Euroleague tarafından Final Four etkinlikleri kapsamında kulüpler düzeyinde tertip edilen Adidas Next Generation Turnuvası’nın 2017 ayağı, Sinan Erdem Spor Salonu’nun yanı başındaki miadı dolmuş, olanakları virane hale gelmiş Ahmet Cömert Spor Salonu’nda gerçekleşti. Her maçında tepeden tırnağa görevli olduğum bu müsabakaların neticesinde, gözlemci raporumu takdim etmek ve dikkat çeken oyuncuları belirtmek istiyorum:
MEGA BEMAX BELGRADE
Avrupa’nın ‘Derin Basketbol’ temsilcisi Raznatovic’in sahibi olduğu Mega Bemax, eski adıyla Mega Leks, Sırbistan sınırları dahilindeki en mühim altyapı hamlesini de bünyesinde barındıran ve NBA ile Balkan yetenekleri arasında köprü kurmaya and içen bir ekip. Bu turnuvada ikinci olabilmelerinin ilk kerameti, Real Madrid karşısında 13 sayı farktan son çeyrekte maçı çevirip grup liderliğini ele geçirebilmeleriydi. Bunu onlara sağlayan isimler de, diğer kerametleriydi. En büyük istinat duvarları, 2.11’lik dev Gürcü pivot Goga Bitadze (1999; 18, 6.7r, 3.3b) olurken, pota altında, blok ve ribauntlarda oyunu karartan bu dev isme en büyük desteği, 2.07’lik Sırp oyun kurucu Nikola Miskovic (1999; 15.3s, 5r, 3a, 2.29tç, 4.3tk) verdi. Özellikle Real Madrid maçını tek başına çeviren Miskovic, dikkate değer bir kıymet. Hırs küpü kanat oyuncuları Aleksa Matic (1999; 8.3s, 3a) ve Mihailo Jovicic (1999; 12.3s, 4.7a – ezbere çok seri paslar verebilen, eline çabuk bir pasör)’in yanı sıra, fiziğini çok doğru kullanan Bogdan Nedeljkovic (2000; 8s, 8.7r) de gelecek vaat eden isimler oldular. Kenar desteğine uyum ve takım kimyası bakımından avantajlı olmaları, onları gümüş madalyaya taşıdı. Ama Bitadze ve Miskovic olmazsa, kimliklerini kaybediyorlar.
REAL MADRID
Turnuvanın en fiziği nizami ismi ve aynı zamanda sayı kralı olan Karadağ’lı forvet Dino Radoncic’e (1999, 2.02m; 26s, 6.3r, 4.7a, 2tç, %27 üçlük, %51 saha içi isabet, 3.3tk) sahip oldukları için, grupta sadece son periyotta onları hipnotize eden Mega Bemaks’a mağlup oldular, ama bu yüzden de finali göremediler. Temsilcimiz Fenerbahçe’yi, fiziki üstünlük farkı sebebiyle adeta dümdüz ederlerken, maçı 30 sayıyla tamamlayan Radoncic de tabiri caizse maçta keyif çattı. Üçlük yüzdesi, canı sıkıldığı için eline geleni potaya salladığı Fenerbahçe ve Zalgiris maçları yüzünden düşmüş olsa bile, aslında turnuva genelini (İstanbul öncesi eleme turları dahil) %50’ye yakın üçlük isabetiyle kapattı. Bir dipnot: Real Madrid as takımı Final Four’a kalmasaydı, Luka Doncic’i de burada Radoncic ile beraber izleyecektik. Radoncic, takımın ve geleceğin yeni süperstar adayı. Fiziği ve şut mekaniği de çok yönlü oyununu destekliyor. Hem NBA’e hem de Euroleague’e şimdiden çok uygun, hatta yatkın. Radoncic’in yanı sıra, atletizmi, sert fiziği ve dayanıklılığı ile Senegal’li 2.11’lik pivot Khadim Sow (1999; 6.3s 7.7r), Boşnak oyun kurucu Sani Campara (1999; 12.7s), azimli ama kıt yetenekli Kongo’lu 2.05’lik pivot Heritier Ngalamulume (2000), İsveç’li guard Melwin Pantzar (2000) ve ribauntları ile dikkat çeken İspanyol kanat oyuncusu Francisco Salvador (1999; 6.3s, 8r), takımın dikkat çeken ve istikbal vaat eden isimleri.
