https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

BKY İLE 7 SORU-7 CEVAP

Okunması Gerekenler

*** Ve Fenerbahçe Euroleague Şampiyonu.. Ülkemizin futbol-basketbol tarihinin en önemli başarısı geldi Pazar Akşamı. Kısaca hem o anı canlı yaşamış biri olarak izlenimleriniz ve kupa öncesi-içi ve o geceden sonrası için görüşleriniz.

Yıllar önce,“bir gün o Avrupa şampiyonunu taşıyan uçak Atatürk havalimanına inecek” diye konuşur yazardık… Havalimanı kısmını tutturamadık ama o şampiyonluk kısmı tuttu 🙂

Fenerbahçe camiasına ve bunu samimiyetle yazıyorum tüm Türk halkına  kutlu olsun. Zira Fenerbahçeli olmayan milyonlarca Türk o gece Fenerbahçeli oldu. Resmen marştaki söz gerçek oldu, Türk”ün kalbi Fenerbahçe ile attı.

Böyle organizasyonlarda sponsor biletleri vs ile çok sayıda ilgisiz seyirci olur. Endişem buydu, boşunaymış… 2 gün boyunca muhteşem bir taraftar desteği aldı Fenerbahçe ve beyaz bayrak ayna, ilk gün ilk maçta öne geçip son sürat gitti ve kupa ile bitirdi.

İlk gün Olimpiakos 2012 finalindekine benzer, bir kez daha geriden gelip CSKA’yı  geçerken Fenerbahçe taraftarı da Olimpiakos basketlerini alkışlıyor ve adeta finalde Yunan takımını istiyordu.

Salon  kapasitesi için 15.600 yazıyor. Real Madrid’in 100,  CSKA’nın 700-800, Olimpiakos’un 1000-1500 civarında taraftarı vardı. Salonun geri kalanı sarı ve çubukluydu.

Real’i geçince“bu iş tamamdır” diyenlerdendim. Olimpiakos maçını kupa seremonisi öncesi formalite diye izledim. Ciddiyim, o kadar rahattım ve takıma güveniyordum.

Fenerbahçe’nin karşısına dikilen“final sendromu”, en büyük kupa finalini alarak paramparça oldu.

O gece oradaydım. 1981’den beri Fenerbahçe’nin basketbolunu izlerim. 40-50 kişinin gittiği maçları da Avrupa Şampiyonluğunu da gördüm. Ancak gece eve dönünce ülke genelindeki meydanları gördüm ya, gözyaşları o anda söz dinlemedi.

O gece şunu yazdım. Fenerbahçe’nin büyüklüğü konusunda fikrim var sanıyordum, memleket genelindeki kutlamaları görünce yanıldığımı anladım.

O gece Avrupa ve Türkiye’de hiçbir rakibi kalmayan bir Fenerbahçe’nin taraftarı, üyesi olduğum için şükrettim. Beni Fenerbahçeli yapan babam da bu geceyi yaşasaydı dedim.

O gece, 6 yıldır Fenerbahçe’ye yaşatılanlardan aklımdan geçti ve bu kupa bir şampiyonluğun da ötesi diye düşündüm.

O gece umarım bir “serinin” ilk gecesi olarak hatırlanacak.

*** Bu kupanın güzel yanı, herkes biliyor ki, belki seneye Belgrad’da kupa gelmeyecek ama FB yine basa gürecesek, seneye ve sonraki senelerde de bu seviyelerde, her sene F4 olmasa da, en azından F8 içinde olacak.

Final 4 sadece üyelere açık bir kulüp gibi diye yazdığımı hatırlıyorum. İlk kez gittiğimizde “bir arkadaşa bakıp çıkacağız” modunda ziyaretçi gibiydik. Artık üyelik kartımız var 🙂

Ali Ufuk Peker, kızlarda Türkiye finalini kaybettiğimizde şunu yazdı. “Her zaman her yerde en büyük olmak için önce her zaman her yerde olmak gerek”

Kalıcı başarı 3 yıl orada olup kupayı almak ve her yıl bunu bütçe, zihniyet ve oyuncu gurubu ile hedeflemektir.

Bize bu yolda dönüş yok diyor taraftar, kulak vermek gerek…

 

*** Geçelim oyunculara. Dışardan gözüken çok iyi bir arkadaşlık. Antreman haricinde bile ördek sürüsü gibi beraber gezen basketbolcular. Oynayan-oynamayan herkesin birbirine saygı durup, sahip çıktığı bir topluluk.

Her biri tek tek çok kaliteli oyuncular ama takım oyunu onlara neler kazandıracak çok iyi biliyorlar. Yanlış şut seçimi yapana bir bakış, hatalı pas vereni koça şikayet, süre alamayınca el altında gazetecilere haber yaptırma vs yok…

Bir de şöyle bakalım. Karşıyaka’daki Dixon mı bugünkü mü daha iyi performans veriyor ? Geldiği günkü ürkek Kaliniç mi, Final4’da içinden NBA yıldızı çıkan Kalinic mi ? Geldiği günkü Udoh mu Final4’de triple double kıyısında gezen Udoh mu ?

