Herkesin bir B planı vardır, ta ki ağzının ortasına yumruğu yiyene kadar.
Mike Tyson.
– Ya yoksa?
– Yoksa maçın kaderi belli.. Knockout (nakavt)..
Yumruğu ağzının tam ortasına yemiş Fenerbahçe yönetiminin B planı nedir diye sanıyorum herkes merak içinde ama görünen şu ki Ali Koç’un herhangi bir B planı yokmuş zaten de hiç bir zaman olmadı.
Comolli gitti, gideli 1 aydan da fazla oldu, yeni sportif direktörün kim olacağı konusu hala gizemini koruyor. Teknik direktörlük makamının sportif direktörlük makamıyla ilintili olmasından kaynaklanan belirsizliğin bir sonucu da olabilir bu durum. Bu karar için “sezon sonunu bekleyelim, şampiyon olamazsak hocayı göndeririz, sportif direktör işine de o zaman bakarız, hoca kalırsa da Emre’yi sportif direktör yaparız” demişler muhtemelen. Lige erken havlu atılması ve hocanın istifasıyla şu an dımdızlak ortada kalmış durumdalar. Sonuçta Ersun Yanal artık yok, Fenerbahçe futbol takımı da Emre, Volkan, Tuncay üçlüsünün eline kalmış durumda. Cehennem bomboş, bütün şeytanlar burada durumu gibi bir şey.
Fenerbahçe yönetiminin üzerinde karar kılmış olduğu bir B planının olmaması taa en başından bu yana büyük sorundu, dedim ya hiç bir zaman da B planları olmadı. Hedef denilen transferlere bakıyorsun, sonuna kadar kovalıyorlar, alınabilirse alınıyor ya da bir şekilde o transfer gerçekleşmiyor derken son anda alternatifi buydu diye birini kolundan tutup getiriyorlar, alakası yok. Adil Rami, Mevlüt Erdinç, Benzia ve hatta Harun transferlerine baktığımızda bu gerçeği görüyoruz. Panik içerisinde son anda yapılmış transferler.
Cocu’nun devre arasını dahi göremeyeceği aşikardı, apar topar yardımcısını hoca yaptılar. Koeman biraz başarılı olsaydı bu yıl da takımın başındaydı, “biz kendisine güveniyoruz” diyerek çıkacaklardı işin içinden adım gibi eminim.
Ersun Yanal hep son ihtimaldi, son ihtimal de B planı sayılmaz. O da zaten pusuya yatmış Fenerbahçe’nin kucağına oturacağı anı sabırla bekliyordu, Koeman’dan sonra da direkt değerlendirdiler, iyi ki de değerlendirdiler, daha iyisi yurt içinde yoktu, bunlar da yurt dışından bulamazdı, küme düşerdi bu takım.
İşin acı tarafı şu ki bir ihtimal daha yok., teklif götürülmeye değer hiçbir yerli isim göremiyorum ben. Erol diyenlere, Tayfun diyenlere hiç itibar etmeyin, teknik direktörle kumar oynanmaz, kaleciyle de kumar oynanmaz, stoperle de. Hepsi tecrübeyle sabittir; Cocu, Altay, Jailson. Yılmaz Vural ismini zikredenler de bir zahmet takvime baksınlar, yıl olmuş 2020, adam artık ikinci küme hocası, birinci ligden bir talibi daha çıkmıyor ne zamandır, devri çoktan geçti.
Ligin bitimine 8 hafta kaldı.. Bir sonraki sezona taşınacak isimler aşağı yukarı netleşti, tablo o kadar korkunç değil aslında. Alper, Tolgay ve Mevlüt dışındaki tüm yerli oyuncular önümüzdeki sezona rahatlıkla taşınabilir..
Altay, Harun, Dirar, Serdar, Sadık, Hasan Ali, Jailson, Gustavo, Tolga, Ozan, Ferdi, Deniz, Ekici. Vedat ve hatta kalmayı düşünürse Zajc. Ama as ama yedek kadroda katkı sağlayabilecek oyuncular hepsi de.