FENERBAHÇE
Zalgiris gibi çok düşük potansiyelli bir ekibi yendikten sonra deyim yerindeyse doğranan temsilcimizde, geçtiğimiz yıllara nazaran oldukça kilo veren, formda görünen ve modern basketbolun gereklerince orta ve dış mesafe şutlarını repertuarına ekleyen toraman pivot Ahmet Can Duran (2.06; halen Oğuz Savaş gibi 4-5 mevkilerinin arasında tıkanıp kalmaya aday; 17s, 9.7r, 3.7a, 3.7tk) dışında gerçek bir yıldız adayı bulunmuyor. Ahmet de halen daha fiziken hantal sayılır, ama kaydettiği aşama takdire şayan. Hücumda az şey üretebilmesine karşın gelişkin fiziği ve sağlam kas yapısı sebebiyle 1.90’lık guard Mert Halavurte (2000, 4s) de kayda değer bir isim. Mert İlhan (1999; 9s, 3.7a) topa yön verme konusunda istekli, orta mesafe şutlarında başarılı, ancak takımın kalanı gibi fiziken yetersiz bir yetenek. Barış Yeniay (1999; 9s, 5r), Uğur Çelik (1999; 4s, 2a), Cengizhan İvedi (1999; 10.3s, 3.7r) ve özellikle Adem Bayrak (2000; 7.7s, 4r, 1.3tç), swingman oynama becerileri ve azimleri sayesinde profesyonel basketbol kariyeri elde edebilecek diğer isimler.
ZALGIRIS KAUNAS
Eski milli oyunculardan Tomas Masiulis’in çalıştırdığı Litvanya temsilcisi, kadrosundan Velicka’yı Barcelona’ya kaptırdıktan sonra geçtiğimiz seneleri mumla aratır hale gelmiş. Takımın skor lideri guard Rokas Jokubaitis (2000; 15.3s, 4r, 4a), forvet Grantas Vasiliauskas (1999; 8.3s), şutör Lukas Uleckas (1999; 6.7s), boyunun handikapını yaşayan forvet Vitaljius Kozys (1999; 9.3s, 6.7r) ve kadroda Litvanya’lı olmayan tek isim, yani fiziğiyle savunma sertliği sağlayan 2.11 boyundaki Ukrayna’lı pivot Volodymyr Markovetskyy (2000), çabalarıyla takdir toplasalar bile yetenek yönünden rakiplerinin ardından nal topluyorlar. 2000 doğumlu şutör guard Martynas Arlauskas (6.7s, 3a)’ın ise, dar omuzları ve geniş leğen kemikli vücut yapısı sebebiyle, ne kadar zorlarsa zorlasın profesyonel seviyede basketbol oynaması zor görünüyor.
CRVENA ZVEZDA MTS BELGRADE
Kızılyıldız, baştan sona önde götürdüğü ilk maçta, fiziksel şiddetinden ve kondisyon ile disiplinden başka hiçbir silahı olmayan CSKA’ya beklenmedik bir sonuçla yenildikten sonra bir daha durumu toparlayamadı ve grubunu sonuncu bitirdi. Emeklerine yazık oldu diyebileceğimiz ilk basketbolcusu, mağlubiyetlerden sonra soyunma odasında gözyaşlarına boğulan, takımın her şeyi konumundaki oyun kurucu Aleksa Uskokovic (1999; 1.94m; 15.7s, 3r, 5.3a). Bu yıldız adayının yanı sıra, Arijan Lakic (2000) ve pivot Aleksa Ilic (2000; 2.06) sadece fiziksel yeterlilikleri sebebiyle takım arkadaşlarından bir adım öndeler. Kızılyıldız da tıpkı Fenerbahçe ve Zalgiris gibi, fiziksel gelişime ayak uyduramadığı için, görece daha yeteneksiz rakiplerinden fark yedi. Lakic ve Ilic ise, hücumda değilse bile savunmada ayakta kaldılar. Forvetler Veljko Radakovic (2000) ve Zoran Paunovic (2000; 10s, 4.3r, 3.7a) ellerinden geleni yaptılar; hatta cüretkâr bir iddiada bulunarak, fiziğine ve dış şutuna daha fazla yatırım yapması halinde Paunovic’in ileride bir takımın duygusal lideri, clutch oyuncusu ve Euroleague çapında yıldız ve sürükleyici bir isim olacağını söyleyebilirim. Paunovic ve Uskokovic gerçekten bir şeyler vaat ediyorlar. Guard Stefan Momirov da (1999; 7s, 5r, 2.7a) sistemi ve set oyunlarını yüz üstü bırakmamasıyla dikkat çekti.
