2 hafta öncesinde Ülker Arena’da da servis kıran, Euroleague’in yenilgisiz tek ekibi CSKA Moskova karsısında maça oldukça motive başladı lacivert-beyazlılar.. Maç başına 88 sayı atan ve çok yönlü hücum silahlarına sahip CSKA Moskova’ya ilk çeyrek tam anlamıyla duvar ördüler.
Abdi İpekçi Spor Salonunda 8000 seyircinin de desteğiyle, o kadar sert ve kademeli bir savunma yaptılar ki, rakip guardlar organizasyonda kitlenirken, birçok hücumda sürenin dolmasına 1-2 saniye kala şut imkanı bulabildiler, hatta birçok hücumda top kayıpları yaşayıp, potayı bile göremediler.
Birbirinden keskin şütörlere sahip CSKA ekibinde, Sonny Weems’ın eksikliği de önemliydi belki ama risk aldıkları Vorontsevich savunması haricinde ‘ ilk periyot 7 sayı buldu’ mükemmel işleyen bu kurgu çeyrek sonuna kadar daha da mükemmelleşerek devam etti. İlk çeyrek 18 sayı atıp, rakiplerini 11 tuttular. Ama düz mantıkla bu 11 rakamını 4 ile çarptığımızda 44 sayı eder ve Avrupa topraklarında CSKA’yı hiçbir maçta 50 sayı altında tutacak takım bulunmuyor! Hatta değil Avrupa, bence bir NBA takımının bile bunu başarması çok kolay değil..
2.çeyrek beklenildiği üzere Moskova ekibi oyuna girdi ve dengeyi sağladı. İlk periyotta yaşanan organizasyon problemi o kadar netti ki, bu periyotun neredeyse tamamını 3 oyun kurucu ile oynayıp Efes’in savunma dengesini bozmayı amaçladılar ve de bunda da oldukça başarılı oldular. 23 sayı buldukları bu çeyreği 34-32 önde bitirdiler. Bu sayılardan 21’i bu oyun kuruculardan geldi ‘ ilk çeyrekte toplamda sadece 4 sayı bulabilmişlerdi’ ve CSKA’nın 1 numaradaki saç ayağı, ayrıca 7 ribaunt-5 asistlik de katkı yaptı.
2.devrede de momentum elinde tutan CSKA, periyotu 54-51 maçı da 78-69 kazanmasını bildi ve Euroleague’in yenilgisiz tek takımı olarak yoluna devam etmeyi başardı.
Skora bakınca maç farklı bitmiş ve rahat bir galibiyet gibi gözükebilir ama bitime 2 dakika kala fark sadece 2 sayıyken, Rus ekibinin top kaybında Drapper’a çalınan faul, üstüne Heurtel’e gelen teknik faulle, isabet bulunan 3 atış ve sonrasındaki Teodosic üçlüğü, yani 10 saniyede yenen toplam 6 sayı fişi çekti diyebiliriz.
Efes aleyhine çalınan teknik faule birşey demeyeceğim ama Vorontsevich’in hemen her pozisyonda hakemleri baskı, seyirciyi tahrik eden el hareketleri ile agresif tutumlarına, aynı üçlünün üç maymunu oynayıp belki 4-5 kez sadece uyarmakla kalması da gözlerden kaçmadı! Bu seviyelerde hep dediğimiz gibi, sahada mücadele eden kadrolar kadar, lobi, hakem kararları ve saha dışı faktörlerin de ne kadar önemli olduğunu bir kez daha canlı canlı test etmiş olduk.
Şu bir gerçek ki, Anadolu Efes’i takım yapan unsur savunması. Hücumda da etkili silahları var ama bir FB Ülker kadar yönlü değiller. Yine de sarı-lacivertlilere kıyasla takım savunmasında en az 1 adım öndeler! Kısaca savunmaları düzen dışına çıktığında, bu ayardaki rakiplere karşı maç kazanmaları çok daha zorlaşıyor. İlk çeyrekteki 11 sayı peri masalıydı belki ama diğer çeyrekler de, öyle ya da böyle 23-20-24’er sayı bu sonucu hazırladı.
Bugün maç öncesi analizimizde, Efes’in kazanması için rakiplerini 60’lı sayılarda tutması gerekiyor demiştik ama 78 sayı yemeleri sonucu, kazanan ekip de kendiliğinden belirlenmiş oldu! Geniş CSKA kadrosunun en geniş rotasyon bölgesi olan 1 numara pozisyonda oynanan 3 isim, maçı toplamda 54 sayı-16 ribaunt-10asistle bitirdiler ve özellikle Aaron Jackson-De Colo ikilisi galibiyetle büyük rol oynadılar.
Maçın bitimine 2 dakika kala, 1 hücumda 6 sayıya malolan Drapper pozisyonuna devam kararı verilse ne olurdu diye papatya falı açmanın bu saatten sonra anlamı yok ama gerçekten yazık oldu! Rakibi Weems olmadan yakalamışken, bu fırsatı değerlendirmek gerekiyordu. Bu maçın özelinden genele dönersek, CSKA bu maçtan bağımsız, gruptan lider çıkacaktır. Sonuçta 25 Milyon Euroluk inanılmaz geniş bir rotasyon ve güçlü bir lobiden bahsediyoruz.
Ben Anadolu Efes’in de bu gruptan TOP8’e kalacağını düşünüyorum ama ilk 2 sırada yer alıp saha avantajını alabilirler mi? İşte bence o çok kolay olmayacak!