Yastıkla beraber seyredilecek maçlar vardır. Udinese-Verona maçı mesela. Kesin uykun gelir, dayanamazsın, uyursun. Oynattığı sıkıcı futbolunu çok iyi bildiğimiz Aykut Kocaman’ın takımıyla, sonuca gitmek konusunda sıkıntılı, yavaş ötesi bir futbol oynayan Pereira’nın takımı maç yapıyorsa da yastıkla maça gidilir diye düşündüm açıkçası maç öncesi. Futbol dehası Pereira Topal-Souza ikilisiyle başlamış maça. Bu maç kanat forvetleri de eksiltmiş. Allah’ına gurban emmoğlu. RVP’yi de kanat forvet olarak tercih etmiş. Hadi hayırlısı derken maç başladı. Fenerbahçe orta sahada çok pas yapan takımlara karşı bugüne kadar sıkıntı yaşadı, topla oynama yüzdesi istatistiğinde hep geride kaldı.
Aykut Kocaman takımları da orta sahada çok pas yapar. Bu konuşa etkili tek ilaç var, defans hattını öne çıkarıp alan daraltmak. Alanı daralttın diyelim, dar alanda Diego’dan başka iş yapabilecek orta sahan var mı ? Konyaspor kompakt bir takım. Aykut Hoca’da beraberlik için gelmiş. “İkinci bölgede kalabalık olun, pres yapın, Josef – Topal- Kjaer ve Alves dörtlüsü hayatta o topu oyuna sokamaz” demiş. Dediği gibi de oldu, topu aralarında çevirip durdular, hatta taraftar bir ara dayanamayıp ıslıkladı bu dörtlüyü. Konyaspor kompakt bir takım ama meziyetli oyuncuları yok. Prese karşı onlar da top yapamıyorlar ve Fenerbahçe’nin önde bastığı dakikalarda epeyce top kaybı yaptılar. Bu dakikalarda Fernandao’nun ıskaladığı top Fenerbahçe’nin tek gol pozisyonu olarak kayda geçti. Alper’in sahanın en yetenekli, Gökhan’ın en tehlikeli oyuncu olarak sahada bulunduğu yıllara bizi götüren bir ilk yarı oldu, oysa gökten yıldız yağdı bu sene. Gökhan ve Alper dışında bahsedilecek tek oyuncu yoktu.
Bu kadar sıkışan bir oyunda Josef ve Topal’ın aynı anda sahada olmasını anlamak mümkün değil. Josef-Nani, RVP-Nani değişikliği ile başladı çakma Mourinho ikinci yarıya. Nani ortalasın, Van Persie bombalasın diye aldık, RVP ilk yarıda orta yapmaya çalıştı, Mourinho da “sen iyi ortalayamadın Nani girsin, sen çık”dedi herhalde ki; RVP de yok sahada ve dolayısıyla hamle şansın da yok bir gol yersen kazara. Nani’yi çok eleştiriyorlar ama topu sıkışık bölgeden alıp taşıması bile yetiyor bence. Evet, adam geçemiyor, ben olsam forvet arkası serbest oynatırım. Volkan’lık bir maç değil ama o da diğer taraftan zorladı, orta saha kısalıp teknik kapasite artınca ikinci yarıda daha baskılı ve etkili işler yapan bir Fenerbahçe izlemeye başladık. Tehlikeli ataklar geldi, 53. dakikada ilk şut geldi, ardından iki şut daha, gol gelmese de. 76.dakikada Nani’nin Hasan Ali’ye enfes pasında kaleciden dönen topu tamamlayan Fernandao Fenerbahçe’nin ikinci yarıda hak ettiği golü getirdi. Golün ardından Konya biraz daha hücum düşünmeye başladı, kaptırdıkları toplarda Fenerbahçe iki kere golle burun buruna geldi. Fernandao ve Ozan’ın vuruşlarında kaleci Serkan şanslıydı.
Bana göre maçın ana fikri çabuk ve dikine oynamanın vermiş olduğu meyvedir. Josef ve Topal’ın düğünde bile yan yana oynamamasının gerektiğini, o düğüne Pereira’nın da davet edilmemesi gerektiğini, Ozan’ın da ortada göbek atması gerektiğini bir kez daha ispat eden bir mücadele oldu. Fenerbahçe baskıyı kuruyor, Van Persie kenarda, birileri de Van Persie’yi ıslıklıyor. Hakkımızda hayırlısı. Gökhan Gönül sahalara bir döndü, tam döndü. Asıl senin Allah’ına Gurban emmoğlu !!
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail : bruno.monte@abcspor.com
twitter : @BrunoMonte1907