CSKA MOSCOW
CSKA, bu turnuvada aslında çok sönük ve kısır bir rotasyona sahipti. Dış şutları, modern basketbola isyan derecesinde kıt, eksik ve deformeydi. Üç unsur sayesinde iki galibiyet aldılar; fiziksel gelişim/sertlik, serbest atışlar (tabi bu doğrultuda bol penetreyle rakiplere gani gani faul aldırma) ve pota altında takım oyunundan bağımsız, inatçı ve zoraki bitirişler. Takım halinde oynamak onların iyi yaptıkları bir işti, fakat maçlarda oyunu her anlamda boğarak seyir zevkini katlettikleri de aşikardı. Her maçı ite kaka kazandılar. Takımın bu kimliğini en iyi yansıtan isim, duvara benzer fiziğiyle, güreşken pivot Dmitrii Khaldeev oldu (1999; 2.07m; 5.3s, 3.3r). Takımda hakiki bir lider, yıldız veya yetenek olmadığı için, takımın yegâne dış şutörleri Aleksandr Ershkov (2000; 14.7s, 4.3r) ve Aleksandr Khomenko (1999, 12.7s – fakat takım üç sayılık hücum setleri çizmediği için çok nadiren dış şut atabildiler) dışında, Nikita Soldatov (1999), Konstantin Dotcenko (1999), Andrei Savrasov (2000; 8.7s), Yuri Umrikhin (1999; 10s, 3.7r, 2.3a), Dmitrii Gusenkov (1999; 9.7s, 5.3a), Viktor Lakhin (2001; 5.3s, 3.3r) ve Vasili Posrednikov (2000; 3.7r) gibi isimler dönüşümlü olarak takım oyunu çerçevesinde her maç sahne alıp bir şeyler yapmaya çabaladı. Neyse ki, açık ara en çok faul çizgisine giden CSKA’lılar grup lideri olamadılar ve basketbol kazandı. Zira az kalsın, hücumda pas ve şut fake’i atmaktan ve topu boyalı alan civarında öylesine dolaştırmaktan başka hücumdan nasibini almamış bir takım görecektik finalde… Onları yendiği için CFBB Paris’e bir kez daha teşekkürler!
BARCELONA LASSA
Antrenör ekibinde efsane Sloven guard Jaka Lakovic‘i istihdam etmekle de, Zalgiris’in altyapılardaki yıldız oyun kurucus Arnas Velicka’yı transfer etmekle de tekrarlayamadılar geçen yılki şampiyonluk başarılarını. Turnuvanın açık ara en fazla buz tüketen bu ekibi, hücumda inanılmaz derecede Velicka’ya bağlı kaldığı için pas trafiğini hiçbir maçta rayına oturtamadı ve sadece Kızılyıldız’a diş geçirebildi. Sağlam fizikli Arnas Velicka (1999; 15s, 4r, 5a, 2tç, 2.7tk) U18 milli takımlarının aksine, neredeyse tek başına hücum ettiğinden, hatırı sayılır miktarda yanlış pas tercihi ve top kaybı yaptı. Tabi bu durum, Velicka’nın bu takımın tek yıldızı olduğu hakikatine gölge düşürmüyor. Oyunu açamasa bile Velicka muhakkak bir şekilde potaya ve skora gidip güçlü fiziğinin nimetlerinden faydalanıyor. Biz de, bu düzeyde bile fiziksel gelişimin önemini bir kez daha kavrıyoruz. Dış şut özürlü süper skorer Sergi Martinez (1999; 22s, 5.3r, 2.7a, 2.3tç, 2.3tk ve %0 üçlük – sadece orta mesafe ve penetre hücumu var) ve Sırp Andrija Marjanovic (1999; 4.3s) gibi iri kanat oyuncuları sayesinde savunmada ve ribauntlarda rakibe iyi direndiler, ama skorda alternatif üretmekte zorlandılar. İspanyol ekibinde şimdilik dikkat çeken diğer isimlerse, undersized ama atletik pivot Omar Dieng (2000; 7s, %60 ile üçlük attı), Luka Samanic (2000; 2.08; 8.7s, 6r), David Font (2000; 4.7s), zıpır combo guard Raimon Carrasco (1999; 6.7s, 3.3r, 4a) ve 2.08’lik Karadağ’lı azman pivot Nikola Zizic (2000; 7.7s, 4r, 2.7a). Fransız efsanelerinden Alain Digbeu’nün oğlu Tom (2001) ise turnuvada kayda değer bir performans sergileyemedi.
