Futbol çok enteresan bir oyun, hüzün, sevinç, keder herşey bünyesinde fazlasıyla var.
1995 yılında kapısından içeri girdiğinde ‘El Nino’ lakaplı fırtına iyi bir forvet olacağının sinyallerini veriyordu. Fernando Torres’e daha erken yasta neden kendisine en ünlü kasırgalardan birinin adının verildiği her gecen gün yeniden gün yüzüne çıkıyor, genç yasta Atletico’da efsaneler arasına adını yazdırıp kaptanlığa kadar yükseliyordu .
2007’de Adaya geçişi tam bir sansasyon olan ‘El Nino’ Liverpool formasıyla harikalar yaratıyor herkese parmak ısırtan bir görüntü çiziyordu . Geçen 5 yılın ardından Torres 50 milyon Euro gibi bir bedelle adanın mavilerinin yolunu tutuyor, Chelsea tarihinin en pahalı transferi olarak tarihe adını yazdırıyordu.
Chelsea günleri ne Liverpool ne de Atletico’dakiler gibi parlak olmayan Torres dünkü maçta golünü atıyor ama kaptanı olduğu kulübe saygısından buruk bir sevinç yasıyordu . Iste futbol bu yüzden bu kadar ilgi çeken bir oyun!
Dün aksam futbolun mühendisi futbolun emekçisine mağlup olmanın hüznünü yaşadı. Gittiği her takımda final oynayan Jose Mourinho oynattigi takımlarda hep sadık oyun yapısıyla, bir an bile pes etmeyen yapısıyla ön plana çıkıyor, oynamaktan çok oynatmamak düşüncesini kendisine hedef seçiyordu .
Nitekim ilk maçta da nasıl defans yapılır herkese gösteriyor her maç golcülüğü ile ön plana çıkan Atletico’ya bu da kaçar mı? dedirtecek cok fazla gol pozisyonu vermeden maçı bitiriyordu.
İşte bütün bu olgular ışığında oynandı dün oynanan maça Stamford Bridge’in mavileri sahaya yemeyeyim de, nasılsa atarım mantigiyla çıkıyordu . Tam da bu doğrultuda Torres Mourinho’yu sevindirip Simeone’yi üzüyordu . Mourinho tamam yine tutturduk, ne olsa daha yemeyiz hesabına giriyordu ki devreye Simeone’nin öğrencileri girdi! Daha biz son sözümüzü söylemedik dediler ve ilk yarı birer karşılıklı gol ile berabere bitti .
Mou’nun taktik dehası bu kez ise yaramıyor, futbolun sadece defans yapmak olmadıgını Atletico Chelsea’ye fazlasıyla gösteriyordu!
Defansif oyuna karsi ofansif oyun galip geliyordu . Atletico ikinci yarıya da iyi bir başlangıç yaptı ve 1-1’in yetiyor olmasına bakmadan ataklarını sikilastırarak 2 gol daha buluyordu.
Gollerden birini de İspanya’da hergün bir öncekinden daha fazla parlayan milli futbolcumuz atıyor ve Atletico’yu tutan Türk futbolseverler 2 kez seviniyorlardı . Bu ayrıca Avrupa’da yarı finalde gol atan ilk Türk futbolcu unvanını da Arda ya getiren goldü .
Maç sonunda Atleticolu oyuncular ve Simeone sevinirken Mourinho ve öğrencileri sahadan boynu bükük ayrılıyorlardı . Gecen hafta İspanya’da Atletico, haftasonu Liverpool karsisinda Anfield Road’da oynanan defansif oyun icin herkes Chelsea’nin kale önüne otobüs koyduğunu söylüyor spor yazarlarının bir kısmı bunu korkaklık diğer kısım ise dahiyane bir taktik olarak yorumluyor ve defans blogundan övgü ile bahsediyorlardı .
Ama dün aksam Diego Simeone ve öğrencileri bu otobüse artık cezanın kesilmesinin çoktan farkındaydılar ve bu bilinçle cezayı keserek final biletini almaya hak kazanmalarının haklı gururuyla İspanyanın yolunu tuttular .
Final Madrid derbisi olacak, kim kazanır kim kaybeder bilinmez ama Mourinho’nun saha kenarında degil tv başında olacağı dün itibariyle kesinleşti . Başka bir deyişle futbolun adaleti tecelli etti, oynamaya çalışanlar kazanırken oynatmamaya çalışanlar kaybetti .