Favori ülkelerin şampiyonluk primi kadar milli takımımıza şampiyonaya katılım primi vermek az gelişmişlik ve iş bilmezliktir. Sınava hazırlanan çocuğunuza, deneme sınavında başarılı oldu diye playstation alınca performansı artar mı azalır mı ?
Bir de milli takımda oynamak için neden prim veriliyor ? Avrupa şampiyonasında dereceye girersin elbette ödül verilir.
Federasyonun, milli takıma oyuncu veren klüplere altyapıda kullanmak şartıyla ödül verebilir, her katılan futbolcu adına 10 amatör takıma malzeme alınıp, o takımlardaki çocuklara sağlık sigortası yapılabilir. Düşünmek gerek, düşünmek zor bir eylemdir.
*** Milli takımımız ilk turdan turnuvaya veda etti ve Spor direktörümüz Fatih Terim’in “Ölüm Grubu” olarak nitelendirdiği 4’lüden çeyrek finali gören olmadı. Turnuva genelinde Milli takımımız ve gelecek için söyleyecekleriniz
Egoyu övmeyi meslek gereği sanan gazeteciler olduğu sürece “something can happen everything can happen”
Gelecek ile ilgili beklentim çok standart: yeni bir başlangıç sloganıyla, yeni tasarlanacak tuhaf renkteki formalar ile milli maçları Konya’da oynamaya devam etmek.
Bir şeylerin düzelmesi için milli takımda Kocaman bir devrim olmalı.
*** 24 takımla start alan turnuvada geriye 8 ülke kaldı, Favoriniz kim ve sizi en çok şaşırtan ülkeler.
En çok şaşırtan ülke İzlanda tabii. İngilizlerin “volkan sayısı lisanlı futbolcu sayısından fazla” dediği ülke bir futbol düşünürünün (!) tersine çok iyi ders almış, ders veriyor. İzlandalı futbolcuların aldıkları ücretler ve oynadıkları takımlar da bir o kadar şaşırtıcı.
Türkiye için de beklentim azdı ama saha dışındaki rezil ortamı ve ilk 2 maçtaki utanç verici futbolu tahmin etmemiştim.
*** Geçen sezon 40.000’e yakın kombine satan Fenerbahçe bu sene başı inanılmaz sert bir düşü yaşadı ve rakamlar resmi olmasa da 10.000’lerin çok altında. Sizce nedenleri ne ve beklenen transferler gelse bile hayal edilen kombine sayısına bu sezon ulaşma şansı var mı ?
Bu sezon “seyirciyi” tribüne çeken kıvılcım da transferler değil, oynanan futbol olacaktır.
*** Kadınlar Olimpiyat vizesi aldık ve simdi sıra erkeklerde. Sizce Ergin Ataman ve talebeleri zoru başarıp Rio’ya gidebilecek mi ?
Sebep elbette tek başına bu yabancı kuralı değil, Türk oyuncular ve koçlar bu rekabete hazır değiller. 2 yıl üst üste gençlerde Avrupa’da şampiyon olan genç milli takımdan kaç oyuncu bugün ilk beş başlayabiliyor, hatta süre alabiliyor ?
Boby Dixon müthiş saygı uyandıran bir oyuncu ancak onun milli takıma alındığı günlerde altyapı seçmeleri yapan takımlar hala yaş gruplarına “boy” şartı koyuyorlar. Koymasalar dahi seçmelerde çok yetenekli oyuncu yerine topu eline yeni almış ama uzun olanı bir yontarız diye alıyorlar.
Milli takımın işi zor. Başarılı olursak Ergin Ataman ve oyuncuların üstün gayretiyle oluruz.
*** Fenerbahçe’nin efsane sezonu 1988-89 sezonundan en iyi 5 golü seçmenizi istesem hangilerini alırdınız ?
5.Rıdvan’ın B.Savaş’ın algılarıyla oynayıp Galatasaray’a attığı gol.
4.Hakan Tecimer’in Karşıyaka’ya attığı rövaşata golü. Hakan Tecimer gibi büyük bir yıldızın en büyük dezavantajı Aykut, Oğuz ve Rıdvan ile aynı dönemde oynamasıdır. Onun için ona “süperstar” yerine çok iyi futbolcu denir.
3.Rıdvan’ın Trabzonspor’a düşe kalka, arkası kaleye dönükken tekrar dengesini bulup dönüp attığı gol. Trabzonspor’a önceki sezon, bir yanından topu atıp diğer yanından geçtiği gol kadar güzeldir.
2.Devreye 3-0 yenik durumda kapatan Fenerbahçe soyunma odasında Veselinoviç takımı toplar. “Tamam, Galatasaray ile bir maç oynadık ve 3-0 kaybettik şimdi ikinci yarıda çıkın yeni bir maç yapın ve 1-0 kazanın” der. Takım sahaya çıkarken ekler “ ve o golü ilk 15 dakika içinde bulursanız maçı kazanırsınız” Aykut Kocaman o golü ikinci yarının henüz başında sıfırdan atar. Sonrası malum…
1.Rıdvan’ın Altay’a attığı gol. Topu sahasından alır, bir verkaç yapar, rakip oyuncuların arasından slalomu bitirir ve ceza sahasına girerken topu direk dibine bırakır. “Kalecinin uzanamayacağı yere” deyimi ne zaman kullanılsa akla gelecek ilk goldür.
*** Yaz için okunacak birkaç futbol kitabı tavsiye eder misiniz ?
Bülent Gürsoy’un “yaşamaya mecbursun” kitabı yeni yayınlanmış bir roman. Bir kadın kalp nakliyle futbola tutkun bir adamın kalbini alır… Kitabı Bülent Gürsoy kendi imkanlarıyla bastırmış. Umarım kitapçılarda da en kısa zamanda satılır.
Alp Eralp’in 2013-14 sezonundaki tüm maçlara gittiği (evet sadece kadınların gittiği maçlar da var) ve yazdığı “Fenerbahçe seyahatnamesi 34’te 34” kitabını henüz okumayanlara tavsiye ediyorum.
Melih Esen Cengiz’in 1914 yazında Fenerbahçe, İstanbul’u ziyaret eden Alman zırhlısı ve Fenerbahçe’nin Rusya seyahati üzerine kurguladığı 1.dünya savaşının başını anlatan romanı Bir Osmanlı Yaz’ı da keyifle okunur.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: bozkurt.yilmaz@abcspor.com
twitter: @_bky