Arsenal 2014/15 sezonuna, geçmiş yıllara oranla oldukça güçlü bir kadroya sahip olarak başlıyor. Her ne kadar transfer dönemi sona erene kadar 1 ya da 2 oyuncu daha kadroya eklenecek olsa da, Arsene Wenger’in ekibi şu haliyle dahi çok güçlü olduğunu geçen hafta sonu oynadıkları Community Shield kupası maçında Manchester City’yi 3-0 yenerek gösterdi.
En son olarak Belçikalı stoper Thomas Vermalen’i Barcelona’ya satan Londra ekibinin, bu oyuncunun yerini doldurmanın dışında, bir de defansif orta saha oyuncusu almasının şart olduğu hemen herkes tarafında kabul edilen bir gerçek. Abou Diaby’nin 2 yıldır süren sakatlığı süresince, bu pozisyona bir türlü oyuncu transfer etmeyen eli sıkı menajer Arsene Wenger, bunun karşılığını ezeli rakipleri Chelsea, Liverpool, Man City ve hatta Everton’dan fark yiyerek aldı geçtiğimiz sezonda. Deplasmanlarda alınan 6-0’lık Chelsea, 6-3’lük Man City ve 5-1’lik Liverpool mağlubiyetlerinde oldukça açık bir şekilde gözüken, arkasındaki 2 stoperin önünde defansif sigorta görevini üstlenecek defansif orta saha yoksunluğu, bu sezon da hala süregelmekte.
Geçtiğimiz yılın Ocak ayında AC Milan ile yollarını ayıran eski oyuncuları Mathieu Flamini’nin bedelsiz transferi az da olsa bu eksikliği giderse de, Alex Song’un Barcelona’ya satılması ve onun yedeği Abou Daiby’nin bitmeyen sakatlığı, Arsenal’i yıllardır kazanması gereken kupalara ulaşmak için gerekli olan güçten 1 oyuncu eksikliğinde uzak bıraktı.
İçinde bulunduğumuz 2014/15 yaz transfer sezonuna geçmişteki dönemlere göre çok daha agresif bir giriş yapan Arsenal, ilk olarak taraftarının uzun süredir baskı yapması üzere bir santrafor arayışına girdi. Barcelona’nın dünya kupasının ardından Luis Suarez ve Liverpool ile anlaşması ile birlikte, bu takımdan bileti kesilen Alexis Sanchez ile el sıkışan Wenger, Mesut Ozil’in ardından, 2. bir yıldızı ismi daha 38m euro karşılığında kadroya katarak büyük sükse yaptı. Alexis Sanchez transferi, Olivier Giroud’nun Robin Van Persie’nın takımdan ayrılmasının ardından tek başına üstlenmek zorunda kaldığı gol yükü sorumluluğunu hafifletirken, uzun süredir yapılmayan transferlerden şikayetçi olan taraftarın da gönlünü almış oldu.
Geçen sezonun bitimiyle Bacary Sagna’nın takımdan ayrılacağını açıklaması ve Manchester City’ye imza atmasının ardından, Newcastle Utd ve Fransa Milli Takımı’nın sağ beki Mathieu Debuchy’yi 15m euro’ya satın alan Arsenal, hemen ardından, geçen sene Southampton’da büyük çıkış yapan ve geleceğin İngiltere Milli Takımı’nın sağ beki olarak lanse edilen Callum Chambers’ı, 19 yaşında bir oyuncu için oldukça fazla sayılabilecek olan 20.25m euro karşılığında imzaladı. Chambers aynı zamanda stoper olarak da görev alabilmesi nedeniyle Wenger’in tercihi olurken, uzun süredir para harcamayan kulübün bir anda üç oyuncuya yaklaşık 75 milyon euro harcaması herkesi oldukça şaşırttı.
Diğer yandan, ikinci kalecileri Lukasz Fabianski’nin, oynamak için Swansea’ye imzalamasının ardından doğan 2.kaleci pozisyonundaki boşluğu, dünya kupası boyunca oldukça başarılı performanslar sergileyen Kolombiyalı David Ospina’yı Nice’ten 4 milyon gibi oldukça ekonomik bir fiyata satın alarak gideren Londralı topçuların, önemli bir diğer problemi daha oyuncu kalitesi artırılarak çözülmüş oldu. Yukarıda da belirttğimiz üzere ana kadrodan geçtiğimiz günlerde ayrılan Thomas Vermaelen’in yerini doldurmak şu an için Arsene Wenger’in önceliği. Juventus’un da istediği, Yunan milli oyuncu Konstantinos Manolas büyük ihtimalle önümüzdeki günlerde Olympiakos’tan transfer edilerek, stoper sorunu da rafa kaldılımış olacak.
