasında hakemliğe geçerek de doğru işler yaptı ve yapıyor.
- Çağatay Şahan: Yusuf Namoğlu zamanında görev aldı bir türlü istikrarı yakalayamadı belirli eksikliği var bu eksikliği de tamamen MHK’na yüklemek doğru olmaz çünkü devamlı olarak şans alan birisiysen ve yapamıyorsan demek ki kişinin şapkasını önüne koyması gerekiyor.
- Deniz Ateş Bitnel: Bizim zamanımızda ortaya çıktı. Sakatlık dönemi geçirdi ve o sakatlığının neticesinde görev alamadı ama arayı kapattı. Deniz Ateş Bitnel’i, Kuddusi Müftüoğlu destekledi ve FIFA yaptı. Bana göre yeterli her türlü donanıma sahip ama yabancı dilini geliştirmesi lazım, Avrupa’da ve dünyada marka olmak istiyorsa! Çok önemli eksikliği de iletişim problemi var bu problemi çözmesi gerekiyor. Empati yapmasını becerecek, gerginliğe, asabi hareketlere, jest, mimiklerine, vücut diline dikkat etmesi ve saygı ortamını yaratması lazım.
- Halis Özkahya: Ben onu hep yaramaz çocuk gibi görmüşümdür. Halis iyi bir sporcu ve akademisyen, onun da Cüneyt Çakır olmasını çok istemişimdir.
- Hüseyin Göçek: Çok terbiyeli bir insan. Bir hakemde olması gerekenlerinin hepsini taşıyan bir karakter. Çok sevdiğim ve saygı duyduğum birisi. Hakemlik çizgisinin üstüne çıkması gerekiyor artık çizgisini korumayı bırakmalı kendisini zaten kanıtladı.
- Koray Gencerler: Koray maalesef hayal kırıklığı. Yardımcı hakemliği muazzamdı, parmakla gösterilirdi. Yabancı dili az sayıda bilenlerden biriydi ki bu anlamda bizim zamanımızda Avrupa Futbol Şampiyonlarında görev almak için Türkiye’den ilk defa UEFA’ya gidip kurs alan bir hakemdi onunla gurur duyduk ama daha sonra hakemliği tercih etti ve maalesef yardımcı hakemlikteki performansı gösteremedi. Şans aldığı bütün maçlarda şanslarını çok kötü kullandı ve bence artık normal bir hakem kimliğine büründü.
- Mete Kalkavan: Mete’yi hakemliğe bulaştıran birisiyim. Mete Kalkavan’la da gurur duyuyorum. Son derece kibar, saygılı, arkadaş canlısı, attığı her adımı kontrollü atan, yaptığı her işin önemini çok iyi bilen bir yapıya sahip. Gün geçtikçe kendisini daha çok geliştiriyor. Vücut ve beden dilini muazzam kullanıyor hayran kalıyorum, artık Mete’nin KAFASI BOŞ olarak sahaya çıkıyor ve inanılmaz güzel maçlar yönetiyor.
- Serkan Çınar: Zaman zaman kurullar tarafından göz ardı edilen, fazla şans verilmeyen bir arkadaşımız.
Kafası Boş olarak sahaya çıkıyor cümlesini açar mısınız?
- Gazete ne yazar?
- Televizyonda kim konuşur?
- Kulübün başkanı ne der?
Kim ne yazarsa, kim ne konuşursa, kim nederse desin demezlerse hatırım kalır mantığıyla sahaya çıkıyorsan kafan boş demektir sevgili Kaan. Kafayı boşaltmak, özgürlüktür, özgüvendir ve cesarettir. 90. Dakikada penaltıyı verebilmektir, kırmızı kartı gösterebilmektir kafan boşsa bunları ve daha fazlasını yaparsın.
Buradan hareketle hakemlerimize pedagojik ve psikolojik destek ne durumda? Başkanlığınız dönemimde bu konuyla ilgili gerçekleştirdiğiniz projelerinizi bizlerle paylaşır mısınız?
2000 yılında ben psikolog anlamında Türkiye’nin en önemli ismi Prof. Dr. Acar Baltaş hocamıza gittim ve Acar hocamızdan ricalarda bulunarak bizlere ders vermesini istedim ve kendisiyle birlikte çok güzel projeler gerçekleşirdik. Bu çalışmalarımızda genel konferanslardan, birebir danışmanlığa kadar hocamız çalışmalarını yürüttü ve biz hakemlerimiz hakkında veriler tuttuk, veri havuzları hazırladık. Şuanda mevcut MHK’nında konuyla ilgili çalışmaları var.
