https://abcspor.com/wp-content/uploads/2020/11/ataturk.jpg

AĞAÇLI YOL

Okunması Gerekenler

Seni maça sokiim mi yeğenim? diyor amcam. Amca değil mübarek Alaaddin’in sihirli lambasındaki Cin. Ama tek ayaklı! Amcamın tek ayağı yok. On beşinde falan tezek ya da kersek mi ne taşıdığı el arabası üstüne devriliyor, ayağını sarıyorlar, sonra kangren! Tokat’ın Yatmış köyünde on beşinde tek ayakla kalıyor amcam. Amcam tek ayaklı olmaktan pek şikayetçi gibi durmuyor ben onu tanıdığımda. İşte o amcam Beden Terbiyesinde memur. Kapıda bekçi. Tokat’ın hayal meyal hatırladığım, kim bilir belki de yanlış hatırladığım basketbol salonunun kapısında oturuyor, gelen geçenle konuşuyor bütün gün. Emekliliğine bir iki sene kala da İstanbul’a tayinini çıkartıyor ki daha yüksek emekli maaşı alsın. Aman ne iyi oluyor, pek güzel oluyor.

Bi akşam kardeşine geliyor, babama. Yemek sonrası meyve yerken ansızın o ilahi cümleler dökülüyor ağzından. “Seni maça sokiim mi yeğenim?” Nası yani? Hangi maç? Bizim orda toprak saha var, amatör maçları oynanıyor, o değildir herhalde. Orda istersen taç çizgisine paralel park et, arabanda sıcak sıcak seyret maçını. Benim arabam yok tabii, o yüzden demlikle su satmayı tercih ediyorum genellikle. Yok, o maç değilmiş. İnönü’ye götürcekmiş beni. Turnikede duracakmışım, bilet kontrol yapacakmışım. Sonra gider maçımı da seyredermişim. Üstüne de 14bin lira yevmiye alırmışım! Lan bırak şimdi parayı falan. Yani şimdi yarın İnönü’ye mi gidiyoruz biz? Babam da olmıycak yanımda? Yani o çok güzel küfürlü bestelerde ben de bağırabilicem? 11yaşındayım. Babam almış beni maça götürmüş, Diyarbakır maçı. Haftaya mı sonraki hafta mı artık belli ki Fenerle maçımız var, tribün komple Feneri öpüyor. Kapalıdayız biz. Eski açık başladı “Laciveerttt”, Numaralı bile aşka geldi kükrüyor “Sarııı”, Yeni Açık durur mu yapıştırıyor cevabı “Ananııın”!!! Lan arkadaş bize denk gelen yere bak! Solumda babam, sağımda Mustafa Abi. Nasıl derim ben o kelimeyi? Sadece kolumu kaldırıyorum Kapalı’nın sesi taa Kadıköy’den duyulurken! Babaaa noolur gidiim mi? Bak hem para da kazanıcam? Tamam diyor babam. Onlar meyveden sonra çay içerken ben maça daha kaç saat var onu saymaya başlıyorum. Sabahı nasıl ettim bilmiyorum.

Kalktık hadi gidelim hemen, dur yeğenim kahvaltımızı edek bi! Yav amca sırası mı şimdi kahvaltının? Neyse amcam tadını çıkara çıkara yiyor yemeğini üstüne beş bardak çay daha içiyor. Alıyor değneklerinden birini kol altına diğerini eline. Ben hemen tek ayakkabısını giydiriyorum amcamın. Düşüyoruz yola. Kartal-Beşiktaş otobüsü var o zamanlar. Biniyoruz ona. Amcam bilet basar mı? Tabii ki hayır. Ben atıyorum çift biletimi, haydi şoför bas gaza kurban oliim. Beşiktaş’ta iniyoruz. Ben koşucam aslında da amcam işte. Ağaçlı yoldan yürüyoruz aheste aheste. Eski Açık tarafındaki kulelerden sağdakinin atında bi oda var. Giriyoruz oraya. Belki 100 adam bi de ben. Amcam bi kenarda oturmuş. Birden adımı duyuyorum birinden. Yeni Açık’taki kapılardan birine gidecekmişim. Koştur hemen. Çok heyecanlıyım oğlum, ölücem valla. Amcam maç bitince buraya gel diyor. Amca sen seyretmiycen mi maçı? Yok yeğenim diyor! Anlaşılır bi durum değil benim için ama sorgulayacak zaman da değil.

