*** Haftanın en önemli olayı tabii ki Fenerbahçe-Galatasaray derbisi idi. Kısa bir değerlendirme.
Ligin bu haftaya kadar en rahat gol atan ve her maçı golle kapatan Galatasaray gol atamadı. Sezon başından bu yana resmi maçların tümünde gol yiyen Fenerbahçe kalesini gole kapattı. Geriye Fenerbahçe’nin gol atması kalmıştı, onu da attı ama Cüneyt Çakır çizginin içinden çıkardı…
Ama sorarsan Aykut Kocaman’ın bir oyun planı yok, Tudor Steve Jobs yaratıcılığında… Futbol yorumlarımız gördüklerimizle değil, duyduklarımızla olunca kalıplarla sıkışıyoruz.
Bu maçı kaybederse lig biter denen Fenerbahçe üzdü. Fenerbahçe ile aynı puanda olan Beşiktaş kaybederse lig bitmiyordu. Onlar da berabere kaldılar.
*** Maç sonrası Cüneyt Çakıra iki taraftan da çok büyük tepkiler geldi. Çaldıkları, çalmadıkları ve aldığı notu da katarak ile kısa bir hakem değerlendirmesi alabilir miyiz.
Yan hakem yere yığılmış. Belki başı yarılmış, belki kalp krizi geçiyor, belki nefessiz kalmış. Cüneyt Çakır maçı durduruyor. Yanına yavaş yavaş gidiyor. Aralarında ne diyalog geçti bilemiyoruz. Belki “Hadi Tarık bitirelim bu maçı” dedi. Belki de Tarık hoca “devam ederim” dedi…
Avrupa’da bir maçta bu olay olsa maçı tatil edecek Cüneyt Çakır maçı bitirmeye karar veriyor. İkinci yarıda bu olay, Belhanda’nın kırmızı kartı, oyuncu değişiklikleri var ve maç sadece 3 dakika uzuyor. Aman son dakikalarda bir kaza olmasın düşüncesi…
Janssen’in golü temiz.
1.84 Jason Denayer’ın uçarak gelişi kırmızı kart.
Belhanda’nın hareketi sarı değil.
Giuliano ve Ozan’a verilmeyen iki frikik var.
Maç tatil edilmeli.
Hakkını verelim, devam ettirdiği penaltılar doğru.
İddia oranlarını düşürenler onu iyi tanıyorlarmış demek gerek…
*** Fenerbahçe seyircisi arkalarına “bilinçli şekilde” yerleştirilmiş 2 dev hoparlöre veryasın etti. Mutlaka bunun Kadıköyde bir cevabı olacak, sonrasında bu stadda bir yenisi ve diğer köşede iadeyi ziyaret derken aynı nakarat devam edecek. Bunun önüne nasıl geçeriz ya da gerçekten geçmek istiyor muyuz?
Deplasman yasağı kalktığından beri Fenerbahçe derbilerde maç kaybetmedi mi bana mı öyle geliyor ?
Galatasaray’ın batıya açılan penceresi Temmuz 11’den beri kapalı…Yazık.
Deplasmana gelen bir seyirciye eziyet etmek, hangi statta olursa olsun ayıptır. Bir zamanlar Kadıköy’e gelen seyirciye çay kahve ikram ettirdiği için Fenerbahçe yönetimi tepki almıştı. İkinci maçta ne yapmalı, yine çay kahve ikram mı etmeli, daha büyük hoparlör mü takmalı ? Bu sorunun cevabında oylar %50-%50 bölünür gibime geliyor.
*** Kadıköyde çeyrek asırdan fazla süredir kazanamayan sarı kırmızlılar, kendi evlerindeki son 3 Fenerbahçe maçını da gol bile atamadan geçirdi. 3 kelime ile sizce bunun nedenleri..
Samandıra Florya’yı yeniyor (3 kelime)
*** Volkan mı Kameni mi çok tartışıldı. Kameni kaleyi devralmış gözüküyor. Yorumunuz.
Kameni Volkan’a alternatif olarak değil, yedek kaleci olarak alındı diye düşünenlerdenim. Ancak Volkan kariyerinin en kötü günlerini geçirince kaleci kazağı Kameni’ye gitti. Şimdilik bırakmayacak gibi duruyor. Derbiyi de hatasız oynadı.
Volkan’ın emeklerini göz ardı edecek değilim. Aykut Hoca da benzer düşündü ve yediği hatalı gollere rağmen tekrar şans verdi, olmadı.
Tahminim Fenerbahçe devre arasından itibaren yeni bir kaleci arayışına da girecektir.
