*** Euro 2016’da elenen teknik direktörlerden birer birer istifa haberleri gelirken, bizde sessizlik hakim. Sizce spor direktörümüzün milli takım akıbeti ne olacak?
Türkiye’de hayatın her alanında, hata yaptığını kabul etmek zayıflık olarak görülür. Dolayısıyla istifa etmek de “ne yani bilerek mi yenildik” gibi bir mantıkla gündeme bile gelmez.
“Çok daha iyisini yapabilmeliydik. Hayalim, mutluluktan halkı sokaklara dökülmüş bir ülkenin teknik direktörü olarak görevi bırakmaktı ama olmadı. Bugün görevi bırakıyorum. İnşallah yeni hocamızla birlikte milli takım halkı sokaklara dökecek başarılar elde eder ve ben de elimde bayrakla o sokaklarda olurum” gibi bir paragraf beklediğimiz Terim faturayı “ülke olarak iyi hazırlanamadık” diye halka kesti.
Başarılı, adil, mütevazi, kocaman yürekli bir adamı beklemeye devam ediyoruz.
*** Türkiye’nin diğer renkleri için olmasa da, Fenerbahçe ve Fenerbahçeliler için unutulmaz günlerden biri olan 3 Temmuz kumpasının 5.senesine geldik. Bu konuda söyleyecekleriniz.
Temmuz 11 darbesini 3 ay konuşulur unutulur hesabıyla yapanların hesaplarının şaştığı nokta Fenerbahçe taraftarı olmuştur.
Bedeli hem kulüp hem her bir taraftar için maddi manevi çok ağır olsa da, 2011 şampiyonluk kupası olması gerektiği gibi Fenerbahçe müzesinde kalmıştır.
*** Erkekler 17 Yaş Altı Dünya Basketbol Şampiyonası’nda mücadele eden Türkiye Yıldız Erkek Milli Takımı, final maçında ABD’ye kaybetti ama büyük bir başarı kazanarak, turnuvayı gümüş madalya ile kapadı. Bu turnuva özelinden genele dönerek, A takım seviyelerine kadar hemen her kategoride inanılmaz başarılı olan gençler, o eşiği geçip büyükler kategorilerinde neden başarılı olamıyor?
Fransa-İzlanda maçı yerine gençlerin finalini izledim. Amerika U-17 takımı bizim ligde Playoff yarı finalini oynar.
Bizimkilerin geleceğindeyse, takım 20 sayı farkla öndeyse son 2 dakikada oyuna girme ve pişsin diye bir başka kulübe kiralanmak gibi 2 olasılık var.
Şampiyonluğa oynayan takımlar “hadi şu oyuncu yetişsin, biraz süre verelim” diye beklemez ama 5 yabancı kuralından sonra kimse beklemez.
Bir defa olsa tesadüf diyeceğiz ama yıldız ve gençlerde çok başarılı olana oyuncular 18 yaşını bitirince her defasında adeta bir kara deliğe düşüyorlar. Nedenini araştırmak ve çözüm alternatifleri üretmek için düşünmek ve plan yapmak gerek ama bir telefonla yabancı oyuncu getirtmek daha kolay.
*** Yılan hikayesine dönen Gökhan Gönül transferi beklenildiği şekilde sonuçlandı ve milli sağbek siyah beyazlılara imza attı. Sizce suçlu kim, imzayı sezon ortası attığı dedikoduları ve FB seyircisinden gelen tepkiler hakkındaki düşünceleriniz.
Rahmetli babamın sözüdür. Birisi yeni bir işe başlarken “Allah hayırlısıyla ayrılmayı nasip etsin” derdi. İşe yeni başlayan birine bunu söylemesini garipsemiş ve niye böyle dediğini sormuştum. Herkes işe güle oynaya başlar. Ayrılışların çok azı aynı şekilde olur” benzeri bir söz söylemişti… Gökhan Fenerbahçe’den iyi ayrılmadı. Beşiktaş büyük kulüp, oraya gitmesi sorun değil. Tercih meselesidir. Ancak sezon devam ederken (bu bizim ligimizde kurallara da aykırıdır) Beşiktaş ile görüşüp anlaşması, para için gitmiyorum deyip Fenerbahçe ile pazarlık etmesi ve doğruyu söylemek yerine yan yollarda dolaşması yanlış ve ayıp oldu !
Fenerbahçe müzesinde kaç oyuncunun forması vardır ? Bir gün çocuğunu elinden tutup, müzeye gidip o formayı gösterebilecek nadir isimlerdendi.