İsla ile sözleşme yenilemek saçma olur diye düşünüyorum, Kruse’nin satılabilir bir oyuncu olduğunu ve sisteme pek uymadığı için satılması gerektiğine inanıyorum, Rodrigues’in de kulübüne geri gönderilmesinden yanayım. Bu oyuncularla beraber devre arasnda takımdan ayrılan Rami, Moses ve Zanka’nın yerlerine iki stoper ve bir sol bek alınır, bir de tecrübeli bir kaleci bulunursa sorunlar büyük ölçüde çözülür. Tabii ki büyük isimlerden bahsetmiyoruz artık, o devir bitti..Dünya futboluna hakim bir scouting ekibi bu oyuncuların yerlerini doldurur. Fenerbahçe’den daha kötü transfer yapan bir başka kulüp yok bu ülkede, bu meselenin üzerine yürünürse mutlaka gözle görünür sonuç alınır. O futbol bilgisine sahip pek çok kişi var bu ülkede, umarım yönetim bu konuda çalışmalar içindedir. Avrupa’da onlarca kulüp var bu konu üzerinde uzmanlaşmış, scouting transferi de gerçekleştirebilmek mümkün. O yüzden benim fikrim bas bas paraları scouting’e ve sportif direktöre..
İşte bu noktada yeni bir teknik direktöre ve yeni bir sportif direktöre hemen şimdi ihtiyaç var. Lige havlu attığın anda yeni sezon başlar, yarın artık bugündür mottosuyla hareket etmenin zamanı. Emre bir kaç maç idare eder eyvallah da sonrası vakit kaybı. 23 yaşında, orijinal mevkisi ön libero olan, Fenerbahçe’nin geleceği diye düşünülen Jailson’un yerine Tolgay Arslan’dan medet uman her hoca adayı zaten vakit kaybıdır ama o konuya bu makalede girmeyim.
– Peki, nasıl bir hoca lazım?
– Hoca gibi hoca lazım. Ligi tanıyor olup olmaması bile çok önemli değil.. 5-6 hafta da bu ligin pek de matah bir lig olmadığını öğrenir zaten..
– Hoca gibi hocadan kastım ne?
Aslında çok şey beklemiyorum, standart bir hoca bekliyorum herkes gibi ama nedense Daum’dan bu yana da karşıma çıkmış değil.
Elindeki malzemeyi dibini sıyırana kadar kullanacak bir hoca.. Ekici ve Zajc bu takımda çok rahat oynarmış mesela, oynatılmadı..
İnadım inat, kıçım iki kanat demeyecek tipte bir adam lazım, Jailson stoper olacak diye tutturmayacak mesela.. Gustavo-Serdar önlerinde Jailson hiç denenmedi, bu kadarcığını akıl edecek bir hoca olsun yeter.
Tüm maç boyunca sağ ayaklı oyuncuyu solda, sol ayaklı oyuncuyu sağda oynatmak, koşma, fizik ve devamlılık problemi olan kanat forvetten kanat savunmacı yapmak gibi anlamsız maceralara girmeyecek standart bir hocadan bahsediyorum.
Bana iki tane sprinter kanat oyuncusu lazım diyerek işbaşı yapacak, yeteneğe ve yetenekli oyuncuya kıymet verecek bir hoca lazım.
Kötü giden maçta oyuncu değişikliği için 70. dakikayı beklemeyecek bir hoca lazım. (Bunu bulması çok zor sanırım)
Mağlup giden maçta defanstan adam eksiltip 3-5-2’ye dönüş yapabilecek cesareti olan tecrübeli bir adet hoca olsun ismi, cismi, milliyeti hiç önemli değil, yakışıklı olmasa da olur..
Benimkisi biraz da işin latifesi, gönüllerdeki hoca bulunmaz ama işin en mühimi bir çırak aranmıyor..! İki sezondur bu camia çok çekti çıraklardan…
mail: bruno.monte@abcspor.com
twitter: @BrunoMonte1907