Kapımı buluyorum, iki abi daha var orda. Gel koçum diyor. Millet üst üste. Turnike dediğin de şimdikiler gibi değil ha, eski vapur turnikeleri işte. Üç kişi aynı anda geçer. Nah geçer, ben ordayım lan. “-almışım amirlerimden terbiye, görmüşüm kurs. gürseydin kurs, alsaydın sıkı terbiye büyüklerinden, konuşmazdın büle cayil süzler. bilirdin yüksektir bir vazfe erşeyden.” Tamam ben kurs falan görmedim, pek disiplinli olduğum da söylenemez ama Beşiktaş lan bu! Çekirdekçi geliyor, al gardaş diyor bi külah çekirdeği uzatıp, geçiim mi şurdan? Al senin olsun çekirdeğin, istemem, başka kapıya diyorum büyük bir şevkle. Lan maça da az kaldı, ama kuyruk kesilmiyor bi türlü, hala gelen var. Oğlum vakitli gelsenize lan. Hepinizin mi amcası tek ayaklı! Köfteci geliyor o ara, köfteciyi de tersliyorum giremezsin diye, garip garip bakıyor bana! Köfteciyi sokmamışım ayrancıyı sokar mıyım hiç? Demeye kalmadan öbür iki abiden biri lan manyak mısın oğlum diyor. Al köfteni sal adamı! Beşiktaş’ım affetsin aldım köftemi ayranımı saldım adamları  Çekirdeğimi de doldurdum cebime. Abiler sigara içip çene çalıyor. Ben de bekliyorum görev bitsin diye. Aha? Ulan maç başladı? Görev yerimi terk edemiyorum ki! Kıvrım kıvrım kıvranırken “Goooooolllll” Koştum hemen merdivenlerden yukarı, neyi göreceksem artık. Tribün coşmuş. Kim attı abi? Feyyaz attı! Ulan Kibar Feyzo daha yeni başlamış maç ne acelen var lan! Neyse döndüm turnikelere geri. Daha nefesim düzelmeden bi gol daha. Yine merdivenlerden yukarı. Kimse de demiyor ki bu çocuk golü göremedi, ağır çekimde tekrar atalım. Küstüm kaderime indim aşağı. Oğlum sen Beşiktaşlı mısın dedi sigara içip çene çalan görevli abi. Dedim elhamdülillah! Lan git maçını seyretsene dedi gevrek gevrek gülerek. Hala da çok severim o hiç hatırlamadığım abiyi. Koştum yukarı. Sağolsun Beşiktaşım 4 gol daha attı. Fenere değilse de Cimboma bayağı giydirdik. Küfürümü de ettim yani, rahatladım.

Maç bitti. Gittim amcamı buldum aynı odada. Millet sıraya girmiş, imzayı atıyor 14bini alıyor. Ben de geçtim kuyruğa. Hadi yeğenim dedi amcam. Dur dedim amca, paramı aliim de. Ben hallettim yeğenim dedi. Çıktık. Amca dedim paramı versene. Naapacaan parayı dedi, maçı seyrettin ya. Tamam maçı seyrettik te, parayı da hakettik be amca! Baklava alıcam eve kazandığım parayla dedim. Allah allah sanki hiç baklava yemediler, alırız şurdan bi kilo portakal yesinler! Parayı görmedim hiç. O bi kilo portakalı da almadık! Ama Beşiktaşım şampiyon oldu.

mail: omer.duran@abcspor.com

twitter: @duranlarinomer

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Son Haberler

EUROLEAGUE’İN YENİ YÜZÜ, YÜKSELEN DEĞERİ PARİS BASKETBOL

Geçen sezonun EuroCup şampiyonu Paris Basketbol, ilk Euroleague sezonunda ne yapacak herkesce soru işareti idi. T.J. Shorts gibi çok kısa...

Benzer Konular