Ne mutlu, her oyuncu için gelişim konusunda büyük laflar yazma hürriyetimiz var.

1988-89 kadrosu gibi, tek tek çok kaliteli takım olarak daha da kaliteli bir ekip. Sinerji’nin tanımı gibiler…

*** Obradovic için nelere söylemek istersiniz. Şöyle bi düşünüyorum; Hani hepsini tek bir kulüple almış olsa, kadro çok iyi zaten kurulu düzen, kim gelse farketmezdi dersin ama 5 ayrı takımla Euroleague kazanmak ve toplamda 9 Kupa-1 şampiyonluğu..

Askerliğim sırasında Gölcük’te gemilerin bakım onarımını yapan birlikteydim. Adını hatırlayamadığım bir bilgisayar programı vardı. Bir gemi bakıma geldiğinde neler hangi sırayla kontrol edilecek, ne olursa ne yapılacak gibi detayın detayı hesap edilirdi. Obradoviç o program gibi basketbolu yönetiyor. Her detaya hakimiyet, sıfır hata…İş disiplini gibi ülkece sınıfta kaldığımız bir konuda destan yazdı.

Ancak bunu 5 ayrı takımla yapmak için basketbolu ve insan ilişkilerini mükemmel bilmek gerek. Ona ve ekibine, Murat Ülker ve Aziz Yıldırım’a şükranlarımızla…

*** Basketbolda harika bir Puzzle, organizasyon, NBA’vari bir salon, çok iyi bir GM, harika ötesi bir coach ama futbolda hemen her sene sil baştan bir yapı. İki şubenin sizce en önemli farkları ne?

Maliyetleri önemli bir unsur. Basketbol’un toplam gideri 22.600 Euro civarı. Futboldaki pasta daha büyük, düzen çamurlu, rekabet bel altı üzerine kurulu.

İki branşı karşılaştırmak çok sağlıklı değil kanımca ama  silbaştanlar futboldaki kördüğümü daha da zorlaştırıyor bu bir gerçek.

Ancelotti’nin hayatını okuyuncaya kadar, kaliteli bir hoca getirip, sonuçlar kötü de gitse dahi o hocada ısrarcı olmak gerektiğini düşünürdüm. Futbolun Obradoviç’i  gibi bir adam olan Ancelotti bile Chelsea, PSG ve Real Madrid gibi kurumsal kulüplerde ikinci şansı bulamıyorsa bizdeki durum da anlaşılabilir…

Ancak silbaştanlar bizi yolumuzdan ediyor. Gelen hocaya, belki de hak etmediği şekilde her türlü yetkiyi veriyoruz, adam ilk iş Emre’yi kovuyor . Bir sene sonra baktığında hem o hoca hem Emre yok…

*** Fenerbahçe Gençlerbirliğini 2-1 ile geçti, yorumunuz ?

Maçı kaç kişi izledi bilemiyorum. Basketbol takımı Bağdat Caddesine götürecek bozulan otobüsü izleyenler belki de daha çoktu. Ben maçı izleyenlerdendim.

Advocaat’ın bazı konulardaki inatçılığı Şubat ayından beri Fenerbahçe’ye çok pahallıya mal oldu. Maç içinde yaptığı değişiklikler ile maç kazandıran hoca gitti aynı diziliş ile aynı hataları yapan, takımı değiştirmeyen bir Advocaat geldi.

Gençlerbirliği maçında da böyle başladı Fenerbahçe ama Alper kanada, Robin forma numarasına geçince durum değişti ve uzun bir aradan sonra pas yapan, atak üstünlüğünü ele geçiren bir Fenerbahçe izledik. Tabii Gençlerbirliği’nin de çok formsuz olduğunu belirtmek gerek.

Her lig galibiyeti değerlidir. Bu da öyle oldu…

*** Ziraat Türkiye Kupasından elenmek, sarı lacivertlilerin önünde tek bir hedef bıraktı; lig üçüncülüğü. Olası bir 4.sıraya düşmek sezonu erkenden açmak anlamına geliyor ki, yeni sezonda en az 5-6 takviye yapma ve yeniden takım olma ihtiyacı elzem olan Fenerbahçe için çok büyük bir handikap.

Lig üçüncülüğü ve Başakşehir’in kupa şampiyonluğu Fenerbahçe’yi Avrupa ligi gruplarına doğrudan gönderir.

Fenerbahçe önce kendi işini yapsın, üçüncü olsun.

Zeminin yeniden yapılması gündemde, hibrit çim olacak. Transferler, giden-kalan, kamp, adaptasyon nereden baksan lig üçüncülüğü çok önemli.

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: bozkurt.yilmaz@abcspor.com

twitter: @_bky

Son Haberler

RESIMDEKI 7. KIM? FERGIE’S FLEDLINGS, THE CLASS OF 92

Yukarıdaki tarihi fotoğraftaki 6 kişiyi herkes bilir ama en arkadakini belki de hiç kimse hatırlamaz. Hatta birçok yerde bu...

Benzer Konular