https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

BKY İLE 7 SORU 7 CEVAP

Okunması Gerekenler

*** Fenerbahçe Antalya deplasmanından kazanarak döndü ve liderle olan 6 puanlık farkı korudu. Önümüzde derbi haftası var ve sarı lacivertliler kazandığı sürece fark daha da kapanacak gibi.

Türkiye’de futbolu ezberlerle anlatmaya çalışıyoruz. Kadro mühendisliği, korkak oyun, geriye yaslanma gibi laflar uydurup futbol literatürüne ite kaka sokup, sonra kendimiz bunlara inanıyoruz. Bilhassa konu Fenerbahçe olunca seveni ayrı, sevmeyeni ayrı vuruyor. Hep ne olmadığıyla ilgileniyoruz, ne olduğuyla değil. Ne olduğunu izah zor. Olmadı demek en kolay…

Fenerbahçe son 15 deplasmanda sadece 1 kez yenildi. Son yılların en berbat, kadro mühendisliğinden yoksun, geriye yaslanan  takımları(!) olan 2016-17 ve 2017-18 kadroları bunu nasıl yapmışlar ?

Fenerbahçe’nin bu seneki sorunu atmak-atamamak değil, basit, akıl dışı, futbol kalitesine uygun olmayan goller yemek… Fenerbahçe’nin gol yemeden kazanmaya ihtiyacı vardı. Bu maçta da bireysel hatalar çoktu.Misal İsmail’in defans anlayışı Stephan King romanı kadar korku veriyor ama eğer bir takımsanız o hatayı bir noktaya kadar telafi etmeniz mümkün. Sezon başında “artık bıraksın,bir daha dikiş tutmaz” denen Volkan sayesinde o hataların bir kısmı telafi edildi.

Fenerbahçe bilhassa ikinci yarıda topun değerini bilmeden oynadı. Çok top kaybetti ama sağlam durdu. Rakip kaleyi bolca tehdit etti, olağanüstü bir gol attı, Valbuena ve Josef’in ikinci yarıdaki tercihleri doğru olsa ikinciyi de çok rahat bulabilirdi.

Önce 3 maçta 3 galibiyetlik, özgüveni geri getirecek bir seriye ihtiyacı var demiştik. 2 tanesi geldi, sırada üçüncü var. O zaman liderle puan farkı vs daha anlamlı olur.

*** Pazar akşamki Kasımpada maçında “hele de Cumartesi akşamki derbide GS kaybederse” 40.000 üstü bir seyirci bekliyorum. Sakatlar, cezalılar var ama Fenerbahçenin bu maçı ne olursa olsun kazanacağını da..

Kasımpaşa son haftalarda sürekli kazanıyor. Bursaspor’a son dakikada yediği golle 2 puan bırakmasa 4te 4 yapıyordu. Son iki maçtan çok daha zor olacaktır.

Fenerbahçe penceresinden derbide beraberlik mi avantajdır yoksa Galatasaray yenilgisi mi tartışılır. Ben eski kafalıyım, Galatasaray yenilgisi diyenlerdenim…

Fenerbahçe için “Burası Kadıköy buradan çıkış yok” uzun yıllar bir sloganın ötesiydi, gerçekti. O ortam son yıllarda kendi futbolcusunu çıkarmayan bir hale dönüşmüştü. Bu sene başlangıcında Vardar faciasıyla daha da kötü hale geldi ama bir de gerçek var: Aykut Kocaman. Bu yıl binlerce kişi onun sayesinde tribünlere döndü. Seyirci ortalaması hala Fenerbahçe standartlarının epey gerisinde ama geçen yılki ıssız tribünler artık yok.

Fenerbahçe-Sivasspor maçında  özlenen, beklenen taraftar vardı.

