Lige o kadar uzun bir ara verildi ki, özellikle maçını da pazartesi oynayan Beşiktaş’ımız çok özletti kendini. Bu kadar tatilin ardından sanki ligin 2. devresine yeni başlanıyormuş gibi bir hava vardı, nerdeyse son hafta ne olup bittiğini hatırlayamayacak noktaya gelmiştik! Takımlar için böyle zamanlarda motive olmak zor olabilir, Beşiktaş’ta ise Milli Takım’larda oynayan oyuncuların fazla olmasının bu sıkıntıyı asgariye indirdiğini gözlemledik. Hem Şenol hocanın, hem Milli oyuncuların moral yükselten milli maç serüveninden sonra o morali Rize’de sahaya yansıttıklarını söyleyebiliriz.
Beşiktaş’ın için bu maçın kader anı, maçtan önceki gün Quaresma’nın idmanda sakatlanıp Portekiz’e uçtuğu andı! Daha önceki yazılarımızda da defalarca belirttik, Beşiktaş’ın ayağa pas ağırlıklı, modern bir futbol oynayabildiği tüm maçlarda Quaresma’nın devre dışı kaldığını gördük. Quaresma oynarken ise takımın bu şekilde oynayabilmesi mümkün olamıyordu, sağ çizgide her topu isteyen, alamazsa çemkiren ve tuhaf şekilde tüm arkadaşlarını sindiren bir yararsızın varlığı takımın tüm sinerjisini yok edebiliyordu. Bugün bu dezavantajın yokluğu Beşiktaş’ın en büyük artısı oldu. Adriano’nun da sakatlanması bu avantajı biraz eksiltse de savunma anlamında zararı oldu, hücumda etkilemedi.
Sahaya çıkan 11’in dizilişi tüm kaynaklarda farklıydı, kiminde sol bekte Medel, sol açıkta Caner yer alırken; kiminde Medel orta sahada, Caner sol bekte, Ljajic kanatta yer alıyordu. Maç başladıktan sonra maalesef Caner’i yine en oynamaması gereken bölgede, yani defansın solunda gördük. Bunu gördüğüm andaki maça yönelik öngörüm Beşiktaş’ın karşılaşmayı gol yemeden tamamlayamayacağıydı, nitekim öyle oldu. Beşiktaş ilk 70 dakikada 2 gol yerken birçok gol pozisyonu da verdi. Bunun telafisi ancak yediğinden fazlasını atmakla mümkün olabilirdi, Beşiktaş da bunu fazlasıyla yaptı, öyle ki tarihe geçecek bir sonuca imza atarak!..
Maçın starı tartışmasız şekilde Adem Ljajic’ti tabii ki. Beşiktaş formasıyla birçok iyi maç çıkartan Sırp yıldız, bugünkü maçla zirveye ulaştı diyebiliriz. 2 muhteşem gol ve çok güzel 3 asist ile maça damgasını vurdu. Rizespor’un hızlı başladığı maçta ilk dakikalarda kazanılan kornerde Ljajic’in iyi ortasında Vida demarke kaldığı pozisyonda çok rahat vurup takımını öne geçirerek oyunun dengesini değiştirdi.
Sonrasında da maçın hakim tarafı evsahibi olarak gözükse de skor bulma anlamında Siyah-Beyazlılar maç boyunca daha becerikli oldu. 2. golde Ljajic’in Atiba’yı duvar yaparak vurduğu müthiş falsolu son vuruş olağanüstü güzellikteydi, sezonun en güzel golü olmaya adaydı. Devre bitmeden önce her zaman olduğu gibi Caner’in bölgesinden kaçırılan oyuncuyla gol yenildi. Savunma bilinci Caner’in içinde yok resmen, içinden gelmiyor adamın savunma yapmak! Hücumda ne kadar istekli ve girişkense, defansta bir o kadar etkisiz eleman!
Şenol hoca çok daha önce görmesi gereken bu gerçeği maalesef bu kez devre arasında gördü ve ikinci yarıya olması gerektiği gibi Medel’i sol beke, Caner’i sol öne alarak başladı. Böylece Dorukhan da oynaması gereken noktaya, Atiba’nın yanına geçti, Ljajic de forvet arkasındaki ideal yerine döndü. Görüldüğü tek bir hamleyle tüm taşlar yerine oturtulabiliyor, önceki haftalarda kimin nerede verimli olabildiği de görülmüşken neden böyle maceralara giriyor hoca, orası muamma!
İkinci yarıya Rizespor yine çok arzulu başladı, beraberlik golünü bulabilseler oyun çok farklı noktalara gidebilirdi. Ama bu kez kırılma anı Beşiktaş’tan yana oldu, sahanın bir diğer yıldızı Dorukhan’ın harika ara pasında Burak en iyi yaptığı işi yaptı, ligimizdeki birçok santraforun kaçırdığı bir pozisyonunu rahatlıkla gole çevirdi. Normal şartlarda bu gol rakibin direncini kırar ve maçı kopartırdı. Ama söz konusu Beşiktaş olduğu zaman 3 farklı galibiyet bile yeterli olmadığı için elbette öyle olmadı. Rizespor akıllı bir taç organizasyonunda farkı tekrardan bire indirdi, sonrasında ise maçı unutulmaz hale getiren bir Beşiktaş fırtınası başladı!
Son 20 dakika için oyuna giren genç yıldızımız Güven Yalçın’ın hattrick yaptığı, Ljajic’in muhteşem bir frikik golüne imza attığı bu 20 dakikayı Beşiktaş 4 gol daha atarak spektaküler bir skorla tamamladı. Rizespor’un ilk 70 dakikada oynadığı etkili futbol nedeniyle 5 farklı bir yenilgiyi hak etmediğinin de altını çizmemiz gerek, ama futbol böyle bir oyun, hataları affetmiyor.
Çok kritik bir deplasmanda alınan farklı galibiyetin getirdiği moralin önümüzdeki haftaya taşınması çok önemli. Başakşehir’in konuk edileceği maç ligin Beşiktaş için ilk finali diyebiliriz (diğeri Türk Telekom’da olacak) eğer sahamızda taraftarımızın yaratması şart olan boğucu bir atmosferle bu viraj kayıpsız dönülebilirse, ikincilik yarışındaki rakibimiz Galatasaray’ın da stresli çıkacağı Kadıköy deplasmanında puan kaybetme ihtimalini yüksek görmekteyim. Olasılıklar bu şekilde gerçekleşirse o andan itibaren korkuyu ensesinde hisseden taraf Beşiktaş olmayacaktır.
Her şey Beşiktaş’ın elinde, ya büyük bir başarıyla sezonu Şampiyonlar Ligi potasında tamamlayacaklar, ya da büyük çapta bir revizyonun önünü açacaklar..
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: olcay.nurlu@abcspor.com
twitter: @olcynrlu