18 yaşındaki Uli Höness 1970 yılında doğduğu şehrin takımı 1846 Ulm’dan Bayern Münih’ e transfer olur. Bir temmuz sabahı, zamanın ve günümüzün kült arabalarından BMW 2002’si ile Bayern’deki ilk antrenmanı için yola çıkar ama kaza yapar ve ciddi bir yaralanması olmamasına rağmen ilk idmanı kaçırır. Bütün gece bu olayı düşünen Höness, bunun bir işaret olabileceğinden, bu transferin hem kendisine hem Bayern’e bir fayda sağlamayacağından korkar. Oysa ki gerçekler bunun tam tersini ortaya koyar, Herr Bayern ( Höness ) bir kulübün geleceğini kalıcı olarak değiştirecektir.
Döneminin en hızlı oyuncularından biri olan Höness 9 yıllık Bayern kariyeri boyunca kazanılacak her kupaya sahip olur, bunların yanında Milli Takım ile de bir Dünya bir de Avrupa şampiyonluğu kazanır, fakat kronik diz sakatlığı yüzünden 27 yaşında aktif futbolu bırakmak zorunda kalır. Kendi ifadesine göre o sakatlığı şu an geçirse tek bir ameliyatla 2 ay sonra futbola dönebilecektir.
Nürnberg’deki sezonunu tamamlamayan Höness 1 Mayıs 1979’da 27 yaşında Sportif Direktör olarak Bayern Münih’te göreve başlar. Zaten böyle bir görev tanımı olan Bundesliga tarihindeki ikinci isimdir. Bayern adeta 70’lerin ilk yarısındaki günlerini aramaktadır, takım 5 senedir şampiyon olamamakta 7 yıldır ise kupayı alamamaktadır.
Önceliği sportif başarıya veren Uli, takımı Rummenigge ve Breitner etrafına kurar ve üst üste gelen 2 şampiyonlukla rahatlar ve işin ekonomik tarafına konsantre olur.
Göreve geldiğinde takımın stadı yoktur, maçlarını Olimpiyat stadında yapmaktadırlar, kulüpteki profesyonel sayısı 12’dir, kulübün cirosu 12 milyon Mark’ken zaten 7 milyon Mark borç vardır.
Varlıklı ailesinden iş hayatında öğrendiklerini futbol arenasında da uygulayan Höness, Magirus-Deutz gibi firmalarla sponsorluk anlaşmaları yapar ve kulübün ilk Merchandising departmanını kurar. Fakat borçları bir türlü eritememektedir, en sonunda 1984’te yakın arkadaşı Rummenigge’yi 8 milyon Mark’a Inter’e satar, bunun 7 milyonuyla borçları sıfırlar, kalan 1 milyon ile de Mönchengladbach’tan genç yetenek Lothar Matthäus’u alır ve artık Bayern için başarı sıradanlaşır.
1982’de Almanya – Portekiz maçını seyretmeye giderken özel uçakları düşer ve kazadan sadece Höness kurtulur, kaza ile ilgili hiçbir şey hatırlamamaktadır, kazadan 1 saat sonra Hannover yakınlarında ormanda yürürken bulunur. Kaderin bir cilvesi olarak kendisini hastanede ilk ziyaret eden kişi birebir zıt karakteri, en büyük rakibi, dönemin Hamburg sportiif direktörü Alman George Best, Günther Netzer’dir.
Bu kazanın da etkisiyle kulübünü kişilerden, takımdan ve seyirciden bağımsız hale getirmeye hayatını adar ve bunu da başarır.
2014’te şahsi vergi kaçırma cezası yüzünden 2009’da geldiği başkanlığı bırakmak zorunda kalsa da cezasını tamamladıktan sonra 2016’da %98 oy oranıyla tekrar başkan olur. 2019’da başkanlığı Rummenigge’ye bıraksa da gölgesi her zaman kulübün üstünde olacak ve hala perde arkasında 1 numaralı karar verici kalacaktır.
Başardıklarını kısaca özetleyeceğim, bu verileri okurken Premier League’de küme düşen takımın bile Bayern’in minimum 2,5 katı yayın geliri olduğunu ve Avrupa’nın diğer büyükleri ile eşit şartlarda yarışmadığını da unutmayın.
12 profesyonelden 2000 profesyonele,
Olimpiyat Stadından, 75 bin kişilik, 340 milyon Euroluk Allianz Arena’ya ( stadın kredisinin de öngörülenden 16 yıl önce bitirildiğini hatırlatalım),
12 milyon Marklık gelirden 720 milyon Euro’ya,
Birkaç bin kulüp üyesinden 293 bin üyeye,
Göreve geldiğinde Tribün gelirleri toplam cironun %85’ini oluştururken, günümüzde yıllardır kapalı gişe oynayan stadyuma rağmen sadece % 18’ini oluşturuyor,
7 milyon Mark borçtan, yıllık 50 milyon Euro civarı kar,
Sportif başarılar ( Sportif Direktör ve Başkan olarak )
22 Almanya Şampiyonluğu,
15 Almanya Kupası,
3 Şampiyonlar Ligi,
Almanya’da çok bilinen bir sözle yazıyı noktalayalım; ‘Dünyada hiç kimse Ulrich Höness kadar kulübünü sevemez’.
*mia san höness bavyera lehçesinde biz höness’iz demektir
mail: emrah.seber@abcspor.com
twitter: @SeberEmrah