*** FFP kıskacına girmiş kulüplerimizin bu sezonki transfer sezonu öncekilere nazaran silik geçiyor gibi. 2017 yazında yeni ihale olacağını da hesaba katarak, sizce bu vasatı geçmeyen kalitedeki lige, katılımcı şirketler tarafından aynı paralar verilecek mi ?
Türk takımlarının genel durumu, kredi kartından sürekli harcama yapan ama her ay sadece asgari tutarı ödeyen kişinin durumu gibi. Bazen devlet vergi borçlarını siliyor ve bir ferahlık oluyor. Bazen de stat yapıyor, başka yollarla destek verip yine bir ferahlama ortamı yaratıyor. Bu ferahlamada tek istisna kulüp var…Onu da bir gün konuşuruz.
FFP, ayağını yorganına göre uzatma konusunda 3 büyüklere ve Trabzonspor’a bir fırsat. Diğer kulüplerin ne geliri ne gideri var bir tek o kulübün başkanı ve çevresindeki 3-4 kişi bilir…
Transfer sezonu Bodrum Cumhuriyet caddesi tadında geçiyordu, bol kalabalık bol gürültü. Şimdi Göcek koyları tadında geçecektir. Yine güzel ama sakin…
Yeni yayın ihalesine gelirsek, ben ihaleye katılacak bir şirket olsam yükselen, kar eden bir lig yerine tam da böyle bir ortam isterdim.
*** Fenerbahçenin Şampiyonlar Ligi 3.ön elemede rakibini belli edecek kuralar 15 Temmuzda çekilecek. Gönlünüzden geçen takım hangisi ve sizce sarı-lacivertliler, bu turu geçse bile çok daha zorlu ekiplerin yer alacağı sonraki etabı da geçip seneler sonra Şampiyonlar Ligi vizesi alabilecek mi?
Fenerbahçe’nin son 5 yılda 2 kez Şampiyonlar Ligi gruplarına 1 kez de Avrupa ligi gruplarına katılım hakkı gasp edildi. Bu da en az 18, mütevazi bir tahminle 28, iyimser tahminle 34 maç oynamamış olması demek ! Fenerbahçe’nin puanı yetersiz ve dolayısıyla Şampiyonlar ligi ön elemesinde seri başı avantajını alabilmesi çok zor.
Avrupa Kupalarında, “Ivan Bebek gibilere toslamadan” mümkün olduğunca puan toplamaya devam etmek gerek.
Maalesef terörle anılan bir ülkedeyiz. Elenen her takımımız için hem Avrupa’nın geneli hem UEFA derin bir oh çeker.
Fenerbahçe kendi ev ödevini iyi yapmalı, misal ön eleme öncesi transferi tamamlamak gibi.
*** Geçen hafta yaz için futbol kitabı tavsiyesi almıştık. Bu haftada yaz için futbol dışı 3 kitap tavsiyesi alalım.
İlk olarak bir İtalyan ressamın Abdülhamid dönemindeki İstanbul günlerini konu alan Orhan Bahtiyar’ın nefis Ateş Kırmızı’sı romanı. Bu romanı okuyunca Orhan Bahtiyar’ın diğer kitaplarını okuyayım mı diyen olursa cevabım evet !
Kayıp Şeylerin Bakım Kılavuzu-Jonathan Evinson. Dibe vurmuş bir adam hayatını kazanmak için çocuk bakıcılığı kursuna gider. İlk işinde karşısına tekerlekli sandalyede aykırı bir çocuk çıkar ve beraber bir yolculuk planlarlar… Özlemek, kaybetmek üzerine hüzün ve eğlenceyi beraber barındıran çok güzel bir kitap.
Bir Kuzgun Yaz-Mehmet Ünver. Mehmet Ünver geçen yıl yazdığı İzansız Mahalle’nin tanıtımında “yılın en iyi kitabı” yazmıştı. Çok iddialı gelmişti, “hadi canım” demiştim ama okuyunca hak verdim. Kendisiyle tanışıp sohbet ettiğimde “son yıllarda okuduğum en iyi romandı” dedim. Bir Kuzgun Yaz da onun kadar iddialı ve başarılı bir roman. Biliyorum Mehmet Ünver ismini yeni duyan çok kişi var, pişman olmazsınız. İstanbul’da çocukluğunuz anılarıyla bir yazı okuyacaksınız.
Herkese iyi bayramlar dilerim..
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: bozkurt.yilmaz@abcspor.com
twitter: @_bky
