https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

ALEMİN KRALI GELİYOR!

Okunması Gerekenler

brunoVe bugün şampiyon sahaya iniyor.
Maçın başlamasına dakikalar kala, trübünler tünelden gelecek futbolcularını yine bu sloganla karşılayacaklar Saraçoğlu’nda :

ALEMİN KRALI GELİYOOOO, GELİYORR, GELİYOOOR !!

Yeni sezonda nasıl bir alem olacak ve nasıl bir kral izleyeceğiz?

Pek çok Fenerli gibi benim de en çok merak ettiğim bu.
Maalesef futbolda dün yok!
Futbolda “geçen sezon” diye de bir şey yok.
Sıfır kilometre, kız oğlan kız bir hoca ile başlayacak lige Kanarya.
Hoca yeni ama takım yeni değil. Diego katıldı sadece ama önemli bir isim.
İsmail Kartal daha evvel yardımcılığını yaptığı iki hocadan birinin oyun sistemini benimseyip oynatacak Fenerbahçe’yi.
ismailŞu ana kadar vermiş olduğu demeçler hala yardımcı antrenör tadında. Davranışları da tıpkı söylemleri gibi.
Şöyle bir takım yaratacağız, böyle oynayacağız gibi hiç bir şey söylemedi.
Demek ki ya Aykut Kocaman ya da Ersun Yanal’ın peşinden gidecek.
Gerçi kendi ağzından duyduğum“son 10 yıldaki oyun sistemimizi değiştirmeyeceğim”lafı hala kulaklarımda.
Aralarında dağlar kadar fark olan bir 10 yıldan nasıl da aynı sezonlar, aynı oyun planları olarak bahsetmiş ben anlamakta güçlük çektim.
Neyse, talihsiz bir demeç veya altı yeterince doldurulmamış bir açıklama diyelim ve geçelim.
Fenerbahçe’nin ne olursa olsun, oturmuş makine gibi işleyen bir düzeni ve birbirine tamamen alışkın bir kadrosu var.
Teknik direktörün adı ne olursa olsun bu başlı başına bir avantaj gibi duruyor.
O yüzden Ismail Kartal’a yerli Guardiola diyenler de oldukça fazla.
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün gerçekten Barcelona gibi profesyonelce yönetilen bir kulüp olduğundan ve Barcelona kadar kurumsallığından tüm futbolcuların Barcelona’lı oyuncular kadar profesyonel olduğundan emin olsam ben de yerli Guardiola olur diyeceğim!
Maalesef kazın ayağı öyle değil. İsmail Kartal için zor bir sene olacak.
Guardiola olmak istiyorsa bence takımı aldığı noktadan devam etmesi ve mevcut sistemi daha da geliştirici ve özelliklerini artırıcı ilaveler yapması şart.
Ersun Yanal’ın tüm antrenman programını ve taktik anlayışını muhtemelen ezberlemiştir. Burdan devam etmesi lehine olacak.
Eğer Aykut Kocaman futbolu oynatmak gibi bir yanılgının içine düşerse bence son derece sıkıntılı günler hepimizi bekliyor olur.
” Top bende kalsın, orta sahada pas yapalım, iki hücüm bekimiz kanatlardan sıfıra insin, kanat oyuncularımız ceza sahasıda gol arasın, kanat forvetlerim skora katkı yapsın, öne geçtikten sonra da aktif dinlenme, bol yan pasla oyunu soğutalım”modeli ile Aykut Kocaman bu takımı bir kez şampiyon yaptı ama sonraki iki sezonsa Galatasaray’ın çok gerisinde ligi ikinci olarak bitirdi.
Avrupa’da çok iyi işleyen bu sistem de topu rakibe vermediğin sürece rakibin kontradan başka hiç bir şansı kalmıyor. Bu da kulağa çok hoş geliyor.
Oysa sistem, çok iyi iki kanat beki, çok çok iyi hem pivot, hem gezici bir santrfor, iki tane de gol arayan kanat forvet ve defanstan gelip gol yapabilecek stoperler istiyor.
Aykut Kocaman zaten ne zaman Niang’ı buldu, o gün Puzzle’ın eksik parçasını tamamladı ve şampiyon yaptı. Puzzle’ın diğer önemli parçalarını da kaybedince bir daha şampiyon yapamadı.
Zira sistemin aksayan tarafı, yenilmeme planıyla karşına çıkan rakibin kendi sahasına gömülmesi, sen pas yaparken rahatça yerleşmesi ve az yorulması.
