BU STRESLE LİG GEÇMEZ
Kadiköy’de maçtan önce farklı bir coşku vardı bugün. Ortalık panayır yeri gibiydi. Önceki iki Avrupa Kupası maçlarına göre daha büyük bir kalabalık vardı. Ben erken girdim maça tribünler girdiğimde nerdeyse dolmuştu bile. Taraftar da maça eski günlerdeki gibi etkili tezahüratla başladı. Belli ki son transferler ve Galatasaray’ın puan kaybı herkesi havaya sokmuştu.
Takım da bu havaya uydu. Maç başlangıcında alev aldı. İki tane nefis golle ve baskılı oyunla gözlerimizin pasını sildi. Maxim takımıni satıp bilerek kırmızı görerek arkadaşlarını eksik bırakınca 5-6 gollü bir galibiyet gelir mi acaba diye düşünmeden edemedik.
Ancak bu kart önce konsantrasyon kaybına sebep oldu. Hadi 3-5 dakika olsa neyse, iş uzadı, tempomuz düştü. İptal edilen penaltı ve yediğimiz saçma gol hem tribünleri hem de takımı iyice bozdu. Topyekün strese girdik.
İşte bu stres bizim en büyük düşmanlarımızdan biri. Muhakkak çözüm bulmamız gerek bu probleme. Hem İsmail Hoca hem de tecrübeli oyuncularımız takımı rahatlatmalı. Rakip 10 kişi, 2-1 öndesin. Telaşa hiç gerek yok. Bastırıp atarsın 3’ü , 4’ü.
Ha bunun için bazı oyuncuların da performanslarını artırması şart. Ben bugün merkez orta saha oyuncularımızı ilk devredeki Szymanski hariç beğenmedim. Fred’in ne kadar doğru transfer olduğu ortaya çıktı.
Gömülü savunmaya karşı da hiç iyi hücum edemedik. Sanki biraz daha çizgiye inip rakip defansın dengesini bozmamız gerekiyordu. Pas trafiğimiz de yavaş kaldı.
Sonuçta keyifsiz bir galibiyet gibi gözükse de lig sonunda kimse bugünkü kötü ikinci 45 dakikayı hatırlamaz. Biz Fenerbahçe’liler bu tip talihsiz maçlarda son dakikalarda yediğimiz gollerle kaybettiğimiz puanları çok yaşamışızdır. Bugün hiç olmazsa öyle bir şok yaşamadık. Şampiyon olacaksak çok onemli 3 puanı cebimize attık. Simdi sıra üzerimizdeki stresi atmakta.
mail: alp.eralp@abcspor.com
twitter: @alperalp72