Sayın Cüneyt Çakır hocamız için ayrı bir soru yöneltmek istiyorum. Cüneyt Çakır’ı parlatan ve bugünlere getiren birisi olarak sizin perspektifinizden Cüneyt Çakır’ı bizlere anlatır mısınız?
Ne yaptıysa kendi becerisiyle, kendi yetenekleriyle yaptı. Hocaları, büyükleri ve babası ona çok yardımcı oldu. Bu isimlerin hepsi Cüneyt için bir avantajdı. Cüneyt’te kondisyona inanılmaz önem veren birisi dolayısıyla Cüneyt’in çok çabuk gelişmesinde, çok çabuk yükselmesine sebep oldu. Cüneyt Çakır’ın parlamasında en önemli avantajı da her maçında olay, pozisyon olması ve bunları doğru yönetmesiydi. Cüneyt Çakır Türk hakemliğinde bir abidedir.
Euro 2016 Avrupa Futbol Şampiyonasında Cüneyt Çakır hocamızı neler bekliyor?
Finali yöneteceğini düşünüyorum.
Merkez Hakem Kurulu (MHK) ile devam etmek istiyorum. MHK başkanı Kuddusi Müftüoğlu, başkan vekili Bünyamin Gezer ve yapı için neler söylersiniz?
Başkanından, en sondaki yöneticisine kadar hepsi benim talebem. Hepsini çok iyi ve yakından tanıyorum, hepsiyle tatlı acı hatıralarım var.
Kuddusi Müftüoğlu’nu can-ı gönülden tebrik ediyorum. 15 genç hakeme süper ligde şans verdi, bu hakemleri tanıtmak istedi. Bunu da kolay kolay kimse yapamaz. Kuddusi Müftüoğlu pırlanta gibi bir insan. Bu çocuk Türk hakemliğine büyük hizmetler yaptı. FIFA Kokartı aldı ülkesini Avrupa’da temsil etti. Aile terbiyesi, aile yapısı inanılmazdır. Ben kendisini çok seviyorum ve doğru buluyorum ancak tek bir eksikliği var keşke 1-2 sene arkada pişip ondan sonra başkan olsaydı. Şuan için tecrübelenme aşaması diyebilirim.
Bünyamin Gezer benim oğlumdur. 17 senedir bana baba diyen birisi. Bünyamin de yoktan var olan birisidir. Şunu belirtmek isterim; Bünyamin Süper Lig’i yapıyor diye bir algı oluşturdular böyle bir şey söz konusu değildir bu algı iki arkadaşın arasını açmak için yapılan bir algıdır. Kuddusi Müftüoğlu ile Bünyamin Gezer ligdeki hakemleri birlikte tayin ediyorlar sevgili Kaan. İkinci ve üçüncü ligi Bünyamin’in sorumluluğundaki kurul yapıyor.
Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Sayın Yıldırım Demirören’in Türk hakemliğine katkıları için neler söylemek istersiniz?
Yıldırım Demirören ve ekibini de can-ı gönülden tebrik ediyorum. Türk hakemliğine vizyon kazandırdılar, Türk hakemliğinin önünü açtılar, Türk hakemliğine güvence ve özgürlük verdiler.
Hakemlerimize neler söylemek istersiniz?
Hakemler yaptıkları işin önemini bilecekler. Bu bir pırlanta taş bu senin sermayen, senin geleceğin, çocuklarının torunlarının geleceği. Bu pırlanta taş dünyada az sayıdadır onu sıkı sıkı tut elinde elini açma, elini açmamak için çalış saygı duy, sevgi duy, hazırlan, ailene iyi bak, yaşantına iyi bak, sağlıklı beslen ve iyi koş.
Son olarak 29 Şubat Pazartesi günü oynanacak Fenerbahçe – Beşiktaş derbisini kim yönetir?
Cüneyt Çakır.
Önemli Not: Sayın Bülent Yavuz hocamla bu röportajımızı 21 Şubat 2016 Pazar günü saat 15.00’da gerçekleştirdik. Saat 19.00’da oynanan Galatasaray- Trabzonspor maçında yaşanılan hakem olayıyla ilgili Bülent hocamızla daha sonrasından telefon görüşmesi gerçekleşirdim ancak kendisinin maç öncesinde Deniz Ateş Bitnel ile ilgili analizlerini yayınlamak konusunda mutabık kaldık. Sizlerde dikkat ederseniz Sayın Bülent hocamızın Sayın Deniz Ateş Bitnel için söylemiş olduğu eksiklikler derbide vuku bulmuştur.
Saygılarımla…
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
Mail: kaan.ilhan@abcspor.com
Twitter: @sinyorrkaan