*** Fenerbahçe’de hangi kalecileri izlediniz ve en iyi ve en kötü kaleciler kimlerdi ?
Hafızam Ivancevic ile başlıyor. Kalemizde Ivancevic var tezahüratı hala tüylerimi ürpertir. Çok iyi kaleciydi. Yedeği Fuat vardı.
Sonra Adem ve Yaşar hayatımıza girdiler. Adem’i çok tutmazdım. Yaşar yediği tüm komik gollere rağmen zihnimde iyi bir Fenerbahçeli olarak kaldı. Derbileri çok iyi oynardı. Çok iyi penaltı kurtarırdı. 1984-85 Cumhurbaşkanlığı kupasında oradaydım. Onun yedeği olan Nurettin iyi plonjon yapardı ama güven vermezdi. O dönemde gelen ve dramatik mağlubiyetlerde kalede olan Can, Neşet Fenerbahçe klasında kaleciler değildi.
Lukovcan kötü kadroda iyi performans sergileyemedi. Yine de severdim.
Tabii Schumacher’in gelişi, klası, şampiyonlukta rolü rüya gibiydi. Son sezonunda sakatlık hastalık derken idare etti. O dönemdeki yedek kalecilerden Altay’ı beğenirdim. Bir salon turnuvasında penaltıları kurtarıp sükse yapmıştı. Az şans bulmuştur.
Engin iyi kaleciydi, severdim. Rüştü en yetenekli kalecimizdi ama Sergen gibi yetenekleriyle idare etmeyi seçti. Fenerbahçe’den ayrılmasını ve Beşiktaş’a gidişi büyük hataydı, camiasız kaldı. Rüştü’nün yedeği Fevzi hiçbir zaman asıl kaleci güveni vermedi. Murat Şahin de benzer bir görüntü verdi.
Oğuz Dağlaroğlu’nun dev bir soyadı var. 2000-01 Galatasaray maçında Rüştü’nün çıkışında en az seyirciler kadar heyecanlıydı ama Hagi’nin karşında durmayı bildi.
Enke’nin toprağı bol olsun. O ilk mağlubiyetin paratoneri, günah keçisi oldu. O sezon Recep ve Volkan üstün performans göstermediler ama genç yaşlarına rağmen şampiyon takımın kalecisi olmayı başardılar.
Volkan’ın standardı yüksek sezonlar oynadı. Ancak son yıllarında bu standardı düştü, standart sapması da büyüdü.
Serdar Kulbilge 100.yılın önemli isimlerindendi . Ayrılması hataydı, kalsa hala kaleyi koruyor olabilirdi.
Mert’in annesini kaybettiği o sezonda kurtardığı penaltıyla hayata tutundu Fenerbahçe. Unutulmaz. Keşke daha çok şans bulsaydı.
Ertuğrul çok iyi bir sporcu ve kaleci. Yaşadığı sakatlık ve Monaco maçlarındaki eksik performansı onu 1.kalecilikten etti. Fenerbahçe’nin birinci kalecisi olacak yetenekteydi, yolu açık olsun.
‘Fabiano artık kaleyi devraldı’ dedikten bir hafta sonra çapraz bağları koptu. İlk kez bağları kopan birinin yürüyerek sahayı terk ettiğini gördüm.
Kameni’yi izlemedeyiz.
En iyisi Schumacher’di. Geldiği sezon onunla karşı karşıya kalan forvetlerin eli ayağına dolaşıp topa vuramadığına şahit oldum. En kötüsü bana kalsın yine de, formayı giyen herkese saygımız var.
*** Fenerbahçe “kağıt üstündeki” zorlu maçların hemen hepsini geçmiş gibi ve önündeki 8 maçta sizce kaç puan alacak ve almalı.
Fenerbahçe devreyi lig ikincisi olarak bitirebilir. Tabii futbolcular Akhisar maçında olduğu gibi “bu forma yeter” gibi basit düşünürse bu hedefe yaklaşamaz.
*** Beşiktaş- Başakşehir maçında Caner Erkin’in küfürlerine rağmen atılmamasının sebebi nedir ?
Mete Kalkavan’dır. O niye duymadı veya hadi duymadı diyelim, zira arkası dönüktü, yardımcı hakem, dördüncü hakem niye uyarmadılar anlamak mümkün değil.
Beşiktaş’ın Fenerbahçe maçından beri puan kaybetmesinin ve oyuncularının bu kadar sinirli olmasının sebebiniyse Şenol Güneş’e sormak gerek.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: bozkurt.yilmaz@abcspor.com
twitter: @_bky