Rüya gibi başlayan bir maç düşünün. Arka arkaya girilen pozisyonlar ve akabinde 11 dakikada gelen iki golün ardından iki tane de net pozisyon bulunca ne beklersiniz? Göbeğinizi kaşıyarak rahat bir maç izlemeyi ve farkı açmayı elbette. Ancak söz konusu Beşiktaş ise hele ki bu seneki deplasmanda daha galip gelmeyi başaramamış Beşiktaş ise maalesef hayalden öteye gitmiyor.
Oysa derbi maçının morali ve oynanan nispeten pozitif futbol bütün camiaya umut vermişti ve ilk yarı bu beklentileri boşa çıkarmadı. Vida’nın artık klasik hale gelen duran toptan kafa golü ve hemen arkasından Diaby ile gelen iki farkın üzerine iki yıl önce umudu kestiğim Lens tabii ki karşı karşıya pozisyonda kalecinin üzerine nişanlayınca Beşiktaş’ın çıldırtma sinyalleri de gelmeye başladı.
Geçen haftanın yıldızı Umut Nayir’in çok mücadele etmesi iyiydi hoştu ama hücuma ve gole katkısı neydi diye sormak istiyorum. Hocanın onu kanatta görevlendirmesi de tabii ki bu verimsizliğe neden oldu. Diaby’nin, El Neny’nin ve Ljajic’in ikinci yarıdaki son derece etkisiz futbolları da hayret vericiydi. Hele Ljajic’in yaklaşık 30 metreden boş kaleye 30 metre havadan auta attığı top takımdaki sözde en kaliteli oyuncunun halini göstermesi bakımından ibret vericiydi. İyi futbol iyi futbolcuyla oynanabildiği için bu kumaştan bu elbiseden fazlasını bu yıl beklemek sanırım hayal olacak.
Zaten paraların suyunu çekmesiyle ülkemize gelmekten iyice imtina eden kaliteli yabancı futbolcuların eksikliği de Türk futbolunda yaşanan düşüşün temel nedenlerinden bir tanesi. Beşiktaş’ta Vida ve 36 yaşındaki Atiba dışında transfer etmek isteyeceğiniz bir futbolcu olur mu? Bu akşamın bana göre attığı gol ve yaptığı kritik müdahalelerle yıldızı olan Vida’nın yanı sıra maçı kurtaran adam Karius ve 90 dakika genelinde vasatın üzerinde görüntü çizen Gökhan Gönül, Rebocho ve Ruiz’i sayabilirim. Ancak iki çok iyi, üç tane de iyi adamla maçları her daim kazanmak pek mümkün olmaz.
Bu kadar olumsuzluğun üzerine aylar sonra gelen deplasman galibiyeti, 4 haftada alınan 10 puan, yönetim değişikliğinin yaptığı olumlu etki ve takımdaki mücadeleci ruh da madalyonun diğer yüzü. Herkesin herkese çelme takabildiği bu ligde rakip sahada üç puanı alıp dönmek her halükarda çok kıymetlidir ve bunu bir tarafa kaydediyoruz. Ancak takımın kolay gidebilecek bir maçta tekrar yan ve geri paslarla rakibi cesaretlendirmesi, hocanın yaptığı değişiklikler ve zamanlamaları sorgulanmaya muhtaçtır. Hele ki skoru korumaya yönelik ikinci yarı oyanan futbol kabul edilemez ki zaten son 5 dakikada bütün emekler heba olabilirdi.
Bu saatten sonra sakatların da dönmesiyle ve özellikle N’Kodou’nun dahil olmasıyla savunmasını nispeten oturtan Beşiktaş’ın hücumda da daha etkili olmasını bekliyoruz. Burak bana sakatlık problemleri nedeniyle tam güven vermediği için devre arasında bir forvet transferi şart. Lens’ten de ne kadar tez zamanda kurtulursak o kadar iyi. Oğuzhan’la birlikte yanlış saatin günde iki defa doğruyu zamanı göstermesi gibi bu ikisi de bütün bir sezonda belki iki maç iyi oynayacak diye beklemekten yorulduk.
Her şeye rağmen enseyi karartmadan Braga ve Denizli maçlarında bir gelişme var mı görüp ona göre daha net kararlar verebiliriz. Şimdilik galip geldiğimiz bir akşamdan sonra hafta sonunun tadını çıkaralım.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: gorkem.isik@abcspor.com
twitter: @gorkem7305