İsyan edebilen bir takım, İslam Çupi’nin sarı lacivert masal kahramanları dediği taraftar ve yağmur. Bu üçlü bir araya gelince enerji Sinerji’ye dönüşüyor. Hava durumu Kasımpaşa maçı için yağmur vermiyor ama diğer ikisi de yeterli olur…

***Giuliano için bir yorum rica edelim.

Fenerbahçe-Y.Malatyaspor maçından sonra eve dönmek için Marmaray’a bindim. Yirmili yaşların başında veya daha da genç bir taraftar yanıma gelip “abi vasat sevici olduk, biz bu sıradan,vasat adamları nereden buluyoruz ? Geçen gün TV’da falanca yorumcuyu dinledim. Dirar Giuliano gibi adamlara verilen paraya yazık,onlar gibisi bizim 1.ligde bile var diye anlattı” dedi. Şaka yapıp yapmadığına baktım, yapmıyor… İşin ilginci o gece bu iki oyuncudan biri asist yapmış diğeri gol atmıştı 🙂

Dirar’ı bildiğim için anlattım.  2013’de Monaco ikinci ligde şampiyon olurken de, geçen yıl Ligue 1 şampiyon olurken de kadrodaydı diye. 2-3 cümlede ikna oldu. “Aaa bilmiyordum” dedi.

Giuliano’yu bilmediğimi ama Brezilya milli takımında oynayan bir oyuncu için vasat denemeyeceğini anlattım. “Abi oynamıyor Brezilya Milli takımında” dedi. Marmaray denizin altına girince internet kesildi telefondan bakamadık. Eve gidince bak. Oynaması da tek başına kriter değil. Bir oyuncu için 3-4 hafta iyi veya kötü denemez beklemek gerek, hem de en az 6 ay dedim. Evde bakacağım ama Brezilya’da yok dedi 🙂

Arkadaş baktı mı bu yazıyı okur mu bilemem ( Bu arada o gün itibariyle son 4 maçın ikisinde kadroda ama oynamamış bilgisini de merak edenlere yazayım)  Çok çabuk ve başkalarını dinleyerek “hüküm” veriyoruz. Yorum değil, hüküm…

Giuliano, Appiah gücünde Alex aklında bir gol attı. İkinci bölgede top alma işini de Mehmet Ekici veya Valbuena’ya devrettiğinde daha da etkili olacaktır.

***20.yüzyılda çok büyük önem arzetse de, son senelerde nedense “özellikle büyük kulüplerde” angarya statüsüne geçmiş gözüken Türkiye Kupası serüveni başlıyor. Fenerbahçe bu kupada nasıl bir strateji izlemeli?
Aykut Hoca ile sohbetimizde kupa statüsünün değişmesinden rahatsız olduğunu, bu kupanın genç oyuncuların kendini göstermesi için hayati önemde olduğunu anlatmıştı… Kupa grupları çift devreli lig usulü olunca son iki-üç maç formalite olabiliyordu ama hocanın bakış açısı da futbol adına kıymetli. Çünkü Ahmethan, Samed, Oğuz Kaan gibi oyuncuların yetenek değil tecrübe sorunları var…

Kupa asla angarya değildir. Avrupa’ya çıkışın da en kestirme yoludur.

Geçen yıl Fenerbahçe kupayı alsa Avrupa defterini Eylül’de ön elemesiz açar,  transferlerini çok daha rahat yapabilirdi. Tabii büyük camialar için kupa hedef olamaz, ligin yanında gelebilirse değerlenir. Ama şampiyon olamamış bir takımsanız, hele lige geçen yılki Fenerbahçe gibi erken havlu atmışsanız hem teselli hem de schengen vizeniz olur.

Aykut hoca kupayı sever. Adana Demirspor çok sevdiğim takımdır. İyi eşleşme, iyi maçlar olacak.