Yani pas yapacağım, topu vermeyeceğim derken diğer yandan da farkına varmadan kendi ayağına sıkıyorsun.
Hele ki deplasmanda topa daha az sahip oluyorsun, dikine oynamak gibi bir alışkanlığın da olmadığı için pek çok zaman tel tel dökülüyorsun.
Aykut Kocaman’ın şampiyon yaptığı sene puzzle’ı tamamlayan isim Niang oldu. Alex 28 gol attı. Stoch ligin sadece ikinci yarısında kanattan 10 gollük bir destek verirken Lugano ve ekürisi 10 golden fazla destek verdi.
Santos, Niang, Lugano ve Stoch’u kaybettikten  sonra Aykut Kocaman yerine alınan oyuncularla bu sistem de,, bu ligde bir daha başarılı olamadı.
Mevcut kadroda ne bir Niang’ın var, ne 10+ katkı yapabilecek stoperlerin, ne Stoch kadar kanadı etkin kullanan bir oyuncun ne de 15-20 gol atabilecek bir orta saha oyuncun var.
emenike2Hele ki Emenike gibi dar alanda hiç oynayamayan, pivot özellikleri sıfır olan bir oyuncuyla bu sistemi oynamaya kalkarsa kafamızda saç kalmaz.
Doğru oyun, dikine ve çabuk oynayan, üstün fizik ve kondisyona sahip, önde basan, rakibe biraz daha topla oynama şansı verip, o topu bir an evvel kapıp, Emenike, Sow, Alper ve Kuyt gibi oyuncularınla rakibin üstüne üstüne gitmek.
Ismail Kartal’ın kafasındaki oyun planını bir kaç hafta içinde anlayacağız.
Tek bildiğim, Aykut Kocaman futboluyla ömrü daha uzun olur ama Ersun Yanal futboluyla da bir Guardiola olur.
10 haftalık zor bir fikstür bizi bekliyor.
Özgüvenimizi de kaybedebiliriz, ligi de koparabiliriz.
Ligin ikinci yarısında tüm derbiler içerde.
Bu çok önemli bir avantaj. Ligin ilk yarısının ilk 10 haftası transfer yapmış takımlar için bir adaptasyon devresi. Maraton uzun olduğundan henüz ligde sertleşmemiş oluyor. Hedefler ligin ikinci yarısında belirginleşiyor ve lig de o nispet de sertleşiyor.
İşte bu noktada son şampiyon, en oturmuş takım, en hazır takım sıfatıyla tüm maçları kazanmak için sahaya çıkıp, son dakikaya kadar maçı kovalayıp, alınabilecek risklerin tamamını almak lazım.
Derbilerde ” bazen beraberlik de iyidir” felsefesi kabul edilebilir ama diğer maçlarda beraberlik iyi değil anlayaşı hakim olmalı.
İsmail Kartal Hoca bu maçları gerçekten kazanmayı istemeli.
ERSUN SEZON ANALIZIErsun Hoca bu felsefeyle ligin tozunu attı daha ilk yarıda.
Oyunculara depoladığı kondisyona ve oyuncu kalitesine sonuna kadar inanıp, gerekirse maçı bir tenis maçına çevirmecesine istedi ve çoğunlukla da istediğini anladı.
” Ben Feenrbahçeyim arkadaş, berabere bitecek üç maç üç puan demek, saldırayım, risk alayım. En kötü ihtimal en az birini kazanırım,o da zaten üç puan yapar”mantığıyla çok maç aldı Ersun Hoca.
Neyse, bunları daha çok konuşacağız. Lig uzun bir maraton.
Bugünkü maça gelince, kendi adıma arzulu, coşkulu, rakibe hükmeden, iştahlı, gole doymak bilmeyen bir futbol anlayışı bekliyorum.
Doğrusu da bu değil mi? Biz büyük takım değil miyiz ?
Sonu mutlu, dört yıldızlı, Avrupa’sı garanti harika bir sezon temenni ediyorum.
Vira bismillah diyip 10 haftalık sayımı başlatıyorum :
1. Hafta, Karabük.  Bir de bir !

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

bruno.monte@abcspor.com

Son Haberler

EUROLEAGUE’İN YENİ YÜZÜ, YÜKSELEN DEĞERİ PARİS BASKETBOL

Geçen sezonun EuroCup şampiyonu Paris Basketbol, ilk Euroleague sezonunda ne yapacak herkesçe soru işareti idi. T.J. Shorts gibi çok kısa...

Benzer Konular