BEŞİKTAŞ’IN GENERALİ: NATE WOLTERS

Wolters her şeyden önce karakteri, yüksek basketbol IQ’su, takım oyununa yatkınlığı ile önemli bir lider. Bunun yanında bir oyun kurucu için iyi bir fiziğe sahip 1.93 boyuyla ve bunu kullanarak üzerindeki savunmaya rağmen şutunu yaratabilen, temas aldığında dahi etkili bitirişler yapabilen bir skorer. Sürekli potaya gitmek istemesi ve teması alsa da pes etmemesi onun bolca faul çizgisine de gitmesini sağlıyor. Ayrıca sadece skor anlamında değil ribaundlar konusunda da fizik avantajını iyi kullanan guard, pozisyonu için oldukça iyi bir ribaundcu da. Wolters topa hakim olan ve dripling yapmayı seven bir guard. Adam eksiltirken kullandığı en önemli silah ise durup aniden hızlanarak rakibini aldatması olarak göze çarpıyor ve bunu bir çok yön değiştirme ile kombinleyerek kullanabiliyor, top kontrolü ve tekniği ortalamaların üzerinde olan bir oyun kurucu.

İkili oyunları mükemmel derecede iyi yöneten ve en uygun pozisyonu yakalayana kadar sabırla bekleyen bir guard Wolters. Gerektiğinde iki elini de kullanarak potaya kadar gidebildiği gibi etkin saha görüşü ve kaliteli pas fudementalı sayesinde de birden fazla opsiyonu rahatlıkla okuyup doğru pası verebiliyor. Potaya direkt gidebilmesinin yanında hareketli olarak kullandığı göz yaşı damlaları onun önemli silahlarından biri. Faul çizgisi civarından dahi bu atışları her iki eliyle yüzdeli olarak kullanabiliyor. Dış şutlar konusunda da önemli bir tehdite sahip Amerikalı guard. Savunmayı iyi okuması sayesinde kendini yay gerisinde topsuz olarak boşa çıkarabilen Wolters, dengeli ve çabuk şut mekaniği sayesinde 3 sayılık “yakala ve at” pozisyonlarını yüzdeli kullanabiliyor. İkili oyunlarda da perde sonrası yine savunmayı çok iyi okuyan, savunmanın mesafesine ve reaksiyonlarına göre ne zaman 3 sayı göndermesi gerektiğini çok iyi seçen bir oyuncu ki perde altından geçen savunmayı da mutlaka cezalandırıyor. Dribbling üstü kullandığı 3 sayılar da en az “yakala ve at” pozisyonları kadar etkili. İstikrarlı şut mekaniği, tetiği hızlı çekebilmesi ve adımını geriye çekerek savunmacısı ile arasındaki mesafeyi açabilmesi önemli silahları arasında.

Gelelim eksilerine; Wolters 1.93 boyunda ve aslında Avrupa normlarında bir oyun kurucu için boyu ortalamanın üzerinde ancak boyuna nazaran kollarının kısa olması, yeteri kadar atletik olmaması, bir guard için beklenen süratin biraz altında kalması, ayaklarının yeteri kadar çabuk olmaması ve patlayıcılığının bulunmaması önemli handikaplar. Özellikle süratli guardları savunmakta ve onları hücumda ekarte etmekte sorunlar yaşayabiliyor. Zekası ve sertliği onu bir yere kadar taşıyabilir savunmada ama iş sürate gelince biraz kafalarda soru işareti bırakıyor Wolters. Ayrıca teması seven, kuvvetli ve bol penetre eden delici oyun kuruculara karşı da göğüs göğüse mücadelede zorlanabiliyor, yeteri kadar kuvvetli değil.

Koç Dettmann milli takımda oynattığı basketbol ile taraftlı taraflı herkesin beğenisini toplamış bir isim ve o sistemin temel taşı, lideri, Petteri Koponen idi. Koç geçen sene bu lideri Beşiktaş’ta bulamamıştı. Wolters ile topla oynayan, oyuna sürekli yön veren ve özellikle hücumda takımın yükünü sırtlayacak bu ismi bulmuş oldu. Her ne kadar Wolters da yapılan diğer yabancı transferleri gibi işin savunma tarafında soru işaretleri barındırsa da onun gelişiyle Beşiktaş’ın sürekli skoru koklayan iyi bir hücum takımı olma yolunda önemli bir adım attığını söyleyebiliriz. Wolters belki Koponen kadar tecrübeli bir oyuncu değil ama onun kadar yetenekli ve zeki bir oyuncu. Fin koçun oyun sisteminde Wolters’ın yıldızlaşacağını ve önümüzdeki sezon onu Euroleague sahnesinde izleyebileceğimizi düşünüyorum.