** Yayıncı kuruluşun maç anlatımlarındaki yorumcular tepki topluyor. Görüşünüz ?

Y.Malatya-Beşiktaş maçında Hamdi Aslan, Antalyaspor-Fenerbahçe maçında da Reha Kapsal yorumcuydu. Memnun olan var mıdır ? İlla Fenerbahçeli Beşiktaşlı olsun demiyorum. Malatya denince akla gelen Feyzullah, Oktay gibi bir isim de olabilir…

Reha Kapsal “sistemin olduğu yerde bireysel hata olmaz” diye iddialı ve bence hatalı bir söz söyledi. Bir teknik adamın bir meslektaşını eleştirirken empati yapması şart. Fenerbahçe geri çekilerek korkak oynamaz gibi popülist lafların eminim alanı çok ama değeri az olur.

Yorumculuk kendini pazarlama hele hele akıl öğretme yeri olmamalı. Sonra birisi çıkıp “Reha Hocam, mackolik sitesi verilerine süper ligde 29 maça çıkmışsınız, Aykut Hoca 450” derse ?

*** Basketbol Milli takımı 2 maçını da kazandı. Yorumunuz ?

Muhtemelen ilk ve son defa bir araya gelmiş bir oyuncu grubunun iki maçı kazanması önemli başarıdır. Ufuk Sarıca ve ekibine, oyunculara teşekkürler. Basketbol milli takımı sempatik bir takım.

Letonya maçında Melih müthiş oynadı, tek başına skoru omuzladı. Semih ‘in sakatlığı da büyük talihsizlik oldu.

Sertaç Şanlı uzun süre kısır giden bir kariyerden sonra 25 yaşında Beşiktaş’ta büyük bir sıçrama yaptı. Milli takımının iki maçında da öne çıkan oyunculardan oldu. Bizdeki oyuncu gelişimi geç oluyor. Galatasaray-Gaziantep-Uşak-Trabzon’da çok az süre olan Sertaç’ın bu çıkışını kim bekliyordu ?

Barış Ermiş de ikinci baharını yaşıyor. Tofaş ve milli takımda ders niteliğinde oynuyor.  Guard sıkıntısı had safhadayken, devşirme guard ile çözüm aranırken bu zamana kadar Ergin Ataman onu görmedi mi ?

Son olarak Metecan Birsen’den söz edelim. 13 Mayıs 2012 günü İstanbul’daki Final4’da “NIKE International Junior Tourment 2012 – En Değerli Oyuncu Ödülünü” almıştı. Onu alkışlarken Fenerbahçe ve Türk basketbolu büyük bir yetenek kazanıyor demiştim.

Obradoviç’in Fenerbahçe’deki ilk Euroleague maçında ilk 5 çıkmıştı… Sonrası onun için hep gri ve siyah gitti. Gittiği yerlerde de izlerim, milli maçta da gözüm üzerindeydi. MFÖ şarkısı gibi benim hala umudum var…

*** Yeni bir kitap tavsiyesi var mı ?

St Pauli üzerine 5 sayfadan fazla bir şey okumam diye düşünürdüm. Nick Davidson’un “Korsanlar, Punklar ve Siyaset” kitabını 322 sayfasını büyük bir keyifle bitirdim.

Bir İngiliz taraftar Watford’u bırakıp St Pauli’nin peşine düşüyor. Şehri kulübü anlatıyor. Bazı haftalar uzun tren yolculuklarıyla St Pauli için Almanya’nın statlarını geziyor. Forumlardan dostlar ediniyor…

Alman futbolu, taraftar kültürü üzerine çok akıcı ve samimi bir kitap. Tavsiye ederim.

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: bozkurt.yilmaz@abcspor.com

twitter: @_bky

Son Haberler

QUADRUPLE-DOUBLE, NBA TARİHİNDE SADECE 4 KEZ

NBA'de double-double hemen her maç, triple double'da her sezon onlarca kez gördüğümüz istatistiklerdir. Peki ya quadruple-double ? 350 bine yakın oyuncunun...

Benzer Konular