CFBB PARIS
En güzelini, sona sakladım. Turnuvanın başından sonuna dek her anlamda şampiyonluğu hak eden yegâne ekipti Paris. Gerek oyuncu seçimleri, gerek fundamental, gerek atletizm, gerek takım oyunu, gerek set hücumu, gerek ribauntlar, gerekse de savunma yönünden çok çok güçlüydüler ve rakiplerine (final maçı dışında) maça tutunup kendilerine yaklaşma imkanı bile tanımadılar. En beğendiğim üç oyuncusu, Thomas Heurtel’e benzerliğiyle dikkat çeken fakat hem âkil oyunu hem de kaslı fiziğiyle şimdiden Heurtel’i geçmişe benzeyen oyun kurucu Yanik Blanc (1999; 15.3s, 3r, 3.7a, 3tç, %50 üçlük, %70 saha içi isabet), fena halde Efthimios Rentzias’ın gençler seviyesinde terör estirdiği hallerini anımsatan, Victor Claver stilli ve 4-5 oynayabilen uzun Ivan Fevrier (1999; 16.7s, 6r, 2tç, %43 üçlük, %58 saha içi isabet – turnuva MVPsi seçildi) ve yeni Florent Pietrus ile Boris Diaw kırması diyebileceğimiz, hem pozisyonuna hem de modern basketbola çok uygun, hem atletik hem de çok kuvvetli bir fizikle donanmış, ribauntlarda, savunmada, takım oyununda, yardıma gelişlerde ve benchten âni dinamizm katmada çok etkili olan Mathis Dossou-Yovo (2000; 2.05m; 10.3s, 6r, 2.7a – ileride her Final Four takımını peşinden koşturacaktır) oldu. Dossou-Yovo, lider veya çok zeki bir isim değil, ama doğru yatırımlarla, tüm Euroleague takımlarının göz dikeceği eşsiz bir takım oyuncusu ve ana parça olur. Blanc ve Fevrier ise Final Four ekiplerini geçtim, NBA için bile biçilmiş kaftan sayılır.
Dahası, fiziksel eksikliklerini kapatırsa bir Antoine Diot – Leo Westermann karışımı olabilecek, sağlam pasör ve şutör guard Sofiane Briki (1999; 9.2s, 3r, 5a, 2.3tç), uzun boyunlu atletik guard Yohan Choupas (2000), yeni Mickael Pietrus diyebileceğimiz swingman Joel Ayayi (2000; 10.7s, 3.3a, %60 üçlük isabeti – ayak bilekleri çok çok ince), finalde devleşen forvet Theo Maledon (2001; 5.7s, 3r, 5a, 2.3tç) ve uzunlardan Timothee Bazille (5s, 3.3r) gibi harika tamamlayıcı parçalara da sahipler. Benchte de Jean-Aime Topane gibi bir koçları olunca, zaferi elde ettiler (bir dipnot: takım defanstayken benchin klasik ritüeli, aynı anda tekdüze bir ‘defans’ nidası çıkartmak ve sürekli bu sözü tekrarlamaktı). İleride Fransızların NBA’e oyuncu ihracını en çok onlar sürdüreceğe benziyorlar. Her türlü takdirin de üzerindeler. Blanc ve Fevrier’nin talipleri şimdiden çoktur, fakat aklı olan takımlarımızın şimdiden Briki ve Dossou-Yovo’ya yatırım yapmaları önemle rica olunur!
Turnuvanın Altın Beşi: Nikola Miskovic (Mega Bemaks), Dino Radoncic (Real Madrid), Aleksa Uskokovic (Kızılyıldız), Ivan Fevrier (CFBB Paris), Yanik Blanc (CFBB Paris)
Turnuvanın Gümüş Beşi: Arnas Velicka (Barcelona Lassa), Mathis Dossou-Yovo (CFBB Paris), Ahmet Can Duran (Fenerbahçe), Sergi Martinez (Barcelona Lassa), Goga Bitadze (Mega Bemaks)
Turnuvanın Bronz Beşi: Zoran Paunovic (Kızılyıldız), Joel Ayayi (CFBB Paris), Sofiane Briki (CFBB Paris), Mihailo Jovicic (Mega Bemaks), Sani Campara veya Khadim Sow (Real Madrid)
Yazarın diğer yazılarına erişmek için tıklayın
mail: efe.ozenc@abcspor.com
twitter: @efe_ozenc
Youtube: Turuncu ve Siyah
Comments are closed.