TEKERRÜR
Geçmişten adam hisse kaparmış… ne masal şey.
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi
Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar
Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?
diyor Mehmet Akif kendisine tarih tekerrür eder mi diye soranlara….
Real Madrid maçı akabinde konuşulanlar, Gaziantep deplasmanına çıkan kadro ve sahaya yayılan dizilişe bakınca bir anda gözümün önüne 28 Kasım 2003 günü Atatürk Olimpiyat Stadı’nda Malatyaspor karşısına çıkan Galatasaray geldi.
Bir hafta önce Denizli deplasmanında alınan son dakika mağlubiyeti, Şampiyonlar Ligi’nde Sociedad, Olympiakos ve Juventus’un olduğu, kâğıt üzerinde, zayıf olarak addedilen bir grupta yaşananların bir önceki CL sezonunda Lokomotif Moskova galibiyeti ile başlayıp sükutu hayalle biten bir turnuva performansının üzerine tuz biber ekmesi vesaire vesaire…
Hoca o zaman da bazı oyunculara mesajı göndermiş ve Malatya maçına Bülent Korkmaz, Frank De Boer, Hakan Ünsal, Batista, Hasan Şaş’ı kadroya almayarak başlamıştı. Tamas, Bratu ve Petre’den oluşan Rumen triosundan medet umarak ve Orhan Ak, Berkant Göktan takviyesi ile sahaya çıkan takım hiç de fena olmayan bir oyunla 2-0 öne geçmiş ama üstünlüğünü koruyamayarak Celalettin’in şık golü ile maçtan 2-2’lik skor ile ayrılmıştı.
O gün Liverpool’da bir yüksek lisans öğrencisi olarak maçı Türk kahvesinde diğer öğrenci arkadaşlarla izleyen bendeniz, maç bitiminde bu skorun Hoca’nın değişim hamlesini daha başlamadan bitirecek bir durum olduğunu söylerken en büyük argümanım bu tip değişim hamlelerinin ilk maçta gerekli skoru almasının elzem olduğunu düşünüyor olmamdı. Oyun ne olursa olsun skoru almak değişimi yapanların elini güçlendirecek en önemli araçtı ama alınamamıştı.
Hem Hoca’nın elini güçlendirecek hem kesilen oyuncuların perde arkasındaki gündemlerini engelleyecek hem de taraftara umut verecek en önemli araç olan galibiyet elde edilememiş ve tünelin ucundan karşıdan gelen trenin ışıkları görünmeye başlamıştı.
Hocanın ikinci dönemini nihayete erdiren, bir hafta sonra Dortmund’da Juventus’u yenmiş bile olsa, ateşin fitilini yakan o maç olmuştu.
Üzerinden 15 sene geçmiş bile olsa ne zaman böyle değişim hamleleri görsem aklıma hep o Malatya maçı gelir ve hafif bir ürperirim.
İşte bu şekilde takip ettim 2-0 olan skorun ardından bu karşılaşmayı. Tekerrür olabilir miydi acaba?
Hoca’nın hamlelerini ve saha içi dizilişini bir değişimin göstergesi olarak kabul ediyorum. Orta sahayı kalabalık tutmak, kanatları 2 bek+ 1 iç oyuncu ile savunmak, defansta derinlik sağlamak ve hücumu kanatlara yığmak göze hoş gelen oynamalar ve umarım devamı gelir. Alınan galibiyet Hoca’nın elini güçlendirdi ve hamle için zaman verdi. Ama bunların yanında takım, kilometresini artırmaz ve hücumda diyagonal yön değiştirmelerde belirli bir hıza ulaşamaz ise hala sıkıntı yaşaması olasılık dahilindedir.
Burada tarihin tekerrür etmemesi için gereken ise yeterli derslerin alınıp alınmadığıdır. Taraftar, oyuncu, teknik ekip ve yönetimin birlik olup bu metamorfuzumsu hamleye destek olması gerekir. Skor elzem desek de bazen skorların da alınamayacağı ama asıl olanın değişimin kaçınılmaz olduğu gerçeğinin kabul edilmesi gerekliliğidir.
Yaşanan olaylar geçmiş ile benzerlik gösterse de kimlerin kıssalardan zamanında ders ya da dersler çıkardığını önümüzdeki günler bizlere gösterecektir. Mehmet Akif’in dediği gibi 15 sene önceki kıssadan ibret alınmışsa eğer bu değişim sonunda hem Türk milli takımının oyuncu havuzuna Taşdemir, Bayram, Büyük hatta Çalık gibi oyuncuları kısa vadede, 2000 ve üzeri doğumluları da uzun vadede kazandıracaktır hem de kulübün ekonomisini belirli yüklerden kurtarıp nefes aldıracaktır.
Maçtan sonra Hoca’nın dediği gibi bu maç bir kırılma anı mıdır, yoksa sıradan bir galibiyet midir, onu zaman gösterecektir.
Futbolsever ve taraftar olarak ben kıssadan hissemi aldım; bakalım diğer paydaşlar tarihin neresinde geziyorlar, onu da zaman gösterecek.
Herkese sıhhat, akıl, huzur ve spor dolu bir hafta diliyorum.
Yazarın diğer yazıları için tıklayın
mail: osman.cetin@abcspor.com
twitter: @msdoc78