Kayseri ve daimi deplasman Olimpiyat’ta yaşanan hüsrandan sonra takımın acil olarak morale ihtiyacı vardı ve neyse ki bu akşamı Cenk’in son dakikadaki muhteşem kurtarışı sayesinde firesiz atlatmayı başardık. Kasım ayı için oldukça ılık sayılabilecek bir havada Olimpiyat stadında bile donmadan veya uçmadan maç izleyebilme lüksünü yaşamak da gecenin bonusu oldu. 3 sezonluk kombine kart alan kardeşimin Passolig kartının tanımsız olması yüzünden ilk yarıyı izleyemeyip ikinci yarıda ise güvenlikçilerin inisiyatifiyle stada girebilmesi de bu garabetin yol açtığı felaketlerin bir devamı gibiydi!
Aslında pislik ve çamurun içinde debelenen ligimizden sonra Avrupa arenası Beşiktaş için bir nefes alma alanı oldu. Özellikle ilk yarıda çok sayıda net pozisyon üretmese de baskılı oynayan ve topa daha çok sahip olan Beşiktaş maçı da normal idare eden ve hatta Beşiktaş lehine penaltı verebilme cüretini gösterebilen bir hakem ve zaman çalmak için her türlü dalavereye başvurmayan bir rakip de bulunca olağanüstü olmasa da en azından olağan futbolunu ortaya koyabildi. Tabii ki rakip daha zayıftı ama ilk maçtaki 4-0’lık galibiyet yine de aldatıcı olmamalıydı ve Bilic de bunun bilinciyle sahaya dengeli bir kadro çıkardı. İsmail Köybaşı sol ayağıyla sağ bekte Necip’ten çok daha iyi olduğunu yine kanıtladı, Atiba yine her yerde herkesin açıklarını kapadı, Oğuzhan tam bu akşam çok havasında değil derken attığı harika ara pasla Gökhan Töre’yi kaçırıp ikinci golün hazırlayıcısı oldu. Sosa’nın da aynı şekilde attığı ara pasta ise bencillik yapmasa 3. Golün asistini yapması da işten değildi Gökhan’ın…
Olcay, Pazar günü gördüğü kartın etkisinden kurtulamamış gibiydi ki zaten Bilic de çareyi onu kenara almakta buldu. Evet Beşiktaş’ın kadrosu genç ve çok deneyim kazanması gerekiyor ama istekleri ve mücadeleleri bizim ‘derin futbol teşkilatı’ ve amaca giden yolda her türlü aracı mübah sayan rakipler tarafından dilim dilim doğransa da sabırla yollarına devam etmeye çalışıyorlar. Demba Ba ise kalitesi ve mücadelesiyle gerçekten de bu takımın en pahalı futbolcusu olmayı hakettiğini gösteriyor. İlginç penaltı tarzı ve ikinci golde yaptığı soğukkanlı ve klas vuruş Almeida’nın uzun süre çıldırttığı taraftara ilaç gibi geldi.
Yapılabilecek en ciddi eleştiri ise maçı 2-0’a getirdikten sonra yine skoru koruma kaygısıyla fazlasıyla geriye yaslanıp orta sahayı rakibe teslim etmekti. Akabinde 77. Dakikada kaleye gelen ilk ciddi şutta golü yiyip ikincisini ise son dakikada mucizevi bir şekilde ve ardından şansın da yardımıyla savuşturmasa doğrusu Malmö, Valerenga ve Auxerre facialarını yaşamış bu taraftar için tahammülü zor bir şok daha olacaktı.
Gökhan Töre için ayrı bir parantez açmak gerekir diye düşünüyorum. Eğer muhtemel 3. Golün de asistini yapsa bu gecenin tartışmasız en büyük yıldızı olacaktı ama yine de müthiş enerjisi ve süratiyle rakip savunmayı felç etti ve her iki kanatta da yine çok etkili bir oyun sergiledi. Adamına göre bazen küfür sayılan, bazen sayılmayan F… Off’u Gökhan’ın adına seve seve TFF, MHK, Passolig ve Türk futbolunu katledilmesinde emeği geçen bütün mercilere göndermeyi de bir borç bilirim.