Ancak görünen o ki, Arsene Wenger hala defansif orta saha oyuncusunun alınması konusunda ikna olmuş değil. Uzun süre boyunca Real Madrid’ten ayrılması gündemde olan Sami Khedira ile görüşen, ancak oyuncunun yıllık 7m euro’luk kontrat isteğini geri çeviren Fransız menajer, Aaron Ramsey’in geçen sezonki çıkışı ve Jack Wilshere’ın yeteneğini göz önüne alarak, orta sahanın göbeğini iki merkez oyuncusuyla kapatmayı düşünüyor gibi gözüküyor. Dahası Mikel Arteta’yı ‘deep-lying playmaker’ olarak oynatarak, geçen sene kullandığı 4-1-4-1 sistemine devam etmeyi de tercih ediyor. Dolayısı ile şu anlık Arsene Wenger için defansif bir orta saha oyuncusunun transferi kritik olarak gözükmüyor.
Yazının başında da belirttiğimiz gibi zor deplasmanlarda defansif orta saha oyuncusu olmadan alınan farklı mağlubiyetler Arsene Wenger’i her ne kadar ikna etmese de, bizce bu pozisyona oyuncu transferi elzem konumunda. Uzun soluklu lig ve Şampiyonlar Ligi maratonlarında bir kez daha aynı deneyimi yaşayacak olan Wenger, bu yaz olmasa da, en geç ocak ayında, defansif bir ön libero almak zorunda kalacak gibi gözüküyor.
Öte yandan, önümüzdeki hafta temsilcimiz Beşiktaş ile karşılaşacak olan İngiliz ekibinin zayıf karnı olan bu eksikliğini gidermemesi bizim için oldukça avantajlı. İstanbul’daki ilk maça Beşiktaş’ın yetiştireceği ofansif orta saha oyuncusu, o maçın skorunda önemli bir rol oynayabilir. Keza Arteta, Ramsey ve Wilshere’dan oluşacak olan Arsenal orta sahası, teknik yönden ve pas özelliği olarak çok yüksek kalitede olsa da, defansif olarak ve fiziksel bakımdan oldukça zayıf. Bu bölgede Atiba Hutchinson’ın savaşçı ve fiziksel oyunu ile ikili düelloları kazanması, transfer edilmesi konuşulan Bryan Ruiz ya da Younes Belhanda için oldukça geniş bir hareket alanı yaratacaktır. Eğer Belhanda ile anlaşabilrse Beşiktaş yönetimi, bu tur için var olan şansını önemli ölçüde artırır kanaatindeyiz.
Tabi ki, Beşiktaş’ın sağ bek pozisyonundaki eksikliği de Arsenal için önemli bir koz olacak. Sol açıkta Santi Cazorla, Mesut Ozil’in yokluğunda, Community Shield maçında olduğu gibi yine oynayacak gibi gözüküyor. Herkes tarafından bilindiği üzere oldukça yetenekli bir oyuncu olan Cazorla’nın Necip Uysal ya da Serdar Kurtuluş’a büyük üstünlük sağlaması kimse için sürpriz olmaz. Play-Off maçları için kadrolar her ne kadar UEFA’ya bildirilmiş olsa da, sonradan 1 oyuncu daha bu listeye hala eklenebilir durumda ki, bu oyuncu da çok büyük ihtimalle ofansif orta saha transferi olacak.
Dolayısı ile Beşiktaş, Martin Linnes ya da herhangi bir başka sağ bek alsa da dahi önümüzdeki haftaya kadar, bu yeni transferini Arsenal önünde sahaya süremeyecek. Bunca süredir bir sağ bek transferinin hala niye gerçekleştirilemediğini anlamakta gerçekten güçlük çekiyoruz. Play-Off turunun Beşiktaş’ın yakın geleceğindeki öneminin ne derece kritik olduğu göz ününe alındığında, 1,5-2 milyon euro gibi bir bedelle transferi bitirilebilmesi oldukça ihtimal dahilinde olan Martin Linnes’in çoktan alınmış olması gerekiyordu. Linnes hem genç ve başarıya aç bir oyuncu, hem de 22 yaşında olmasına karşın Molde ve Norveç Milli Takımında sürekli görev, alması ile birlikte önemli derecede tecrübeye de sahip bulunuyor.
Arsenal’in ve Beşiktaş’ın kadrolarını karşılaştırdığımızda elbette ki arada büyük bir fark bulunuyor. Ancak dünya kupasından geç dönen Mesut Özil, Lukas Podolski ve Per Mertesacker hala takıma entegre edilmiş değilken ve Theo Walcott’un sakatlığı devam ediyorken, Beşiktaş’ın azımsanamayacak ölçüde bir şansı bulunmakta. Bu 4 oyuncunun eksikliğinde şu an stoperde görev yapan 19 yaşındaki Chambers’ın tecrübesizliği de önemli bir detay. İlk maçta gol yemeden alınacak bir şok galibiyet, 1-0 dahi olsa, deplasmanda bulunacak 1 veya 2 golle Beşiktaş’a Şampiyonlar Ligi kapılarını açabilir. Keza elde Demba Ba gibi, pozisyon yokken dahi gol atabilecek, yan toplarda sinekten yağ çıkarma potansiyeli olan bir santrafor bulunuyor. Temsilcimize Play-Off turunda başarı dillerken, Arsenal’in olası Manolas transferinin de bir sonraki haftaya sarkmasını diliyoruz.