İngiltere’nin kuzeyinde, West Yorkshire bölgesinde, Leeds ve Manchester şehirleri arasına kurulmuş, 200 binden az bir nüfusa sahip, küçük bir Yorkshire kasabası Huddersfield’in, Huddersfield Town kulübü bugünkü yazı konumuz.
1908 senesi kuruldular ama asıl şahlanış 1920, kulübün kupa finali görüp bugünün Premier Lig’ine çıktığı tarihti.
Daha da önemlisi, futbolda devrim yapacak Herbert Chapman takımın başına getirilmişti. 18 yaşında madenlerden keşfedilen altın jenerasyon, kulüp tarihinin en golcüsü olan George Brown, Hugh Turner, Alex Jackson, Clem Stephenson, Billy Smith, Tom Wilson, Roy Goodall ve diğerleri…
Ve 1922’de bu küçük Yorkshire kulübü, FA Cup finalinde Preston North End ve Community Shield’da Liverpool’a karşı alınan zaferlerle Huddersfield Town tarihinin ilk kupalarını kazandı. FA Cup finali sonrası tam 30 bin kişi takımı karşılarken, bebek ve yaşlılar hariç neredeyse herkes kasaba meydanındaydı.
1923-24 sezonunun son haftası ise, belki de tarihin en dramatik anlarına sahne oldu. Cardiff City ve Sunderland ile şampiyonluk mücadelesi veren Huddersfield Town, son haftada eşit puan ve averajla ada futbol tarihinin en küçük farkla kazanılan şampiyonluğunu elde etti.
1925 ve 26 sezonlarında da zirveyi görerek, 3 kez üst üste şampiyonluk yaşadılar ve armalarında 3 yıldız taşıma nedenleri budur.
Artık Huddersfield Town’un Leeds Road stadyumuna bazı maçlarda 60 bin kişi akın ediyordu. Kasabanın amiral gemisi olan Rugby yerini net olarak futbola bırakmıştı!..
Huddersfield Town, 1920’lerin ortasından itibaren birkaç yıl boyu dünyanın en güçlü takımıydı dersek abartmış olmayız. Öyle ki, 1928’de Wembley’de İskoçya’nın İngiltere’yi 5-1 yendiği tarihi maçta sahadaki beş futbolcu Huddersfield Town forması giyerken, İskoçya’da hat trick yapan zamanın efsane forveti Alex Jackson da bunlardan biriydi.
Eklemezsek olmaz, futbol tarihindeki ilk kornerden golü atan Bill Smith de Huddersfield oyuncusu idi.
Sonraki yıllarda futbolculara ödenen maaşa azami sınır konmasını esas alan sistemin (bir nevi günümüzün Salary Cap sistemi) terk edilmesiyle Huddersfield Town gibi küçük kasaba takımları, özellikle metropollerdekilerin gölgesinde kalmasının ardından ekonomik olarak büyük kent takımlarıyla rekabet edemedi. Yani bugünkü gibi; küçük balıklar ekonomi girdabında büyük balıkların beslenme kaynağı oldu !..
1950’lerde en üst ligden düşen Huddersfield Town, 1970’lerdeki kısa dönem hariç neredeyse 65 sene boyunca Premier Lig’e geri dönemedi. 1970’lerin sonunda 4. lige kadar düşen ve 2000’lerde yine 4. lige düşüp kayyuma devredilen Huddersfield Town’ın kapanacağı konuşulurken, 2010’larda bir kez daha dipten kalkıp, 2017’deki final sonunda Premier Lig’e döndüler.
Hem de ne yükselme !!. Filmlere konu olacak şekilde; normal sezonu -2 averajla bitir!.. 3 play-off maçında da kazanamadan 3 beraberlik al. Play-off maçlarında attığın tek golü de rakip kendi kalesine atmış olsun ve penaltılarla Premier Lig vizesi al.
İlk sene ligde kalsalar da ikinci sene tutunamayıp küme düştüler. Geri dönmek için yaptıkları tüm hamleler başarısız oldu ve günümüzde 3. lige kadar gerilediler. Hatta, rekorları Manchester City’nin üst üste kazandığı dört şampiyonluk ile kırıldı. Ancak Huddersfield Town’ın öyküsü ve tarihi başarıları unutulmazdı.
Takıma ev sahipliği yapan kasaba, şimdilerde 20 bin öğrenciye ev sahipliği yapan büyük bir üniversiteye sahip. Nüfusunun üçte birini öğrencilerin oluşturması nedeniyle öğrenci kasabası ve çoğu da müslüman.
Yazımızı da ezeli rakipleri Leeds United (West Yorkhisre derby) ve lakapları da “the terriers” diyerek bitirelim.
ABC SPOR
